ERDEMLİ’DE
EFSANELER
YAĞDA
NAHİYESİNE ATANAN MUSTAFA BEY HİKÂYESİ
Mut
derebeyliğin en büyüğü Sarı Kavak Derebeyliğiymiş. Merkezi de Mut’un Dere Köyü imiş.
Sarı Kavak Derebeyliğinin başı Abdullah Ağa’dır. Bu bey 1704 yılında ölür. Yerine
oğlu Hacı Kadir Ağa geçer.1845 yılına kadar derebeyliği yapar. Hacı Kadir ağa
zamanın en kudretli kâtiplerindenmiş. Konyalı şair Şem’i ve Yağdadere beyinin
oğlu kâtip Sami Daima Hacı Kadir Ağanın yanında bulunurlarmış. Hacı Kadir Ağa
bir gün hicaza gitmeye karar verir. Kâhyaları toplar, 15 kadar çırpı toplayıp
bu çırpıları birbirine iyice bağlar. Kâhyalara verir kırın bunu bakayım der.
Kâhyalar uğraşır ama bir türlü kıramazlar. Kadir Ağa çırpıları eline alır. Boğumunu
çözer çırpıları teker teker kırar. Sonra kâhyalara dönerek “gördünüz ya bu
çırpılar gibi birbirinize bağlı olursanız sizi kimse yenemez. Eğer
birbirinizden ayrılırsanız, hepinizi düşmanınız yener” diyerek birlik ve
beraberliğin önemini anlatır. Kadir Ağa çok ciddi ve sert bir adammış.
Kendisine ait hapishanesi, camisi, zindanı, hamamı varmış. Bir gün İstanbul’dan
derebeyliğin kaldırılma haberi gelir. Derebeylik kaldırıldıktan sonra derebeyi yerine
Nahiye Müdürü olarak Mustafa Bey adında biri atanır. Kadir Ağa bununla geçinemez.
Kadir Ağa adamını bulur Mustafa beyi Silifke’nin Yağda Nahiyesine tayinini
çıkartır. Mustafa Bey Çoluğunu çocuğunu alır Yağda’nın yolunu tutar. Mustafa
Beyi bir türlü sindiremeyen Kadir Ağa Kırsaf Boğazında Mustafa Beye pusu kurar.
Tüfekle vurup orada öldürür. Kadir Ağa da kaybolup gider. Mustafa Bey Kadir Ağa
tarafından sevilmese de Halk tarafından çok sevilir. Mustafa Bey vurulduğu
zaman bir saz şairi tarafından aşağıdaki destan yazılır.
MUSTAFA BEY
DESTANI
Bakın figanıma
gözüm yaşına,
Akıl ermez bu
feleğin işine.
Neler geldi
küçük beyin başına,
Fena eller,
nakıs beller göründü.
Bey Kadir Ağa
da katiller başı,
Kasteylemiş
öldürmeye üç kişi.
Mustafa Bey
oldu şehitler başı
Ona cennet,
güller baki göründü.
Üç zalim ney
idiler, neylediler.
Üç tüfengi bir
ağızdan attılar.
Kaçıp Mersin
yollarını tuttular.
Kozan dağına
yollar göründü.
Kırsaf
Boğazında attan yıkıldı.
Şehit kanları
yeryüzüne döküldü.
Ağlar Hacı
Hanım beller büküldü.
Akar
gözlerinden seller göründü.
Ağlar küçük
beyler, ağlar nazıra,
Mustafa Bey
oldu yoldaş hazıra.
Yaz efendi arzuhali
vezire
Akla ermez
başka haller göründü.
Efendi ağlar,
şunca yeyiydi.
Müdürler
içinde mümtaz bey idi.
Doğru sözlü
padişah asa idi.
Haffaz diller,
şirin sözler göründü.
Hiç Allah’tan
korkmaz evler yıkıcı.
Koyona girmez,
yılan gibi sokucu.
Nahak yere
hezar kanlar dökücü,
Nice canlar
yaktı, küller göründü.
Efendi derki
hünkara halim bildirsin.
Azim hoca
cenazem kıldırsın.
Huriler
cennette bade doldursun.
Sarıldığı
kefene sallar göründü.
Okuyup
arzuhalin vezir ağladı.
Yandı gitti
yürek dağladı.
Kolağası çok
yiğitler bağladı.
Nice perişan
kullar göründü.
Ehli sancak
cümle tanı kıldılar.
Çok zaptiye azapçı
geldiler.
Günahsızlar
hapis zindan da kaldılar.
Kan ağlar
gözleri eller göründü.
Mustafa Beyin
gözü dolu yaş oldu.
Derununda dağ
gibi ateş oldu.
Sonunda nişanı
iki taş oldu.
Çifte kurşun
delmiş beller göründü.
Müşir Paşa
emreylemiş tutulsun.
Yedi sene
prangaya katılsın.
Cümle malı
mezat olsun satılsın.
Dökülüp
meydana mallar göründü.
Bitmez çok
sözümün ötesi.
Uzun destanım
sözün kısası.
Cehennem narına
mekân dönesi,
Pek çok
intizar edenler göründü.