/İstanbul’dan kış dolu bir yürek getirdim
Yarasıyla beraber layık olmaya /
Kırmızı boya ile örttü
ürkekliği
Dokunmayı gösterme iddiasında
İnce beyaz şeritlerde kadın
Her dize bir eldi artık
İşte göz kapaklarında
Hayaldeki boşlukları dolduran
sesti
Suyun sonlu çığlığında bir güzellik
sardı
Dingindi canın ritmi
Saydam renkte dünya
Dünya dediğin eril bir gezegen
Yağmur, toprakla münasebetinden
gökyüzünün
Gizleyemediğinden gayri
meşruluğu
Koparılan hep çiçekler
Açılıp saçıldıktan sonra
hoyratlığa
Ben de bir kalem yakıverdim
Bataklığın kenarından
Ele güne, gizlisine saklısına
nispet.
Gözündeki tanımlayamadığın sis
Nasıl saklayayım bu
edepsizliği
Aşkı sömürdüm ben
Aklım Tanrı idi
Sanatıma klişeden tozlar
bezedim
Katlediliyordu vicdanla
beyinler
Parçalarca yansıdı eskiler
Sızıyı kanla döktüm masaya
Kilitledim tüm ıslahatlara
cismi
Şimdi muhafaza etmek vakti anı
/ Mekân beden
Anadolu yakası hadsiz duvar ardı/