Kutlu bir yolculuk, adına hicret dediler
El emin diyenler vatanımızdan ettiler
Yesribliler “gel” diye haber gönderdiler
Çektiğimiz çilelere sorun beni...
Birkaç hurma, kuru et azığımızdı
Devemizin sütü susuzluğumuzdu
Kuba da dostlar bizi ağırladı
İlk mescidimizin taşlarına sorun beni...
Namaz, namaz Rabbimle randevumuz
Çetin yollarda melekler kılavuzumuz
Yesribe, Yâr'e ulaşmak bütün arzumuz
Süreyya yıldızına, mehtaba sorun beni...
Medine, Medine şehirlerin efendisi
Sevgiyle karşıladılar beni ahalisi
Belli oldu mescidimizin arazisi
Ebu eyyubel ensariye sorun beni...
Yetimler...Yüreğimi yakan yetimler
Yetimlerin arsasına yapılan mescidler
Hemen yanıbaşına kurulan mektepler
Ashabı suffeye sorun beni...
Mescid deyince Kabe geldi aklıma
Sanem girerdi gençlerin fikrine
İbrahim atam düşerdi benim bahtıma
Hanif olanlara sorun beni...
Mescidimiz açıldı ibadet ediyoruz hepimiz
Mekteb_i suffeye geliyor çocuklarımız
Gözlerim doldu iki yaşında gitti Kasımımız
Masum yavruların mezarlarına sorun beni...
Zeynebimi otuz yaşında mezara koydum
Kuşağımı kefenine sarsınlar diye verdim
Dün geceonu rüyamda, cennette gördüm
Evlat acısını çekenlere sorun beni..
Bir devlet kurduk Rabbimin inayetiyle
Her dem güçleniyoruz şehadet sesleriyle
Cibril geliyor artık korkutmayan edasıyle
Çöllerden gelen kullara sorun beni...
Medineliler kardeş oldu Mekkelilerle
Yahudi alimleri sorular sordu bilemez diye
Namazlarımızı kılıyoruz cemeatimiz ile
Ağlayan hurma kütüğüne sorun beni...
Bazen Cibrilin geldiği yöne bakıyorum
Gökyüzüne dalıp dalıp gidiyor gözlerim
Onları semanın nöbetçileri sanıyorum
Çoban yıldızına, zühreye sorun beni...
Yıldızlar gözlerde parlayan yıldızlar
Rabbime kul, bana tabi olan yıldızlar
Beni görmeden beni seven yıldızlar
Asırlar sonra doğan yıldızlara sorun beni...
Kuran ortadayken, sünnetlerim apaçıkken
Onbeş asırlık yol dopdoğru dururken
Hâlâ cehennemi kazanan ümmetime acıyorum
Aşere-i mübeşşereye sorun beni...
Oysa cennet var, nimetlerin en güzeli
Sahteleri sevdiler, göstermiştim gerçekleri
Unuttular Muazları, Habeşli Bilalleri
Mekke'ye Medine'ye sorun beni...
Asabı Bedir Kuranın kahramanları
Cennette görüyorum gezerken onları
Hamza, Ubeyde, Ali ve diğerleri
Ebu süfyana sorun beni...
Rabbim anlayın diye Kuran-ı gönderdi
Kullarım dedi rızkını her dem verdi
Karşılığında sadece “şükür” istedi
Kuşlara, karıncalara sorun beni...
Şükür, şükür varlıkta yoklukta şükür
Müşriklere, münafıklara ettim hep sabır
Nefsime, şeytana sözüm oldu kahır
Saçımın teline, göz yaşıma sorun beni...
Dişim kırıldı, yaralandım acımadı bir yerim
Ah amcam seni gördüm parçalandı ciğerim
Yetmişe ulaştı canlarım benim, şehitlerim
Uhutdaki feryadıma sorun beni...
Acı ki ne acı, dayanılmaz sanırdım
Rabbim, ey Rabbim diye bağırırdım
Şehadet getirdi Vahşiyi affettim
Mescidin duvarına sorun beni...
Uhut, aah Uhut... Yandı yüreğim yandı
Ayrılmayın dedim sakın ayrılmayın
Dünya nimetine, ganimete dalmayın
Tepedeki okçulara sorun beni...
YAŞAR KUTLU... Balıkesir.