1
Babamla
yaptığımız Ankara seyahatimizin, Atatürk Kültür Merkezindeki 6. Ankara Kitap
Fuarına denk gelmesi beni sevindirmişti. Fuarı gezmeden dönmek olmazdı.
Fuarda
stantların arasında dolaşırken İLESAM’ın standı ve stant görevlisi hemen
dikkatimi çekti. Bu görevli, birharf.net tarafından düzenlenen 2011 şarkı sözü
yarışmasında dereceye girdiğimde, telefonla beni arayıp tebrik eden, kendisi
ile şahsen tanışmadığım birharf e-dergisinin editörü Nur Ersen Hanımdı. Onu
sitedeki fotoğrafından tanımıştım. Hemen yanına gittik. Bizi güler yüzle
karşıladı. “Ben
Çorum’dan Halit Yıldırım” diyerek kendimi tanıttım.
Nur Hanım
çok şaşırmıştı. Daha bir içtenlikle “Aaa, siz şarkı sözü yarışmamızda derece
alan Halit Yıldırım mısınız?” dedi.
Babama yer
gösterdi oturttu. Kısa süren ziyaretimizin sonunda babama “Bir Üsküdar Masalı”
isimli kitabını, “Süleyman Yıldırım Amcama saygılarımla… Nur Ersen, 23.03.2012,
AKM.” diye yazarak imzaladı. Onlar sohbet ederken ben de Nur Hanım hakkındaki
biyografik bilgileri ayak üstü, bir çırpıda okudum.
Gitme vakti
geldiğinde, kitabını okuyacağımı ve görüşlerimi yazacağımı söyledim ve babamla
birlikte stanttan ayrıldık.
Bir Üsküdar Masalı Hakkında
İlk baskısı
2004 yılında yapılan BİR ÜSKÜDAR MASALI'nın Şu anda elimde olan, 2. baskısı
2011 tarihli. 88 sahife.
Kitap tek bir
hikâyeden oluşmakta… Takdim yazısında Hayrettin İvgin’in de belirttiği gibi
daha çok bizim edebiyatımızda “uzun hikâye”, Batı ve Rus edebiyatında “Povest” diye
adlandırılan bir kitap… İvgin’den başka; Sibel Unur Özdemir de bir takdim
yazısı yazmış.
“Yazardan” başlıklı notta; hikâyenin
başkahramanı olan Hakan Bey’in yazara, hikâyenin diğer kahramanı olan,
ilkokuldan sınıf arkadaşı Neriman’a duyduğu aşkı 60 yıl sonra gözyaşlarıyla
anlattığı yazmakta… Bu yazıdan hikâyenin büyük bölümünün gerçek hayattan alındığı,
diğer kısımlarının da yazarın Üsküdar hatıralarından oluştuğu anlaşılmakta…
Kars’ta yaşarken,
tayinleri nedeniyle İstanbul’a taşınan ailenin oğlu Hakan’ın, önce Kars’tan
ayrılmaktan zorlanması, daha sonra İstanbul Üsküdar’a alışmaya çalışması, yeni
okulu, arkadaşları ve aynı sınıfta okudukları Neriman’a olan aşkı hikâyenin
konusu…
Kitabı okurken
ister istemez siz de çocukluğunuza dönüyorsunuz. Hatıralarınız canlanıyor
gözlerinizin önünde... Örneğin hikâyedeki Hakan gibi ilkokul dördüncü sınıfa
geçtiğim yıl, babamın tayini nedeniyle Ankara’dan Çorum’a taşınmıştık ve bu
duyguları ben de yaşamıştım. O yıl bir kez de Çorum içersinde taşınmıştık ve
dolayısı ile iki okul birden değiştirmiştim. Kitabı okurken Ankara’da
bıraktığım ve Çorum’da yeni tanıştığım arkadaşlarımı hatırladım. Tıpkı
hikâyedeki Hakan’ın yaşadığı yalnızlıkları, yabancılıkları ve daha sonradan da
kurulan samimi dostlukları yeniden yaşar gibi oldum.
Hikâyenin akıcı
dili, doğallığı hemen sizi içine alıveriyor. Bir anda kendinizi İstanbul’da
buluyorsunuz. Haydarpaşa Garında trenden iniyorsunuz, Üsküdar sırtlarına
tırmanıyorsunuz, eski ahşap tarihi evlerin cumbalarından boğazı ve Kız Kulesini
seyrediyorsunuz.
İstanbul’a ilk
defa 1994 yılında askerlik vazifemi ifa için gitmiştim. Bu büyülü şehri o zaman
tanımıştım. Ve o zaman anlamıştım İstanbul sevdasının neden bu kadar yakıcı
olduğunu… Birçok şiire, şarkıya, hikâyeye mekân olan, ilham olan İstanbul; beni
de cezp etmişti. Daha sonra yaptığım ziyaretlerde farklı semtlerini tanıma
fırsatım olmuştu. Üsküdar semti de bunlardan birsiydi. Aziz Mahmud Hüdai
Hazretlerinin türbesini ve camisini ziyaret etmiştik. Kitapta geçen Kuşoğlu
yokuşuna gidip gitmediğimi bilmiyorum ama kitabı okurken Hakan ve Neriman
ikilisi ile beraber tırmandım ister istemez yokuşu ve merdivenleri… Kız Kulesini
seyrettim efsanesindeki prensesi düşünerek…
Kars’tan
İstanbul’a yapılan tren yolculuğunun Haydarpaşa Garında son buluşu, ilk kez
Kadıköy’den vapura binen ve Eminönü’nde balık ekmek yiyen, Yeni Cami’de kuşlara
yem atan Hakan’ın hatıraları bana; öğrenciliğimde Erzurum’dan Ankara’ya
yaptığım tren yolculuklarımı, askerde iken ilk kez Kadıköy’den vapura bindiğim
ve Eminönü’nde inzibatlardan izin alıp balık ekmek yediğim, Yeni Cami’de
kuşlara yem attığım günlerimi hatırlattı.
Yoğun işlerim ve
yazmam gereken yazılarım arasında elime aldığım Bir Üsküdar Masalı’nı ikinci
günde bitirdim. Bu gizemli hayal dünyası, kitabın sonunda bir hüzün denizine
dönüşüvermişti. Neriman’ın düşerek ayağını incitmesi nedeniyle okula gelemediği
günlerin, daha sonra aniden başka bir semte taşınması ve nereye gittiğinin bile
bilinmemesinin Hakan’ın yüreğinde oluşturduğu fırtınalar ister istemez sizi de
etkiliyor.
Hele hele yıllar
sonra askerlik dönüşü çocukluk hatıralarını tazelemek adına Kuşoğlu yokuşuna
çıkması, eski evlerinin yerine dikilen apartmanı görmesi ayrı bir hüzün katmış
olaya…
Herkesin
hayatında bir İstanbul vardır. Yine herkesin yüreğinin derinliklerinde kalan
bir Hakan’ı ya da bir Neriman’ı olmuştur. İşte bu kitap solan hatıraları
tazeleten cinsten bir kitap ve masalların gizemli dünyası gibi sizi içine çeken
bir hikâyeye sahip... Daha önce de belirttiğim gibi akıcı, sade bir dili, güçlü
tasvirleri, güçlü anlatımı ve doğallığı ile insanı cezbeden bir hikâye...
Ben bu kitabı mübalağasız çok sevdim. Yapı olarak
hüzünbaz birisi olan beni çok etkiledi. Bu yüzden Nur Ersen Hanımı tebrik
ediyorum. Hele kitabın sonuna koyduğu İstanbul Yolcuları isimli şiir de
hikâyenin tam özeti gibi… Eğer bu şiir en başa konsaydı, hiç tereddütsüz kitaba;
bu şiirin hikâyesi diyebilirdim.
İstanbul Yolcuları
….
Bir gemi yanaşır Üsküdar’a
Nazlı nazlı…
Selam verir güverteden
Sevdalılar Marmara’ya.
Karışır yürek atışları
Bembeyaz martıların sesine
Bir gemi yanaşır Üsküdar’a
Tıklım tıklım
Umut taşır
Emek taşır, sevgi taşır
Avrupa’dan Asya’ya…
Nur Ersen; 1998 yılında
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümünü bitirmiş. Yazı
ve şiirleri; Çaba, Karınca, Karınca Kardeş, Size, Ortanca gibi dergilerde
yayınlanmış. Beypazarı Haber Gazetesi’nde ve Yeni Ahlât Gazetesi’nde köşe
yazarlığı yapmış. İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği)
Radyo Televizyon ve Yayın Kurulu Üyesi...
2005 yılında
Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği’nin (KASAİD) açmış olduğu
Kadın Oyunları ve Öyküleri Yarışması’nda Öykü dalında “Ne Alırsan Beş Milyon”,
ve 2008 yılında İLESAM’ın açmış olduğu Esere ve Emeğe Saygı isimli öykü
yarışmasında “Küresel Bir Hikâye”
adlı hikâyesi ile mansiyon,
Anayurt
Gazetesi – Gündüz Kitapevi birlikteliği ile hazırlanan 4. Sanat Ve Edebiyat
Ödülü Yarışmasında “Ne Alırsan Beş Milyon” adlı Anı-Hikâye türündeki kitabı
ile Hikâye dalında birincilik ödülleri almış.
Türkçeye
verdiği destekten dolayı “Karaman Şair Yazar Ve Edebiyatçılar Birliği”
tarafından, Türk Şiiri ve Edebiyatına verdiği önemden dolayı 2009 Yılı
Girişimci Sanat, Edebiyat ve Bilim Adamları Topluluğu (GASAT) tarafından
Teşekkür Belgeleri almış.
“Çiy
Damlası” adlı şiiri, Bestekâr Hüseyin Soysal tarafından bestelenmiş ve bu beste
11. Kadıköy Beste Yarışmasında finale kalmış.
“Papatyalar
Ağlar mı?” (2000), “Yanlış Mesaj” (2002), “Bir
Üsküdar Masalı” (1. baskı 2004- ikinci baskı 2011) ve “Ne Alırsan Beş Milyon”
(2007) isimli kitapları yayınlanmış. Sinema filmi olarak çekilmeyi
bekleyen, güncel konuda, bir adet sinopsis hazırlamış.
Nur Ersen
iki çocuk annesi…
Herkese okunmasını
tavsiye ettiğim bu kitabı edinmek isteyenler için iletişim adresi: birharfim@hotmail.com
Halit
YILDIRIM