Hastane koridorunda endişeli bir bekleyiş başlamıştı benim için, koridoru baştan başa gidip-geliyordum, doktor beyin “hasta yakını kim” diye seslenmesi ile kendime geldim.

İçeri girdiğimde ağabeyime serum verildiğini gördüm. Baygın ve yorgun bir şekilde yatıyordu. Doktor, “Sen mi aradın? Zamanında aramamış olsaydın, kurtaramayabilirdik, tam zamanında aramışsın.”

 “Evet ben aradım, sigara almak için ağabeyime gitmiştim, zile bastım kapıyı açan olmadı, içeriden de müzik sesleri geliyordu, uyuduğunu zannettim, duyuramadım, pencereye dolanınca baygın yattığını gördüm, eve gidip, bizdeki yedek anahtar ile kapıyı açtım. İçeri girdiğimde ağzı köpük dolu idi. Hemen hastaneyi aradım.”

“Çok ağır bir zehirlenme yaşamış, bize verdiğin antideprasan ilacını sürekli kullanıyor muydu? O da yetmemiş gibi antibiyotik de çok tehlikeli. Alkol ile alındığında solunum yetmezliğinden ölüme yol açabilir.” dedi ve devam etti doktor.

“Şimdi sana görevli arkadaşlarımız yardımcı olacaklar, ağabeyine daha iyi yardımcı olabilmek için bazı sorular soracaklar, ağabeyini de merak etme, gerekli müdahaleleri yaptık, bir tane daha serumu var oda bitince taburcu edeceğiz, siz de dikkat edin yalnız bırakmayın.”

***

Doktor bey beni görevlilerin olduğu odaya kadar götürdü. Oradakilere beni tanıtarak ayrıldı. Odadakiler kısa bir geçmiş olsun dileklerinden sonra hemen konuya girerek çeşitli sorular sordular. Bildiğim kadarı ile cevap verdim. İçlerinden emniyet görvlisi olduğunu tahmin ettiğim bir bey’in “Bildiklerini detaylı bir şekilde baştan anlatabilir misin?” demesi üzerine bildiklerimi anlattım.

 Ağabeyim iş yerinde, yeni evlenecek bir arkadaşına kefil olmuş, bu arkadaşı daha sonra başka bir kuruma atanmış, borçlarını ödememiş, izini de kaybettirmiştir.

Ağabeyim, borcun ödenmediğini kendisine gelen ihbarnameden öğrenir. Evine haciz gelir, ne var ne yok götürürler. Bu nedenle yengem ile de arası açılır, yengem memlekete gider.

Ağabeyimin çalıştığı kuruma yeni bir bayan memur atanır. Ağabeyim tecrübeli olduğundan yeni memureye yardımcı olur.

Bir gün, mesai saati bitimine yakın, yeni memure Aysun, ağabeyimin odasına gelerek; “Yarın ne yapıyorsun, hafta sonu da, bir işin yoksa gezmeye gidelim mi?” diye sorunca o da olur yanıtını verir.

***

Hafta sonu beraber çıkarlar, ogünü birlikte geçirirler. Nereye gittiler ne yaptılar bilmiyorum.

Ertesi gün sabah Aysun, gülümseyerek ağabeyimin odasına gelir. “Günaydın, sana güzel haberlerim var. Babamla konuştum, sana yardımcı olacak, ayrıca, bugün İcra Dairesindeki dosyanı da kapatacak, icradaki eşyalar kalsın, yenilerini alın diyor” diyerek kendi odasına geçer.  

Aynı gün akşam mesai bitimi, Aysun, ağabeyimin yanına gelerek beraber yürüyelim mi, konuşuruz” der ve birlikte çıkarlar.

Durağa doğru yürürlerken havadan sudan konuşurlar. Durağa geldiklerinde, Aysun; “Aslında seni bugün bize götürecektim ama babamın iş toplantısı varmış yarın birlikte bize gideceğiz, iyi akşamlar.”  diyerek minibüse biner.

***

Ertesi gün iş yerine geldiklerinde Aysun’un odasında çay içmektedirler. Aysun hemen konuya girer.

“Babam dün İcra dairesine gitmiş, dosyanı bularak kapattırmış, seni kandıran arkadaşını da arattırıyor, “bunun hesabını sorarım, parayı alırım diyor. Eşyalar kalsın yenisini alın, akşam da eve birlikte gelin diye özellikle tembihledi haberin olsun” der.

Ağabeyim, çaresizlik içerisinde “Beni çok mahcup ettin, ben de babanızla tanışmak, teşekkür etmek isterim” der ve “işlerim çok yetiştirmem lazım” diyerek odasına geçer. O gün başka hiç görüşmemişler, akşam birlikte çıkmışlar, Aysun’un evine gitmişlerdir.

Evde kimse yoktur. Aysun, içeri dışarı gidip gelmektedir. O sırada telefon sesi duyulur, Aysun telefonun olduğu yere gider, bir müddet sonra döner.

“Arayan babam idi, özür diliyor, işi çıkmış bugün gelemeyecekmiş, siz keyfinize bakın diyor, içeriye de bir zarf bırakmış sana vermemi söyledi” diyerek elindeki zarfı ağabeyime uzatır.

Zarfın içinde bir tomar para ve not vardır. Notta “Kızım üzgünüm, acil bir işim çıktı, bu paralar arkadaşınındır. Ona ver. Ben, onu kandıran adamı bulup ondan tahsil ederim. Arkadaşın rahat olsun.” Yazmaktadır.

Ağabeyim ne yapacağını ne diyeceğini bilememektedir. Aysun da bir taraftan yemek masasını hazırlamakta, “bana yardım eder misin” diye ağabeyimi mutfağa çağırır. Birlikte masayı hazırlarlar. En son Aysun masaya rakı şişesi koyar. Ağabeyim “ben alkol almam ki” der.

Masaya otururlar, yemek yerken bir taraftan da sohbet başlamıştır. Aysun ilk dublesini içer, ikinciye Bartu’ya da doldurur. “Korkma yavaş yavaş iç, bir şey olmaz der.”

Ağabeyim alkol almazdı, ilerleyen saatlerde saate bakar gitmek ister. Aysun, “yarın iş mi var, ne güzel muhabbet ediyoruz, ben seni böyle bilmiyordum” diyerek izin vermez.

Bir müddet sessiz kaldıktan sonra “ben gitsem” der. Ancak, Aysun izin vermez. “Uykun geldiyse, yerin hazır yatabilirsin” der. Bartu, gösterilen odaya gider “iyi geceler” diyerek kapıyı kapatır ve yatar.

***

            Aysun bir gün iş yerine gelmemiş, ağabeyim merak ettiği için odasında onun masasına oturmuş, masasının çekmecesinin açık olduğunu fark eder. Çekmecedeki evraklar dikkatini çeker bir tanesini alır. Üzerinde sağlık raporu yazmaktadır. Aysun’a ait olduğunu zannederek inceler. Ancak incelerken mimikleri yüz hatları değişir. Diğerlerine de bakar. Yığınla sağlık raporu vardır. Bir anlam veremez… O gün Aysun işe gelmemiştir, ulaşma imkânı da yoktur. “Akşam evlerine giderim” diye düşünerek kendi işine döner.

            Akşam mesai bitimi Aysun’un evine gitmiş. Kapıyı açan bayana Aysun’u sorunca, bayan alaylı alaylı “o Salak sen misin? Bartu mu adın?” diye sorar. Ağabeyim ne olduğunu anlamadan, “Kardeşim, ondan uzak dur, çok üzülürsün bana da soru sorma!” diyerek kapıyı kapatmış.

            Ağabeyim, ertesi gün iş yerine gittiğinde, doğru Aysun’un odasına girer, Aysun henüz gelmemiş, çayını içerken Aysun kapıda gözükür, üzgün bir şekilde; “kusura bakma ne olur, babam hastaneye yattı kalp krizi geçirdi sana da haber veremedim, evraklarımı almaya geldim tekrar gideceğim, ben seni ararım akşam eve gel olur mu?” der.

            Ağabeyim, çekmecede ki bir tomar evrağı alır “Bunlar mı? Al! Sen ne yapmaya çalışıyorsun?” diye suratına atarak, ona doğru yürür ve bir anda suratına bir tokat vurur. “Bunların hesabını vereceksin” diyerek kendi odasına geçer.

            Odasına gittiğinde evrakları tek tek inceler. Hepsinin altında da “Yurtdışında çalışmasına engel bir hastalığı yoktur” ibaresi yer almaktadır. Bir iki tanesi de özellikle dikkatini çekmiş, rapora yapıştırlan resimleri tanımıştır. Bu kişiler, daha önce işyerine gelmişler, Aysun akraba diye tanıtmış, onlara da; aağabeyim için de, yurt dışı işini organize eden “şef” demiş.

            Ağabeyim nasıl bir kumpasın içerisinde olduğunu anlamış, elindeki tüm evrakları toplayarak Müdürüne durumu anlatmış, Müdürü de,  evrakları Emniyete vermesini söylemiş.

            Ağabeyim, emniyete gider, yaşadığı olayları anlatır. Oradan aldığı bilgi sonucunda şok olur. Aysun, yurtdışına kaçak işçi gönderen bir şebeke ile çalışıyormuş ve takipteymiş. Ağabeyimi de kullanmışlar, Emniyet ağabeyimi de takip ediyormuş, eğer gidip durumu izah etmese, evrakları vermese kendisini kurtarması çok zormuş.

            Emniyetin dışında, Aysun’un, yurt dışına göndereceğiz diye para topladığı vatandaşlar da aldatıldıklarını anlayınca aağabeyimin peşine düşmüşlerdi.

***

Ağabeyim, o gün emniyetten çıkınca eve gider. Kendisine yapılanı kabul edememiş, çünkü çok iyi niyetlidir. Karıncayı dahi incitmemiştir. Önce arkadaşına kefil olmuş, icra evde ne var ne yok götürdü, yengemin köye gitmesi, Aysunun karşısına çıkması, ağabeyimin içinde bulunduğu durumdan faydalanmak istemiş olması, anladığımıza göre, babası, ev falan hep düzmece, zarf içinde ki paralar da tuzakmış sonradan öğrendik.

            Bana başından bu geçenleri anlatarak, “birader KÖRDÜĞÜM gibi oldum, içinden çıkamıyorum” demiş,  kendisini de alkole vermiş, engel olamamıştım.

            Bugün de bayağı alkol almış, “yaşamak bana haram” diye not bırakarak, evdeki antibiyotikleri ve anti depresyon ilaçlarını da içerek intihar etmiş.

            ***

            En başta da söyledim ya… Sigaram yoktu, ağabeyime sigara almak için gitmiştim. Onu o halde görünce hemen hastaneyi aradım…

 


Mustafa KARAAHMETOĞLU

16.02.2013

( Kördüğüm başlıklı yazı Mustafa Kara tarafından 16.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.