Uygarlık kendi sorunlarını da beraberinde getiriyor.Örneğin beslenme.Yani Fransızca deyimiyle diyetetik.Çağımızda insanlar artık ne yiyeceğini bilmiyor.Çarşıda , şarküterinin bir üst katında , kasabın yanında veya manav ile ekmek fırınının arasında oturan aile fertlerini düşünün.Bence herkes büyük bir sıkıntıyla her gün kendi kendine soruyor: ‘’Bugün ne yiyeceğiz?’’

  Medyada okuyorum.Vitamin yemek gerekliymiş.Peki bu ‘’cahil’’ insanlar yüz bin yıldır ne yiyordu?Yani bütün vitaminleri çöpe atıp mı yemek yapıyorlardı?Yani beslenmiyorlar mıydı?Hadi fazla zorda kalırsak , belki ‘’Yiyorlardı , ama beslenmiyorlardı.’’ diyebiliriz.Peki fotoğraflardaki o tombul yanaklı aile reisleri , yüz yaşına merdiven dayamış tanınmış yaşlılar için ne söyleyeceğiz?Şimdi uzmanların cevabı , ‘’Kötü metotlar uygulayarak yaşlanıyorlardı.Yani günümüzün gerçeği vitamindedir.’’ oluyor.Ve sonra bu bilgiçler takımı vitaminin nerede olduğunu belirtiyorlar:’’Vitamini sebzelerde bulacaksınız!’’

    Peki vitamin sebzenin neresinde?

  Onların deyişine göre , sebzenin kabuğu ile eti arasında.Soyarken hani o ulaşılması güç olan , incecik deri gibi bir tabaka vardır ya.İşte vitamin oradaymış.Geri kalan kısımda ancak tavuklara veya atlara verilirmiş.Bir yerde okudum (Bir gazetenin sağlık eki.).Tavukları atları iyi bildiğine göre , bu yazar galiba veteriner.(!)

  Hatta yazıda , çöp tenekesine atılan sebze parçaları güçlü bir makinede sıkılsa , vücudun gereksinimlerine tam cevap vereceği ve örneğin bir salatanın bile yerine geçeceği , çok akıcı ve özellikle besleyici bir yağın elde edilebileceği de belirtiliyordu.

    Yazara inanacak olursak gerçek beslenme çöp tenekesinde…

  Yazıyı okuyup bitirdikten sonra hemen bizim binanın çöp tenekesine gidip baktım.Maalesef tamamen boştu.İnsanlar artık sebzelerden soydukları çöpleri bile yiyorlar ya hani.(!).Çok üzüldüm.Karnımda öyle bir açtı ki sorma.

    Vitaminlerden sonra önemli olanlardan biride kaloriymiş.Tam bir muhasebeci kabusu.

  Bir muz üç bifteğe eşitmiş.Kuzu budunun yarısı yerine pancardan elde edilen bir parça şeker yenmeliymiş.Örneğin , gazetelerin gastronomi yazarları ünlü bir lokantada büyük bir masa başında buluşacak olurlarsa , büyük bir ziyafet yerine ,  içine erimiş karamela katılmış bir bardak balık yağıyla o günkü biyolojik gereksinimlerini tatmin edebilirler.Olay tamamen aritmetik hesap işi anlayacağın.

   Yani nar gibi kızarmış beyinli kuzu kellesi ve paça yerine , üç bardak meyve suyu!

  Bazı uzmanlarda gazetelerde , daha çok yemek yiyerek daha çok zayıflanacağını iddia ediyorlar.Örneğin düğün yemeği gibi bir  ziyafetle , zayıflayacağız.Uzmanlar yemek yemeden şişmanlayanlara da metabolizma bozukluğunu eklediler.

  Gazetelerde okuduğum son bir haberde beslenme konusunda ortaya çıkan yeni bir ekol  , insanın yemek yemesinde daha gizemli olaylar saklı olduğunu bildiriyor.Yazıda ‘’İnsanın her şeyi yiyebilen bir mahluk olduğunu onaylıyoruz.Bu bir hak , hatta bir görevdir.İnsan her şeyi yemelidir.Zaten dişlerinin şeklide bunu ispatlamaktadır.Her şey yenmeli fakat azar azar.Yani çok iştahlı olan insanlar iştahlarını azaltmalı.’’ deniliyor.

  Uzmanlar iştah kesmek için yemeğe oturmadan önce bazı büyük mağazalarda konserve kutuları içinde satılan berbat bir takım şeylerin çiğnenmesini öneriyor.

   Yani iştahsız yemek yemek!

  Veya insanın yaptığı işten zevk almaması , susamadan içmesi , uykusu gelmeden uyuması , sevecen yerine itici bir kadınla evlenmesi gibi.

  İşte modern diyetetik biliminin insanlığa son çağrısı : ‘’İnsan artık aç karnına yemek yememeli!’’

   Yaşlılarımız da günümüzde  aşırı yemek yemeyi şu sözlerle açıklıyor:’’Biz eskiden birlikte yaşamak için evlenirdik.Halbuki şimdiki gençler birlikte şişmanlamak için evleniyorlar.’’

~Z.S.

( Zırvalarım Ara Sıra. -1 başlıklı yazı Z.Sena ÖZTÜRK tarafından 19.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu