Tenha sokaklarda vuslat çığlığıydı

Kelebeklerin başının döndüğü son fasılda

İdamına hazırlanan kına gecesiyle

Merceğiyle kucaklaşan göz pınarları

Şaşırtır yalnızlığımın satırlara vuran gamsızlığını

 

Zamanı öteledim bütün günler sana biat etsin

Unutmaya maya tutan gençliğime ağladığımı düşünme

Çiçekleri sevmeye meyilli gülüşünü

Begonyalar açan gamzelerini

Sıcak sabahlara ısmarladım

 

Oyuncaklarımı çaldı oyun arkadaşlarım

Senin için saklayabildim uçurtmayı

Geleceğini bile bile

İstiyorum zamanın arta kalanını

Kaldırımlara takılırken gözlerim

Yüreğime gömdüğüm günde bekliyor

Tedirgin dudaklarım

 

Bir huzur ısmarlasan uzun soluklu

Ölse içimdeki karabasan rüyaları

Az evvel geceyi katledip düşüncelerimle

Pimi çekilmiş gökyüzü ağlardı üzerime

Ben ki aşkından ıslanmayı beceremeyen zavallı

Karışır geçmişe sürünen benliğine

 

Bir bahardaydın, üç bin yıl önce

Ruhuma nirengisi takılmış pranga olan yokluğunla

Cümleye inen isyan nağmelerine esarettim

Söylesene kim bilirdi en çok yüreğini

Zehir kuşanıp dururdu kehkeşan bakışların

Yine de en çok dokunduğum yer kirpiğindi


Tutarsan soluğu kesilir yıldızların

Ve hapsolur bütün karanlıklar yalnızlığına

Dudaklarında kekremsi bir avaz

Vurulur çakıl taşları şakağından…

 

adem efiloğlu / ahir-i fırtına

 

( Vurulur Çakıl Taşları Şakağından başlıklı yazı AdemEFİLOĞLU tarafından 9/13/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.