GERÇEKLEŞEN PROJE

Hani bazen normal yaşamda da olur ‘ne oldu anlamadım’ dersiniz. Bu bir kaza olabilir ya da bir olay nasıl olduğunu, ne zaman olduğunu zaman size hissettirmez. Farkına varmadan düzen değişebilir, her şey iyiye ya da kötüye gidebilir. Ya da bazen öyle bir durum olur ki iyiyle kötü birlikte gelişir dünya düzeninde. Hiçbir şeye anlam veremez sadece her olan olayın arkasından birkaç hafta yorum yapar sonra unutur başka bir olayı düşünmeye başlarsınız. Kafanız karışır, ama günlük yaşam o kadar hızlı ilerler ki bunları düşünmeye fırsatınız olmaz. İşte şu an dünyadaki düzen de maalesef böyle. Yıllardır iktidarda olan dikdatörler yıkılıyor, düzenler değişiyor ve biz ne olduğunu anlamıyoruz. Madem yıllardır şiddet, zulüm vardı o ülkelerde neden daha önce halk isyan etmedi, o kadar insan neyi bekledi ya da kimi bekledi bilmiyoruz. Sadece elimizde verilerle tahminde bulunabiliyoruz.

Yakın dönemde ‘Arap Baharı’ olarak bilinen Ortadoğu ülkelerinde çıkan halk ayaklanmalarında birçok ülkede rejim değişikliği meydana geldi. Ve yine birçok hükümet, dikdatör devrik konuma getirildi. Yakın tarihten çok uzaklaşmadan Irak’tan bahsedelim ve buradan başlayalım ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ planlarının işleyişine. ABD’nin üzerinde birçok projeler geliştirdiği, yabancı istihbarat birimlerinin en çok yoğunlaştığı bölge kuşkusuz Ortadoğu bölgesidir. Coğrafi konumu, yeraltı zenginlikleri, ABD’ye ve Avrupa ‘ya uygun pazar oluşu cezbedici bir özelliğidir bu bölgenin. Irak, etnik köken itibariyle çoğunluk olarak Arap ve Kürt halklarının yaşadığı ve etnik köken, mezhep çatışmalarının sürekli boy gösterdiği bir ülkeydi Saddam Hüseyin zamanında. Lafı çok uzatmadan Saddam ABD’den aldığı destekler doğrultusunda yerini sabitlediğini ve gücüne güç kattığını düşünüyordu. Kendince ülkede huzuru, düzeni sağlamak amacıyla katliamlar yaptı. Ona bunları yaptıran ABD’nin ilk istediği gerçekleşiyordu. Halkı, dünyayı hatta hepimizi kandırarak, gözlerimizin içine baka baka bir kıyım da o yaptı Irak’ta. Hepimiz oturup Bush’un Ortadoğu projesinin kanlı halini seyrettik televizyonlarımızdan. Aradan uzun bir süre geçti ve ABD hala Irak’tan çıkamadı. Çok fazla kayıp verdi ve yıllardır uyuttuğu dünya halkları bu savaş üzerine uyanmaya başladı. Anladı ki bu projenin yönetmeni ile oyuncusu aynı olunca olmuyor. Çok yakın bir zamanda Tunus’ta başlayan halk ayaklanmaları Mısır’da, Yemen’de, Bahreyn’de ve Libya’da devam etti. Amerika hem ekonomik krizin olduğu bu dönemde pazarı hareketlendirdi hem de projenin temellerini sağlamlaştırmış oldu. Bu güne kadar kullandığı liderler artık değişmeli, yerlerine yeni yetiştirdiği adamlarını koyma hazırlığına başlamalıydı. Bu ayaklanmalarla düzenin değişmesi halk için iyi sonuçlarda doğurmadığını iddia edemem ama yazının başında da belirttiğim gibi bazen iyiyle kötü birlikte gelişebiliyor dünyamızda.

En son gündemde yoğunlaşan konuda Suriye konusu. Herkes merak ediyor şimdi acaba Suriye’de ne olacak? Başbakan Erdoğan açıklamasında ‘Gün gelecek sende gideceksin. Çünkü o koltuklar baki değil. Eğer sen lider olarak kendine güveniyorsan sandıkları açarsın, herkes sandıklara yürür, o sandıklar seni iktidara getirirse ülkeyi yönetirsin.’ dedi. Hepimiz biliyoruz ki Esad sandıkları açmayacak, açsa bile iktidara gelemeyecek. Daha doğrusu bunu en iyi Esad biliyor. Çünkü buna ABD müsaade etmez ya da şu meşhur proje demeliyim. Suriye Dış İşleri Bakanı Muallim ise ülkesinde sorun yok mesajı veriyor dünyaya ve Türkiye ve ABD iç savaşı kışkırtıyor diyor. Peki sizce kim haklı ya da bunun ne önemi var? Sonuçta her zamanki gibi olan masum sivil halka oluyor bu bir. İkincisi Amerika’nın sinsi planları gerçekleşiyor. Hangimiz farkındayız bunun? Suriye’ye askeri bir operasyon düşünülüyor, Türkiye ise bu operasyona gizliden destek veriyor kim karşı çıkıyor bu duruma? Libya’ya yapılan askeri operasyonda kaç sivil öldü kaç asker? Ve her şeyden önemlisi yeni dünya düzeninden her zamanki gibi kimler karlı çıkacak? Bize düşen yine bu manzarayı seyredip ardında ne oldu anlamadık demek olacaktır yine.

( Gerçekleşen Proje başlıklı yazı redarmy tarafından 23.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.