Pencerenin camında debelenen sineği izliyordu Selim. Önündeki kalın camı görmeyen, dışarıyı gören ve dışarıya çıkmak isteyen aciz ve zavallı sineği. Bir an kendini o sineğe benzetti. Hayat mücadelesini, hırsını, bir şeylere ya da bir yerlere ulaşma isteğini sineğin dışarı çıkma isteğine benzetti. Ne kadar çok çalışırsa çalışsın ya da ne kadar çok uğraşırsa uğraşsın, o kalın camı geçemeyecek ve isteklerine ulaşamayacaktı.

Umutsuzluk bir anda tüm ruhunu sardı. Bir sigara yaktı ve derin bir nefes çekti. Hayatı geldi gözünün önüne, mücadelelerle geçen acıklı ve tuhaf hayat öyküsü. Penceredeki sineği kül kültablasıyla ezip öldürdükten sonra masasına oturdu ve düşünmeye koyuldu. Anadolu’da küçük bir köyde doğmuştu. Babası çiftçilikle geçinen bir adamdı. Dokuz kardeşten en küçüğüydü. Kardeşlerinden hiçbirisi okumamış, babası Selim’in okumasını istemişti. Selim devlet parasız yatılı sınavını kazanmış ve kopup gitmişti köyünden. Bir daha geriye dönmemişti. İlk başlarda sömestr tatillerinde döndüğü köyünden hep nefret etmişti. Bir yanda lüx ve ışıltılı şehir hayatı, diğer yanda yoksulluk ve sefiilik içindeki köy hayatı.Tamamen silmeliydi köyü hayatından. Buna karar verdi. Önce ismini değiştirdi.Selim`in gerçek ismi Şıho idi. On sekiz yaşına geldiğinde ilk işi mahkemeye başvurarak ismini değiştirmek olmuştu. İlkokul, ortaokul ve lise yıllarında yeterince dalga geçilmişti ismiyle. Doğduğu köyü, annesini, babasını ve kardeşlerini söküp atmak istemişti hayatından. Aslında isyanı yoksulluğa ve sefilliğeydi. Selim en beğendiği padişahın ismiydi. Her şey istediği gibi olmuş olsa da yine de işler yolunda gitmiyordu işte. İsmini ve soy ismini değiştirerek hayatından çıkarmak istediği geçmişini hiç çıkaramadı hayatından. Bu tavrıyla her zaman ortada kalmayı tercih ettiğini geç de olsa anlamıştı. Nerelisin sorusuna verecek bir cevabı yoktu. Utanmıştı aslından ama kurtulamamıştı. Kendisini hayatta yüksek mevkilere getirecek bir öğrenim görmüştü. Prestijli bir şirketin genel müdürüydü. Ekonomik gelir seviyesi oldukça iyiydi. Ama tüm bunlar mutlu ve huzurlu olmasına yetmiyordu. Lüx ve pahalı kokteyllerde şerefe kadeh kaldırırken kendisini köylü bir ailenin çocuğundan çok köklü ve asil bir ailenin çocuğu olarak hissetse de yalanı gerçeğin karşısında duramıyordu.

Keskin bir baş ağrısı hissetti sigarası bittiğinde. Sekreterinden ağrı kesici istedi, sonra karar değiştirerek dışarı çıktı. Dışarı çıkarken sekreterini bir güzel azarladı. Odasını iyi temizletmesini, içeriye sinek girdiğini, bir başka sinek gördüğünde kendisine hiçte iyi davranmayacağını söyledi. Selim dışarı çıkarken ona rastlayan her personel önünü ilikleyip saygıda bulunuyordu. Selim’in gururunu okşuyordu bu. Aksi halde bulunanların ya işine son vermiş ya da sürmüştü. Tahammülsüz bir yapısı vardı. Disiplinsizliğe ve saygısızlığa dayanamıyordu. Karı kuralları tüm şirkete korku salmıştı. Selim bu halden memnundu. Hak ettiğinden daha fazla saygı bekliyordu. Hatalarını göremiyordu.

Şoförüne arabayı kendisine bırakmasını emretti ve direksiyona geçti. Arabayı çok hızlı kullanıyordu. Yine ailesini düşündüğü krizlerden birisine girmişti. Unutmak ve unutmak istiyordu. Ama olmuyordu, başaramıyordu. Arabanın hız ibresi iki yüzü gösterdiğinde yanından geçenleri görecek kadar bile vakti kalmamıştı. Her şey birden bire oldu sonra. Karanlık, hafiflik ve sonra ağırlık. Yanan arabanın içinde buldu kendini uyandığında. Duman içinde boğuluyordu. Ölüme yaklaştığı bu anda aklında yalnızca doğduğu köy ve ailesi vardı. Canı yanıyordu. Pişmandı. Nefes alamıyordu. Ciğerleri acıyordu. Bağıramıyordu. Zamanla silikleşen dünya, sonsuz bir karanlığa götürdü Şiho’yu acı içinde. Selim biraz önce lüx arabayı kullanan kişiydi. Biraz önce sekreterini azarlaryan, personelinden saygı bekleyen, pahalı takım elbise içindeki kişi. Şiho ise yanan otomobilin içinde ölen...
( Şiho`dan Selim`e Selim`den Şiho`ya başlıklı yazı MESUT ÇİFTCİ tarafından 17.06.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.