“Mazi” dedi bir çocuk…
Sustum…
“Mazi” dedi bir çocuk,
Yine sustum…
Mazi dedi,
Ağzına hiç yakışmadı bu söz çocuk!
Ne yaşarmışım hey!
Aşkmış yazılanlar,
Gururmuş ayaklar altında ezilen.
Ne yaşamışım!
Ağlamakmış şiirin öbür adı,
Kalemlermiş bir köşe yazısının kaderi…
Çapulcu bir ağızmış “belfü”mün son durağı.
Ağlamışım…
Gülmüşüm…
Ben satırlar düzmüşüm.
Kemanı güldürmüş,
Saatleri on iki de söndürmüşüm.
Neler yaşamış; kaç kere ölmüşüm.
Hayalet şehrime dönüp defalarca
Ayak izlerini takip etmişim…
İzlere ruhundan üflemiş mazi
En dibe doğru başlıyor gezi.
Sesler, kokular; en kötüsü korkular.
Sessiz bir yaz akşamı,
Özlemlerin dirildiği bir saatte,
Fısıltılar tırmalıyor geleceği.
Susuyorum…
Ve yine susuyorum.
“Mazi” diyor bir çocuk
-maziden kalma-
Hiç yakışmıyor bu ona.
Yazarın