Ben ne zaman sana gelsem
İçi yamalı hüzünler salkım saçak düşerdi sabahın seherine.
En afili sözcüklerle vurulurdu umutlar.
Gelişimin sevinci
Gidişimin acısıyla yoğrulurdu her zaman
Gideceğimi bildiğinden belki
Geldiğime sevinmedin çok zaman .
Küfrün kapı arkasında söylenen son sözcüklerin satır aralarında kalır
Veda ederken karışırdı dudaklarından dudaklarıma .
İçimden "acıyı bal eylemek" bu olsa gerek derdim.
Başını avuçlarımın içine alır son kez
Seni hayata baktığın yerden öperdim.
Ve zaman zaman gözyaşların akardı sessizce yanağından avuçlarıma
İşte en çokta farkında olmadığımı sandığın zamanlarda ki farkındalık öldürürdü beni
Ah benim zeytin kokulu sevgilim
Oysa gündüz yara bere ile dolaştığım yüzüm
Yalnızca senin suretinde gülerdi.
Kimilerince kocaman açınca korkuttuğun gözlerinle tutunurdum yaşama
Ve bunu kimse bilmezdi.
Şimdi bu kaçamak sevişmelerin zamanla imtihan edilmiş vebalini sabahın sırtına yüklüyorum
Kapı zilinden asansör sesinden nefret edenlerin hıncıyla duvarları yumrukluyorum .
Farzet ki bağıra çağıra söylemekten de vazgeçirdin beni artık
(Hani şu inançsızlık kabilinden diyelim)
Şimdiki söylemlerimi rüzgarın uğultusu say ya da yağmurun sesi.
Ve senin için bir şey ifade ederse hala
Bil ki;ben zeytin kokan o kadını seviyorum.
Davut Savaş Çıtraz