Merhaba canım annem,
Sen gideli 5 yıl, 10 ay, 11
gün geçti ve ben hala seni ilk günkünden daha çok özlüyor ve arıyorum.
Yokluğunun acısı bir çığ gibi büyüdü, işte ben o çığın altında ezilip duruyorum
her gün annem. Bir el olsa da beni
kurtarsa diye imdat çığlıkları atıyorum, ama sesimi kimseye duyuramıyorum.
Anladım ki attığım bu çığlıklar benim sessiz çığlıklarım…
Biliyor musun annem, senden
sonra acım ve özlemim çok büyük olsa da, tek başıma ayakta kalmayı başardım.
Tıpkı sen ve babamın beni görmek istediğiniz gibi güçlüyüm ve kimseye muhtaç
olmadan sizin hayalinize ve manevi gücünüze sarılarak yaşıyorum.
Yaşantım buruk geçse de, mutlu
olduğum zamanlar oluyor, ama yine de her zaman kanadımın biri kırık ve hiç
iyileşmiyor…
Her fırsatta seni ve babamı
ziyaret ediyorum, Bayramlarda ve özel günlerde elinizi öpemesem de mezar
taşınızı öpüp, sizmişsiniz gibi onlara sarılıp kokluyorum. Aynen bu Kurban
bayramında da olduğu gibi. Yine sizsiz
bir bayram daha geçirdim. Yine boynum bükük, gözlerim yaşlı, yüreğim yanıktı.
Ama yaşam devam ettiği için, sizin beni görmek istediğiniz gibi dimdik ayakta
durdum. Etrafıma gülücükler saçtım, yüreğim kan ağlasa da yokluğunuza. Her
zaman yaptığım gibi yine ilk sizi ziyaret edip, sizinle bayramlaştım. Mezar taşlarınızı
öperek, topraklarını okşayıp koklayarak, size dualar ettim. Hem toprağınızın
kokusu bana sizin kokunuzu hissettiriyor ve gözyaşlarımla sulayarak, doya doya
içime çekiyorum kokunuzu…
Gittiğin günden beri hep
yalnızım annem, hastalandığımda elimi tutup “ben buradayım yavrum” diyenim yok.
Çoğu gece senin hayalinle haykırarak uyanıyorum. Bazen yanıma gelip eskiden
olduğu gibi elimi tutuyorsun ve her defasında gerçekten yanımda olduğunu, geri
geldiğini artık hiç ayrılmayacağımızı zannediyorum. Ama gözlerimi açtığımda sen
kayboluyorsun. Seni görmek için tekrar kapatıyorum gözlerimi, ama göremiyorum
seni bir daha. Çünkü sen başka gecelere saklayarak gelişini kayıp gidiyorsun
düşlerimden.
Ne zaman darda kalsam, canım
sıkılsa, sanki bana destek olmak istiyormuş gibi sen ve babam hemen rüyama
geliyorsunuz, elimi tutup, saçımı okşuyorsunuz ve ben rahatlıyorum. Her ne
kadar hayatta olmasanız, benim yanımda olmasanız da, manevi gücünüzle benim hep
yanımda olduğunuzu bilmem ve bunu hissetmek bana yaşama gücü veriyor annem.
Canım Annem, bu gün özel bir
gün ailemiz için. Birincisi senin ve babamın gözbebeği olan torununuz Sedat’ın
oğlu Arda’nın 6. Doğum günü. Bir görseniz o kadar şirin bir çocuk ki aynen
babasına benziyor. İkinci si ise yine çok sevdiğiniz ve ağlamasına hiç
dayanamadığınız torununuz Gamze’nin nikâh günü. Evet ya küçük Gamze’miz büyüdü
ve bu gün evleniyor. Aralık ayında da düğünü olacak. Hiç sevmediğim Aralık ayı uzun yıllar her
defasında ağlattı bizi, ama bu yıl yüzümüzü güldürecek ve mutluluğumuza şahit
olacak inşallah. Benim için de ayrıca bir özellik olsun istedim ve sana bu
mektubumu yazıyorum.
Sana diyeceklerim daha bitmedi
annem, seninle konuşmak, içimi sana dökmek beni rahatlatıyor. Sanki yanımda
oturuyorsun, ben de eskiden olduğu gibi hem kar beyazı saçlarını tarıyorum, hem
de seninle dertleşiyorum…
İyi ki benim annem ve babam
siz olmuşsunuz, benim canım, manevi gücüm sizsiniz.
Sizi sonsuza kadar sevecek
olan kızınız
Akkız SAYDAM
11.11.11