Sırtımı
yasladığım boşluğun içimde bu kadar büyüdüğünü, aldığım nefesin
tükendiğini ve rüzgarın sararan yapraklardan çok beni taşıdığını fark
ettm. Yalpalıyordum saklandığım hücremde apaçıkken yavaş yavaş yok
oluyordum.
Bu
defa canım çok sıkılmıştı. Sadece kendime değil bütün varoluşlara
dargındım. Kalbimdeki ıssızlığım, sana niyet içtiğim su beni boğuyor.
Yüzümdekii sahte gülüşüm ömrümden ömrümü götürüyordu. Ne zaman bitecektı
bu sisli bakışlar, ne zaman aydınlanacaktı umutsuz ufuklar; biter miydi
ki bu KOCAMAN ayrılıklar...
Bir soru kalmıştı içimde sakladığım ve salondakilerin ne kadar anladığını bilmediğim ama cevaplarını elekten geçirdiğim:
__Ekimden sonra sonbaharın bitmesine kaç gün daha var?