Bahar,  kendini kullanılıp atılmış bir peçete gibi hissediyordu. Onca yaşadığı olaylardan sonra ne arayanı ne de soranı kalmıştı. Günlerce içinden hayatı, yaşamı, dünyaya gelişleri ve ölümleri sorguladı.

 

İhanet duygusu altında ezilmesine rağmen Şahin Hoca’yı ziyaret etmeye karar verdiği gündü. Kapısı çalındı. Yaşlı bir amca ziyaretine gelmişti. Ona bir çay içimi de olsa onunla dertleşmiş, onun tavsiyeleri ve nasihatleri karşısında biraz olsun rahatlamıştı. İhanet ettiği insanın gönderdiği “selam” ve onun nakdi ve ayni yardımından daha etkilemişti. 

           

Bahar, birkaç yıl öncesinde gençliğinin ilkbaharındaydı. Taze bir fidan gibiydi. Bitip tükenmez hevesleri ve umutları vardı. Özgürce yaşamak istiyordu. Serbest büyümüştü.  Birçok arkadaşı oldu ise de daha çok Bülent’le çıkıyordu. O hep güzel sözler söylüyor, sözleri ruhunu okşuyordu. Zengin çocuğuydu. İkramdan ve yardımdan çekinmiyordu. Kendini ona bağlanmış hissediyordu. Evi terk edip onunla giderken sekerek ve gülerek gitmişti. Aralarındaki duvarların yıkılmasına kendi eliyle de yardım etmişti.

 

            Onunla “yeni bir hayata başlıyorum” düşüncesindeyken, satıldığını ve ihanete uğradığını tuzağa düşürülünce anladı. Geri dönüşü imkânsız bir yola girmişti. İçinden Bülent’e rahatlamak için binlerce lanet okudu.  Özgürlüğü, hürriyeti ile birlikte bedeni de defalarca kirletilmişti. Döktüğü gözyaşları onu içine düştüğü bataklıktan çıkarmaya yetmemişti. Birkaç kez kaçmaya teşebbüs etti ise de her defasında yakalandı. Dayak yedi, eziyet gördü.

 

Birkaç gün sonra bir mal gibi satılarak el değiştirdi. Yeni sahibi onu geniş bir eve çıkarmıştı. Evde yıkandırılmış, yeni elbiseler giydirilmiş, süslendirilmiş, makyaj bile yapılmıştı. Güzelliğini görünce kendi bile şaşırmıştı. Biraz olsun rahatlamıştı.

 

            Yeni sahip ona dokunmamıştı bile. Ona hep nazik ve yumuşak davranmıştı. Yeni sahibe içinden “insanmış” diyordu. Bir sabah evden çıktılar malikâneyi andırır bir konağa girdiler. Yaşı ilerlemiş birine metres olarak pazarlanmak üzereyken, bir baskında toplanarak emniyete götürülmüşlerdi.  Sorgu, sual, muayene derken kendini demir parmaklıların arasında bulmuştu. Her şeyden umudunu kesmek üzereyken idareye alınmış, daha önce hiç görmediği birileri tarafından birçok sorgu suale tabi tutulmuştu. Sivil giyimli, bıyıksız, dinç atletik yapılı biri tarafından alınarak bilmediği bir yerlere götürülmüştü.

 

            İçine düştüğü durumlardan çıkıp kurtulmak için sunulan her türlü görevi kabullenmeye dünden hazırdı. Kendine sunulan vazifeyi tereddütsüz kabul etmişti. İyi bir bakım ve birkaç hafta süren bir eğitim sürecinden geçirilmişti. Eğitim sürecinde hep gönüllü olmuş ve göze girmeyi becermişti.  Bu arada kendine olan güveni yerine gelmişti. Verilen tüm görevleri ve yapması istenen tüm rolleri başarıyla oynamıştı. Bahar adı yerine “Fadime” kod adını kullanıyordu.

 

            Birkaç kişilik bir gurupla, irticai faaliyette bulunan bir cemaate sızacaklar ve cemaat içeriden çökertilecekti. Bağlantılar kuruldu ve içeriye başarıyla sızdılar. Gayretli çalışmasıyla kısa zamanda cemaat içinde ilerlemiş, gözde biri olmayı başarmıştı. Sağladığı gerekli bilgi, doküman ve belgeyi ilgili yerlere ulaştırıyordu. Fadime operasyon gününe kadar görevini aksaksız yürüterek büyük işler başarmıştı. 

 

            Bir yanda devletin tüm nimet ve imkânlarını kullananlar, diğer yanda sürekli horlanan, tartaklanan ve itilip kakılanlar… Bahar başarılarından dolayı ödüllendirildi ve birçok imkânlar sunuldu kendine… Artık hür ve özgürdü. Bir süre kendiyle, yaşadığı hatıralarla ve bir vicdan muhasebesiyle baş başa kaldı. Bir yanda devletin nimet ve imkânları içerisinde bal kaymak içinde yaşayanlar, diğer yanda sürünenler… Görevden sonra kendini bir boşluğun içinde bulmuştu.  Bocaladı durdu. Arada bir suçluluk duyuyor, cemaat önde gelenlerinden Şahin Hoca rüyalarına giriyordu.

 

            Şahin Hoca, zindanda bile hiçbir şey olmamış gibi, yaşamında hiçbir değişiklik olmadan devam ediyordu. Hırsızların, yankesici, dolandırıcılar ve katillerin arasında kendine yaşam haliyle saygın bir yer edinmişti. Huzur ve sükûn içinde irşad vazifesine devam ediyordu.  Şahin Hoca ile birlikte içeriye giren yakınlarından Sadık “bu nasıl olur?” diye hayıflanıyordu. Şahin Hoca, her defasında; “Bahar Çiçeksiz Gelmez” diyordu.  Sadık; “Ya hocam sen hala bahardan, hala çiçekten ve hala gelecekten bahsediyorsun” derken kendini yiyip bitiriyordu.

 

            Şahin Hoca, “Gelecek Sadık Efendi, Bahar Çiçekle Gelecek” diyordu.

 

            Bir gün ziyaretçi saatinde “Şahin Hoca, ziyaretçin var” dediklerinde Sadık Efendiyi de yanına alarak ziyaret mahallinde elinde koca bir deste çiçekle Fadime’yi bekler gördüler. Şahin Hoca: “Bak Sadık Efendi, Bahar Çiçeksiz Gelmez, demiyor muydum? Senin Fadime bildiğinin gerçek adı Bahar, o devletimiz tarafından görevlendirilmiş biriydi. Nitekim ben de öyle… Biz her zaman ve her yerde bu canımızı, bu devlet uğruna harcamaya hazırız. Bize dışarıda da, içeride de görev vardır. 

 

            Sadık Efendi temelli şaşırmıştı. Yıllardan beri cemaatin içinde devlet adına görev yapan bu adamı nasıl olmuştu da tanıyamamıştı. İçinden esefleniyor, kendi kendine söyleniyordu.

 

            Bahar Çiçeksiz Gelmez…

            Bahar Çiçeklerle Gelir…

            Bahar Çiçeksiz Gelmez…

            Bahar Çiçeklerle Gelir…

 

            Km–280207


* İsimlerin gerçek olaylarla bir alakası olmayıp bir hayal ürünüdürler.

* Bahar; 28 Şubat postmodern darbe girişiminde fiğuran olarak kullanılmış, 02.12.97 tarihinde Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ismi değiştirilmiş, bir fabrikada işe yerleşitirlmiş, medyadan ve gözlerden uzak, İstanbul dışında sade bir hayatla yaşamına devam etmektedir.

 

( Bahar Çiçeksiz Gelmez başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 27.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.