1
Geçtiğimiz günlerde senelerdir kardeş
kadar yakın olduğumuz komşum ile kedim yüzünden tartıştık ve darıldık. Sokakta
gördüğümde daha anne yavrusu olduğu için, bırakırsam öleceğinden korktuğum ve kıyamayıp
eve getirdiğim, beraber yıkadığımız, büyümesini izlediğimiz, oyunlarına kahkahalarla
güldüğümüz, kızıyla koşmaca oynamalarını seyrettiğimiz kedimin ne oldu da bizim
küsmemize sebep olduğunu anlamaya çalışırken, geçmişe doğru gitti düşüncelerim.
Oysa ben onun her sıkıntısında,
yardımına koşardım. ( Hem de komşuluk ve yardım etme duygusundan yoksun olan, diğer
komşularımızın bana itiraz etmelerine, ne olursa olsun kan revan içinde kapına
da gelse kapını açmayacaksın demelerine rağmen ) Eşi içkili gelip onunla her tartıştığında
ve şiddet uyguladığında, yavru bir kedi gibi bana sığınır, ben de ona kapımı sonuna
kadar açardım. Ondan sonra da eşi kapımıza dayanır bizi sabaha kadar uyutmazdı.
Her seferinde polis çağırmak zorunda kalırdık, ama onu evine göndermez sahip
çıkardık. On iki sene sonra kucağına aldığı kızının doğumunu sezaryen ile
yapacağı gece eşi sarhoş gelmişti, o da korkup bize sığınmıştı, ne olur abla
beni bırakma, gönderme diye yalvarıyordu. Bu yüzden eşi kapımıza dayandı ve
eşime silah çekti, komşular yetişip elinden silahı aldılar. Ben bütün bunlara
rağmen sabah kapıma gelip boynunu bükerek ‘’benim senden başka kimsem yok abla
ne olur hastaneye gidelim,,demesine dayanamayıp onunla hastaneye gittim, çıkıncaya
kadar da refakat ettim.
Artık küçük şirin bir kızımız olmuştu,
40 gün ben yıkamıştım, kızım olmadığı içinde onu kendi kızım gibi seviyordum. O
artık benimde kızımdı, kendi kızımdan ayrı bir sevgisi de yoktu benim gözümde.
Annesi ben iğreniyorum dediği için uzun bir zaman altını ben temizlemiştim ama onu
çok sevdiğim için bundan hiç yüksünmeden zevkle yapmıştım. Şimdi kızımız
ilköğretim 1. Sınıfa gidiyor ben onu, o da beni ve kedimi çok seviyor ve bana
cici anne diyor.
Zaman geçti eşi alkol yüzünden pankreas
kanserinden vefat etti. Ben ise her zaman yanında olmaya çalıştım, kızımıza da babasının
onda açtığı yarayı hissettirmemeye çalıştık ailece…
Böyle, bir ev, bir aile gibi yaşayıp
giderken, bir gün çarşıdayken komşum benden ekmek istedi ve ben asansörden
çıkıp ekmeği ona uzattığımda kedim de onun kapısına doğru yöneldi, o da ayağıyla
itekledi. Ben de ne yapıyorsun, neden benim çocuğumu kovuyorsun dedim şaka
sandığım için. İstemiyorum diye bağırdı ve tersledi beni! İşte o anda ne
olduysa oldu biz tartışmaya başladık sonra da küstük. Bundan sonra komşum bana
karşı tamamen ters bir tavır aldı ve apartmandaki insanlara kedimi kötülemeye,
şikâyet edip onları bana karşı örgütlemeye başladı. Apartman toplantısı
düzenlediler bende gittim söz döndü dolaştı kedi meselesine geldi.
Ve kediyi evden dışarıda görürsek
kafasını kopartırım diyen mi dersiniz, alıp dağa bırakırım diyen mi, kapıdan
içeri girmeye kalkıyor korkuyoruz diyenler mi, yalandan yere merdivene
pisliyor, çöpümüzü parçalıyor diyenler mi daha neler neler… Ben o sırada sadece
9 günlük bir kursa gittiğimden dolayı sabahtan akşama kadar yalnız kalmasın
diye, komşularımın şikâyet edeceklerini düşünmediğim için, her sabah kumunu
yemini suyunu çatıya koyuyor ve akşam gelince alıyordum. Nerden bilebilirdim ki
bu kadar yakın olduğum ve onun için her şeye katlandığım kardeşim olarak
gördüğüm komşumun ve apartmandaki bazı komşu dediğim insanların kedimden bu
kadar şikâyetçi olduklarını. Bana bu kış gününde sokağa at diyebilecek kadar
ruhsuz, hayvan sevgisi taşımayan insanlar olduklarını hiç düşünememiştim.
Oysa ben içinde hayvan sevgisi
taşımayan kişilerin, insan sevgisi de taşıyamayacaklarını okumuştum ve öyle
olduğuna da inanıyordum. Bu olayda bunun doğru bir söz olduğunun kanıtıydı. Ve
facebookta cama asılmış bu yemliği gördüğümde de aynı apartmandaki
komşularımdan birinin bahçeye ekmek kırığı atma, sonra balkona geliyorlar ve
ayaklarından çamur bulaşıyor dediğini hatırladım ve gülümsedim.
Bir yanda sokaktaki hayvanların
yaşaması, onların yaşayacağı bir yuva bulabilmesi için uğraş veren insanlar,
diğer yanda ise kendine yapılanları unutup arkasına atan ve zavallı bir kediyi
sokağa atmak için uğraş içinde olan birisi,
ayaklarından çamur bulaşıyor diye kuşların beslenmemesi ölmesi pahasına
bahçeye ekmek atma diyebilen birisi… vs
Ne denilebilinir ki bu konuda… Allah
ıslah etsin ve kalplerine acıma hissi versin demekten başka. İnşallah bir gün
onlarda hayvanlar gibi sokakta aç kalıp uzanacak bir insan eli beklemezler,
kendileri gibi sevgisiz insanların ellerine muhtaç olmazlar…
Bu dileklerimle hoş kalın, hoşça kalın
diyorum. Saygı ve sevgilerimle…