Kaç kurşun darbesi yemişse de ellerim, kaçıp kurtulmaya hiç yeltenemezdi sana bağlı ayaklarım.  Yürüyorum şimdi avare, etrafta sararıp dökülmüş çınar yaprakları.. Günler kısalmış; Güneş doğmuş doğmamış umurumda değil; zaten  fark eden  de yok kalbime saplanan girdaptaki ağrıları. 

  Sonsuzluk doğuruyorum umutlarıma, ucu belli olmayan urganlara asılıyorum tüm güçlülüğümle. Kanat çırpmaktan bıkmayan kuşların gagalarına tutuşturuyorum aşk yoksulu yürek parçamı. Tane tane dağıtıyorum her birisine, varsın onlar doyursun aç kalmış beden çığlıklarını. 
Yürüyorum, gördüğün tüm yollar sana çıkmazdı artık, volta atıyorum sessiz düş gecelerinde elimde tadını bilmediğim sigaram yanık. 

  Hasret kokmuyor bu şehir her saniye... Yağmur damlalarından arta kalan boşluklara dolduruyorum sadece adını milimetreküplerle hesaplayıp. 
Dalgaların hırçın boğuşması küstürse de martıları,   toplaşırlardı yine bir parça simitin başına. Balıklar sıcak denizlere kavuşmalı. 
Yürüyorum, esintilerin  kuvvetli olduğu   zamanlarda  kıyıdan uzak, dağın başına savruşturulmuş odun parçalarını toplayıp. 

  Gök gürültüsünden irkilip; şimşek, yıldırımlar çarpsın bana ki sevmiyorum seni. Korkumdan yaslıyorum sırtımı  koca bir ağacın gövdesine ne denli zararlı olduğunu bildiğim halde. Düşmüyor tek bir kıvılcım tepeme.. Anlaşılan ölüm de beni bu sıralar pek kaile almıyor. 
Yürüyorum, Azrail'in yol verdiği kadar, olanca canımla can yolunda.. Ha bir can eksik ha bir can kayıp ha bir can fazla...

 Her yanım sensizlik kokarken koca dünyada, parfüm kokuları ile bastırıyorum odamın mum ışığı alazındaki isli sanrılarını. Kimsem yoktu sen hariç ısıtmaya, şimdi yoksunluğana bürünmüş bütün yaslarım. 
Yürüyorum, kuytularında kaybolmuş adına yıldız koydukları irili ufaklı taş parçasına gündüzleri hiçe sayıp. 

 Migren nöbetlerine maruz kalmış yalın duvarlara  asıyorum yüzsüz  posterlerini. Hiçbir tabloya yakıştıramadım ya da hep kıskandım seni;  başkalarının da görebilme ihtimalini düşünüp. 
Akvaryumdaki balığıma koydum adını ki, suyun içinde duyamazdı bile ne söylediğimi. Döner dolaşır yine benim olurdun diye idi hep tüm temenni ve ümitlerim.
Yürüyorum, kendim gibi birine denk gelebilmenin verdiği avuntu ile tek başıma  ardıma hayallerimi  katıp.   

 Uzayın derinlikleri mezar yeri adeta. Uydu görüntülerinde rastladığım galaksiler, beni yalnız görüp, içine hapseder karadeliklerin deli cesaretine uyup.  Bu defa: 

 Yürüyemiyorum... Dermanı yok dizlerimin.. Karaya vuran balıkçı tekneleri kadar tahrip olmuşum meğer. Gömülüyorum engebeli  ve dar   yolların birleştiği ve dönüşü olmayan  çıkmaz patikalı sokağa... 

                                     Merhaba Göç Kuyusu... 

*
*
*
Sevinçli 
( Yürüdüğümü Sanmışım.. başlıklı yazı Sevinç A. K. tarafından 9.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.