Tükenmişti bir kere işte sabır
Ne kadar dirensem de ve hatta nefesi kesemde
Olmuyordu, sıktığım yumruklar neden duruyordu, göz alıklaşıyordu
Dişler gıcırdıyor, bir hal kalmıyor ve huzur öyle çağırıyordu ki hiç anlatamam


Oysa ne münakaşalara girmiştim
Sabrın zaferiyle şevki kıvançla nefeslenmiştim
Çünkü ben kanaatin dilencisi, hakikatin gözcüsü bir insanı hevestim
Ne hınç için vardım ve ne de zevkim için serdardım, ancak sade bir adamdım


Varlık adına âdemle savaşmadım
Ne kadar takatim varsa edep toprağını kokladım
Hak ve hukuk namına ne varsa gasp için vaat edilenleri dışlamıştım
Çünkü nihayetinde bir insandım, hatalarla yüzleşen noksandım hiç ayıplamadım


Suçlamak mama fiğ kalbi unutmak
Hoşgörüyü bir tafra bırakarak hala sevgi ummak
Bizzat rahmetin içinde nefeslenirken, yargıçlığa soyunarak haykırmak
Halime çok ağır gelirdi, nihayetinde mühletin yegâne sahibi belliydi ve kimindi


Yağmur şimdi başlamıştı anlatmaya
Ar duvarı sıyrılan ve kepazelik içinde nefes alana
Şerrin kıskacında inleyen zadelere, nisa naifliğinden çıkan o çılgınlığa
Ölüm dahi ibret için kifayet etmiyordu ve hala sahnenin perdesini bırakmıyordu


Zapt etmek ve kalbi es geçmek işi
Kalan nefeslerde resmediliyor rengârenk rezilliği
Afişe edilen densizliği ve insan kimliğinden azade olan edepsiz halini
Gördükçe ellerimi açıyor ve ağlıyorum, kudretin yegâne sahibinden haz diliyorum


Gökyüzüne uzanan nefesi tazeliyorum
Ve nefes nefese halimin sefilliğini aşkla anıyorum
Kalbin sahibinde ne kadar kalıyorum ve onu hakkıyla anlıyor muyum
Ne gül kokusu ne de lalenin busesi kesmiyor halimi, yoksa aşktan habersiz miyim


Dil şad olsa da artık ben çok acizim
Ne haddimi bilirim ve ne de melalin dirliğindeyim
Yorgun ve solgun ahvalimle adeta bir yaşayan ölüyüm şimdi neyleyim
Gönlün sayfalarında hüzünle güneşlenir ve hicranla baharı sürur içinde nefeslenirim


Hazana bir söz söyleyemem resmim
Ne kadar sukutu yaşasam da artık diniyor direncim
Ben şimdi ölümle içselliği yaşayan fakirim, umut için sadece dua ederim
Ne zaman vaki olacağını elbette ki bilemem ve onun için ibret sahnesini söyleyemem



Mustafa CİLASUN

( Düşlemeden Nasıl Düşüneyim Ve Ne Söyleyim! başlıklı yazı Yazan Adam tarafından 3.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.