Kimimiz lepisteslerle, kimimiz plati, kılıçkuyruk ve molilerle, nadiren de veliferalarla başlamışızdır bu hobiye. Öyle ya canlı doğururlar diye merakla beklerken ilk yavruları hazin rahmetli durumları yaşamışızdır sık sık ; ya suyumuzun kirli olduğu söylenmiştir, ya fazla yemlediğimiz, ya da havalandırmadan kaynaklanmıştır, beyaz benek, mantar vs meftalar meftunlar ve bir daha meftalar, aquabanklara mini bir servet ödemişizdir.

 

Çeşitleme olsun demişiz ve meleklerle, japonları da katmışızdır döngüye, bir taraftan gurami ve beta gibi labirentlileri merak ederken tetrazon, botia ve magna cartalar unutulmamalı elbet, ah şu neonlar da bunca küçük olmasa, diplerin temizlik timi çöpcü ve vatoz familyası da işbaşında. Bir tablo görünümüne hayran olduğumuz discus’lar hep hayalimizde olmuştur, amma çoook zordur bakımı deyip ötelemişizdir, genelde sonuç itibariyle chiclidlerde karar kılarken malawiden tanganikaya.

 

Bir de müştemilat var tabii ki, seralar, tetralar, eheimler gırla gidiyor borsa gibi maaşallah. Hele bir de bitki besleyecekseniz, ilacı, gübresi, ph kh ayarlayıcıları otomatik yem makinaları, tatil yemleri, bakım setleri derken  harbiden aquabank yani tam cuk diye oturuyor yerine.

 

Bu mudur ?? Hepsi bu mu yani ?? Balıklar, bitkiler ve malzemeler hoş bir görünüm.. relax pozisyonları.. ve dalıp gitmeler.. ve beklenti, ve merak, belki birkaç duble, belki de ticaret..

 

Bence fazlası vaaar bu tutkunun hem de çoook fazlası, yıllardır sordum kendime ne buluyorum diye ?  Belki paylaşırsınız, belki paylaşmaz. ama benim izahatım aşağıda arz oluna;

 

ne hanım vırvırı : ))

ne patron dırdırı

ne medya gırgırı

ne kırmızı ışık

ne yasalar

ne insan

ne neyse işte

asla giremez akvaryumuma

orası benim dünyam be

ellerimle yaratmışım

bakmışım

beslemişim

büyütmüşüm

yavrulatmışım

bazen bağ olmuş

bazen dağ olmuş

ama hep ben yapmışım

karışan yok

eden yok

benim alemim be burası

özgürlüğümün sınırları

100 x 70 x 50 cm den

350 litre özgürlüğüm var burada

beş on litrecik olsa da

olsun da benim olsun be ...

 

Beni öyle güzel dinlerler ki, öyle mükemmel iletişim kurarız ki hiçbir şeyciğe itiraz etmezler, yem veren elimi ısırmazlar, daha gölgemi gördüklerinde, hemen geçerler sıraya, bekleşirler bir köşede, bu ahde vefanın duruşudur, bu doğaya saygı duruşudur, bu olması lazım gelen duruştur.  Her ayağa kalkışımda yem vereceğim sanırlar, aldatmak, aldatılmak bilmezler, ölesiye güvenirler, hep ama hep inanırlar, bu iq düzeylerinden değildir, bu doğalarında vardır.

 

Bazı dişiler ağzında taşır yavrusunu kah onbeş gün kah bir ay, hiçbir yemek davetinize icabet etmez bu sürede, bitkin ve yorgun düşer ama ana bu, tam bir ana, tabiata onlarca yavru verme adına ağzının mini havuzunda taşırda taşır, ve bazen maalesef  zayıf düşer  ve ölür.

 

Elbette diyeniniz vardır ; beni her görüşünde toplaşırlar yem vereceğim diye balık beyinli işte ve yavrusunu yiyen  katil anneler ile babalar ve türdeşleri hani şu insanoğlunun hiç ama hiiiiiç yapmadığı şeyler. Fantastik senaryolar da vardır muhakkak ; bir anda parmak çocuksunuz  ve pattadanak düştünüz akvaryuma, sanki orcalar, sanki mobby dick’ler, sanki jawslar sarmış etrafınızı..

 

Velakin ben bu hislere hiç kapılmam, bu hayata neresinden baktığınızla ilgilidir, bu hangi filtreleri kullandığınızla ilgilidir, bu hangi fikir ve zikri taşıdığınızla ilgilidir, velhasıl hayat gözlüğünüzle ilgilidir. Benim böyle bir gözlüğüm yok  benim gözlüğüm  pembe, beyaz ve bilimum pastel tonlardandır.

 

Lepistesin edebiyatta adı ne diyebilirsiniz?  Olmaz hep sevgiliye yazmak, olmaz hep aşka dair, evrenin tüm oyuncularına selam vermek lazım, hele ki yegane serbest arenalarınızdan biriyse.

 

Kimseyi bilemem, kimseye laf da edemem, benim sözüm kendime, ben akvaryumum kadar özgürüm.

 

Mehmet Çağatay ÜNLÜTÜRK

( Akvaryumum Kadar Özgürüm başlıklı yazı MCU :) tarafından 13.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.