Her aşk kendi düşmanını yaratır.

İçten içe büyüyen hasımlık dıştan dışa cereyan eden hısımlığa üstün gelir.

Bir gül yaprağına benzeyen sözlerle başlayan aşk bir panter pençesine benzeyen can yaralayıcı sözler ile nihayete erer.

Bir aşk bitmiştir.

Kalbiniz sağ olsun.

Allah başka aşk acısı vermesin.

 

Kalbe gelen direkt gelir, gözyaşlarına çiğ damlaları isabet eder, ellere bir titreme gelir, sara nöbetine benzer titremeler eşliğinde aşk boğazınızdan gelir köpük köpük, çaresi yok ayrılık başınızda Azrail misali beklemektedir. Tam vaktinde gelir ve çekip alır sizden onu. Bir et bir kemikten nasıl sıyırılırsa, bir meyve dalından nasıl koparılırsa öyle!

Bir aşk bitmiştir, bir yürek daha yıkılmıştır.

Eskimiş aşklar çöplüğüne defnedilirsiniz. Duygularınıza rahmet okuyan olmaz, başa gelen çekilir hesabı ödemiş olduğunuz bir fatura gözüyle bakılır halinize. Çaresizliğiniz kimsenin çaresizliği değildir sadece acıma hissi uyandırır o da o anlıktır. Gözyaşlarınız gayet olağan karşılanır, bırakın ağlasın içi açılır diye yaklaşılır. Ondan ötesi yok zaten. Göz pınarınızı kurutuncaya kadar ağlarsınız kime ne?

Mendiliniz kendiniz olursunuz.

 

 

Her aşk kendi yağında kavrulur.

Kavrulmuşluğu kadar yakar, yaktığı kadar acıtır, acıttığı kadar unutulmaz olur. Bu ateş sizin ateşinizdir belki de cehenneminizdir cennet sandığınız. Bir dua gibi ismini andığınız bir ömür kandığınız değildir belki de!

Bir başkası çare değildir bu yaraya.

Kanarsa kanar, tamponu kendi ellerinle yaparsın, yırtılan yerleri kendi ellerinle dikersin, biriken irinleri kendi ellerinle akıtırısın. Bu aşk seni terk edecekse kendi kendine yol vereceksin. Çekileceksin önünden, kaçacaksın, uzaklaşacaksın rızanla.

Aşk kendi göbeğini kendi kendine kesmektir.

Başkasının keskin parlak jiletleri çare değildir.

Kör ve de paslı bir jiletin olsun yeterdir.

 

Aşkın imanı yoktur.

Kanmayasın derinden, şaşırırısın, kırılırsın, üzülürsün ahirde. Kendini koyuvermeyesin öylece, aşk kendini koyuverecek kadar güvenilir değildir. Acımaz haline, bakmaz sevdiğine, takmaz inandığına. Yıkar geçer bir sel  gibi, bir dağ yıkığı gibi bırakır gider seni.

Her aşk kendi kaderini yazar.

Sana rolünü verir, müdahale eder, yazar siler, yazar çizer. Ve sen oynarsın onun ipinde. Oysa ipler aşkın elindedir. Ne seni mutlu edecek kadar uzun ne seni mutsuz edecek kadar kısa.

Aşkın eline düşen verem olur.

İğne ipliğe döner.

Kan kusar, aşk kokan ağzında.

Gül kokan ağzında kin kokar.

 Ne âşık ol ne maşuk! Ne aşka bulaş ne meşke sal kendini. Aşkın ince hallerini ve sızılarını göze alabiliyorsan gir bu bahre!  Yoksa boğulursun.
 

Yoğrulursun bir hamur gibi aşkın elinde.

Aşk oklavası canını acıtır şekillendirirken seni.

Aşkın rengini alırsın, kokusunu, şeklini.

Acısını, kahrını, vefasızlığını, terk edilmişliğini…

Aşkın hüzünlü ikliminde gözyaşlarını yağdırırsın kirpiklerine, gözlerinde hüzün çiçekleri büyür birden, kalbinde zehirli sarmaşıklar. İçinde büyütürsün en acı çiçekleri. İçten içe erirsin ellerinle büyüttüğün zehirle!

Aşk için ince ince ölürsün her an, sızı sızı inlersin, dağ dağ yanarsın.

Aşk canını acıtır, kanını kurutur, sarmalar seni sıkar, soluğunu tutar boğar, aklını alır deleyler, kalbini alır taş eder.

Aşka varsa cesaretin buyur gel, kendine olan saygını bırak, kendinde olan aşkı terk et, insanlıktan geç, varlıktan sıyrıl, çokluktan kurtul.

Aşk ölmektir sevgilide.

Yok olmaktır büyülü bir gözde.

Bir kucakta donmaktır.

Herkes içinde kendi intiharını büyütür ve bir yürekte mezarını hazırlar. Aşk sevgilinin kalbinde defnolmaktır def olmadan.

Onun gözlerinde yok olmaktır çıkmadan.

Ellerinde erimektir itilmeden, kucağında uyumaktır düşürülmeden.

Aşk galiba hınzırca bir yaramazlıktır, yüreğe düşmeden bilinmeyen.

 

Her aşk kendi tuzağını kurar ve gelir düşer ökseye av olan. Kurtuluşu yoktur bunu herkes bilir. Aşk bilerek tuzağa düşmektir. Oyuna gelmektir ve işin garip tarafı bundan büyük haz almaktır.

Bir aşk yitiyor, bir yıldız kayıyor.

Bir sala okunuyor, bir aşk bitiyor.

Her aşk aslında başka birinde intihardır.
Son sözdür.
( Aşk başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 30.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu