Bugün kanatlarını takacağı gün Zerda'nın.Diğer kutlamalarından farklı olacak bu kutlama, on sekizine basacak.Sabırsızlıkla bekleyen yalnızca o değil, arkadaşlarıda kaç yıldır bu günü bekliyorlar.
On sekizine basacak Zerda, ehliyet alacak, gönlünü birine kaptırırsa evlenebilecek, belki bir kez olsun bir barda kurtlarını dökecek.

             Düğünlere, çalgıya, çengilere bayılır Zerda.Hele kemençeyi duymasın, herşeyi unutuveriyor.Kaç kez  var ki bu düğünde oynamayacağım deyip, horonun başını çekerek düğün bitene dek, o oyundan diğer
oyuna geçip, hiç yorulmadan, bıkmadan düğünde kimsecikler kalmayana kadar oynadı.Annesinin 'terledin kızım ' larını, babasının ' geç oldu, yorulmadın mı hala? 'larını hep duymazdan geldi.Duyduysada gülüp geçti, bir öpücükle ağaç etti kadın ve adamcağızı.

             Neredeyse beline uzanan koyukahve, dalgalı saçları ve kahverengi gözleri, inci gibi dişleri,elmacık kemikleri ve o cana can katan gülüşüyle mahallenin gözdesi Zerda.Yaşıtlarına göre biraz daha olgun fakat bunu sadece çok yakınları bilir ve akranlarından biraz erken,hızla gelişti.Erkek gibi çoğu zaman ama bazende süt dökmüş kedi gibi, dokunsan kırılacak sanki bazen.Onu tanımak, anlamak,yaptıklarına anlam vermek epey zor yabancı olarak bakıldığında,Zerda bu demek diye bir şansı yok kimsenin.

             Oturdukları yer öyle çok gelişmiş bir yer değil.Köyde denemez ama ufak bir yer işte.Her istedikleri elinin altında ki zaten fazla bir beklentisi olan insanlar değiller aile olarak.Bakkalcı Ali Bey amcası, neredeyse her akşam bir kez turladıkları yada komşu çocuklarıyla ki genelde erkeklerle voleybol, futbol, yakartop oynadıkları bir parkı, tavla oynarken yanındada çayını içebileceği ufak bir çay bahçesi...Daha ne olsundu ki...!

              Aileside bu yüzden endişeli onun için!Küçük yer malum yapılacak aktiviteler böyle azken ve herkes birbirini tanıyacak durumda iken, bazen takındığı asi,uçarı tavırlar, sırf inadına anlamsızca yaptığı davranışlar...Annesi babası öyle geri kafalı dedikleri kişiler gibi değiller fakat bu kişilerden yaşadığı yerde çok fazla var.A desen köyün başında Z duyulur köyün sonunda.Laf etmeyi seven, canı sıkılan çok insan var mutlaka.

                Onunsa annesi, babası ve bir tanecik kız kardeşinden başka kimse umrunda değil.Üç yaş var aralarında Ferdayla.Fakat Ferda da en az Zerda kadar yaşıtlarına göre olgun,deli dolu, tam kafa dengi ablasının.Hiç bir günleri kavgasız, gürültüsüz geçmez ama çokta iyi anlaşırlar.Kolay kolayda ayrılmazlar, ayırmaz bilhassa Zerda kardeşini yanından.Belki de bu yüzden Ferdanın da olgunluğu.

               Yine ilk yanında olacak kişi kız kardeşiydi.Bugün diğer günlerden daha fazla özendi kendine Zerda.Fiziğini harika derecede güzel gösteren, bembeyaz, mini denilecek kadar olmasada mini bir elbise seçti.Saçlarını ucuz sayılacak bir ücrete aldığı, 200 derece sıcaklıkla çalışan düzleştiricisiyle ilk kez düzleştirip, salık bırakmayı tercih etti.Artık tamda belindeydi saçları.Gözlerinin çevresine sürdüğü aydınlatıcı ve üzerine çektiği kalemle beraber rımelini de sürdüğünde harika görünüyordu!Çantası ve ayakkabılarıyla evden çıktığında mahalledekilerin onu tanımasına, tanıyanların ise dedikoduya başlamamasına imkan yoktu!

                 Ferda seçimini siyahtan yana kullandı.Sanki ablasından çok parlamak istemez gibi, siyah bir bluz, dar paça kotu ve siyah ayakkabılarıyla tamamladı kendini.En ablası kadar şıktı oda.O da düzleştirdi saçlarını, hafif bir makyaj yaptı ve hazırlardı!

                 Şehir merkezinde muntazam bir kafeyi kapatmıştı kuzenleri.Süpriz değildi ama tam olarak nasıl bir kutlama olacağını da bilmiyordu Zerda.Kafeye vardıklarında bir çok arkadaşı ordaydı.Liseden birkaç kız vardı, mahalledense sadece iki.Diğerleri kuzenleri ve erkek arkadaşlarıydı zaten.Kuzeninin çevresi bir hayli genişti, bundan yararlanıp Zerda'nın en sevdiği, amatörde olsa çok ünlenmiş bir şarkıcıyı getirtmişti kutlamaya.

                  Zerda için süpriz sayılmazda ne sayılırdı bu!Harika bi gün olacaktı...Slow şarkıları bir yana ama hareketli şarkılarda da oldukça iyi idi Kaan.Yaşı otuza yakın olmasına rağmen, yirmi beş göstermiyordu bile,yakışıklıydı da üstelik.Tanışma faslından sonra nihayet şarkılar çalınmaya başlandı.Yalnız Kaan'ın gözlerini alamadığı biri vardı Zerda!Herkes gibi o da epey güzel bulmuştu Zerda'yı.Kapı da karşılayan arkadaşları uzun sürede iltifat yağmuruna tutmuşlardı kızı.' Bu ne güzellik ' ,  ' Elbise çok yakışmış ' vesaire vesaire...

                  Teşekkürü ilk defa bu kadar kibarca dile getirmişti Zerda.Sanki hayatının dönüm noktasıymış gibi farklıydı gerçekten bugün.Biraz ağır, biraz hanım ve topuklulardan olsa gerek biraz daha az hareketli.
Çok mutluydu ama.Artık takıldığı arkadaşları ' Reşit değilsin kızım ' diye dalga geçemeyeceklerdi.Eğer isterse bara falan da girebilirdi.Ama o en çok aşık olduğunda evlenebilmenin hayalini kuruyordu Zerda!

                   Günü güzel geçiyordu.Bir yanda tatlı, tuzlu kurabiyeler,içecekler bir yanda sevdikleriyle dolu ve müzikle neşelenen kalabalık.Gözler onun üstünde, sevdikleri yanında ve çok sevdiği ses Kaan!Gözleri Kaan' ı süzüyordu bir ara ki kuzeninin Kaan'ın yanına gelip, mikrofonu kapmasıla son buldu.

                   Kutlama konuşmasını yapıyordu kuzeni.Herkes gülümsüyordu ve doğum gününün vazgeçilmezi
doğum günü pastası geliyordu.Kafenin garsonları da gayet iyi çalışıyorlardı.Nitekim kalabalıktan sıyrılıp Kaan ' ın yanına gelen arkadaşına ilişti gözü Zerda'nın.Tanıyor muydu bu adamı bir yerlerden?Yoksa benzetiyor muydu?Gözbebekleri büyüyordu Zerda ' nın, içinden ' o olmamalı,olmasın nolur! Bugün değil,Allah' ım bugün değil ' diye dualar ediyordu.

                   Adam uzun boylu, yapılı, kara kaşlı, kara gözlü ilk bakışta mafyaları andıran fakat sonrasında mazlum bir duruşu,güler yüzüyle kendini sevdirecek tipte bir adamdı.Pastanın kafenin tam ortasına geldiği anda, garsonun elindeki bıçağı kapıp, koşması bir oldu Zerda ' nın.Adam ne olduğunu anlamadan yere yığılıverdi.Sadece adam mı kardeşi, kuzeni, arkadaşları ve Kaan !

                    Tam karnına soktu önce bıçağı.Sonra deliye dönmüş bir halde koluna, bacağına ve hatta cinsel organına bile nereye soktuğu, nereden kan akıttığı hiç önemli değildi.Ölmesini istediği kesindi sadece!Adam inliyordu, inledikçe saplıyordu Zerda bıçağı, bir kez daha, bir kez daha ve bir kez daha...Tam on yedi yerinden bıçakladı mazlumu.Çılgın gibiydi Zerda, her yer kan gölüne dönmüştü, adamın sesi kesildiğinde Zerda ' nın hıçkırıklarıyla inledi kafe.Ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra değil anırır gibi ağlıyordu!Hayvanlaşmıştı adeta.

                     Bembeyaz elbisesi kan revandı şimdi.Beş dakika önce neşeyle, coşkuyla, kahkahalarla dolu mekan ve hayallerle süslü beyinler durmuştu şu an.Doğum günü bitmiş, herkesin gözünü yaş, akılları soru işaretleri ve suratları şaşkınlık bürümüştü.

                     Kimdi o adam?Zerda ' yı böyle insanlıktan çıkaracak, hayallerinden vazgeçirecek ne yapmıştı!
Neydi suçu?Herkes bunları düşünürken kuzeni, kardeşi feryat, figan içindeydi.Zerda ise pişman değildi sadece öfke ve acı doluydu.Gözü dönmüştü.Yaptığı bıçak darbelerinden sonra oda olduğu yerde yığılıp kalmıştı, birilerinin gelip götürmesini bekler gibi bekliyordu sadece.Tutacak bir el değil, takılacak bir kelepçeyi bekliyordu!

                     Ferda sarılmış ablasına hem ağlıyor, hem öpüyor, kokluyor hemde ' Ablaaam , ablaaaam beniiim ' den başka birşey söylemiyordu.O da biliyordu sanki kim olduğunu yada sadece şaşkınlıktan ablasının bundan sonra gideceği yerden dolayıydı acısı, öyle sarılışı, koklayışı.

                    Ortalık daha da çekilmez bir hal almadan polis arabası ve ambulans belirdi kapıda.Sesleri gelmeye öncesinden başlamıştı zaten.Zerda da sarıldı kız kardeşine sımsıkı.Ve kulağına yalnızca şunları fısıldadı polis arabasına doğru giderken ' Aynadaki gördüğün yüzden başka sakın kimseye güvenme!Ve sseni herşeyden çok seviyorum bunu sakın unutma! '.............................................


Devamı olacak!
               





























              






( Korkunç Doğum Günü başlıklı yazı ösqee tarafından 31.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.