Oya hanım giderken birkaç kez tekrar etmişti telefon etmesini,``darılırımı``ekleyerek.Görünümü itici olsa da hayli sıcak kanlıydı,Oya hanım.Hiç tanımadığı ,iş icabı tanıştığı bir insanın zor anında yanında olabiliyor,dahası bu insanı konuk etmeyi istyordu ...``Kaldı mı böyle insanlar diye düşündü Cemile.``Yaşadığı ülkeyle kıyasladı beşeri ilişkileri.Vatanı bildiği ülkenin insanlarıyla Almanyada da hayli sıcak dostlukları olmuş birine de...Gözleri buğulanmıştı hatırlayınca uçurumlarında kalakaldığı aşkı.Yine aynı acı peydah olmuştu yüreğinde.Etini kesiyorlardı sanki de haz veriyordu kimi zaman.Çoğu kez gülerek kendine gelir ya da ,gözlerinden yanağına kıvrımları dolaşarak akan, dudağına temas eden tuzlu mainin uyarıcı tadı döndürürdü gerçek aleme.

Aynı ruh hali vardı ,Cemile olmaktan hayli ırak... yitiklerini ararken kaybolmuştu vatanım dediği bu toprakların yakıcı sıcağında.Öyle de bir sıcak vardı ki üzerindeki elbise fazlaydı sanki.Hazırlıklıydı her hale de şimdi değildi.Ani olarak getirildiği hastahanenin tendürdiyot kokuları ,ter kokularına karışmış ağır bir hava vardı odada.Bulunduğu yataktan kalktı,ana caddeye bakan pencerenin birini açtı.Dışarıdaki yaşam durmuştu sanki, akşamın bu ilerleyen saatinde.Işıl ışıldı oysa yol ve hastahane bahçesi.Bir kedi gördü hemen yolun karşısında.Olduğu yerde mıhlanmış gibi duruyordu.Arada bir geçen araçlar dikkatini dağıtsa da önündeki çalılığa gözünü dikmiş bekliyordu.Ne kadar çok severdi kedileri.Anlaşılan o otların arasında av vardı ve onu kaçırmamak için bekliyordu.Az ilerde bir çöp kutusu bu güzelliğin yüreğine saplanmış paslı bıçak gibi duruyor.Onun etrafında gezinen iri bir sokak köpeği.Uzanamamış,dökememiş çöpü ve çaresizce yiyecek arıyor.

Eyvah !dedi .Eyvah !Kaç kedicik kaç sana geliyor ...tehlike sana geliyor.Köpek kuyruğunu sallayarak kedinin olduğu yöne hareketlenmişti de Cemilenin yüreği olacaklara ,olabileceklere daha fazla dayanamamıştı.Son bir kez bağırdı,olduğu yerden...``Kaç kedicik ,kaç !

Kedi duymuş gibi başını kaldırdı,sanki Cemileye bakıyordu.Söylediğini duymuş da anlamış gibi,otların arasında kaybolmuştu...Şimdi kedinin kokusunu alan köpek peşinden koşuyordu...Cemile o kadar dalmıştı ki bu aleme odaya giren doktordan habersizdi.Hala göremese de kedinin akibetini düşünüyordu.Doktor onun içinde bulunduğu hassasiyeti anlamış gibi,ya da anlamaya çalışır gibi diğer pencereden dışarıya baktı.Görünürde bir şey yoktu ,geçen bir iki araba ve o güzelliği kirleten çöp kutuasundan başka.Ancak duymuştu Cemile`nin bağrışlarını da Cemile kendine gelinceye kadar varlığını hissettirmedi.Taaa ki Cemile yüzündeki yorgunluk hisleriyle odasına dönünceye kadar.Pencerenin önünden ayrılmış yatağına yönelirken doktoru görmüş...
-Afedersiniz doktor bey geldiğinizi farketmedim.
-Önemli değil Cemile hanım,hem çok olmadı geleli.
-Bu akşam buralıyım herhalde çıkmam için bir haber verilmediğine göre,demişti.Biraz da sitemli bir ses tonuyla Cemile.
-Kusura bakmayın,tahliller geç çıktığı için taburcu edemedik.İnşallah sabah erkenden taburcu ederiz.Ha bu arada Cemile hanım,aileniz,kiminiz kimseniz var mı görüşeceğimiz.
-Yok,hiç kimsem yok.Ne söyleyecekseniz bana söyleyin.Ben,hem anem oldum kendimin hem de babam.Korkulacak bir şey varsa da metanetle karşılarım,emin olabilirsiniz.
-Yok yok,korkulacak bir şey yok merak etmeyin.Sadece formaliteler gereği görüşmemiz gerekiyordu.Madem kimseniz yok o zaman sizi yolcu etmeden uzun uzun konuşalım sizinle.
...
Susmuştu ,belki de duyacaklarının ruhunda açabileceği onulmazlığı kabullenme düşüncesiyle Cemile.Acaba ne söyleyecekti doktor.Yoksa ağır bir hastalığı mı vardı,söylemeye çekindiği ?Yoksa yaşamın baharında sonuna mı gelmişti ?Her olumsuzluğu göğüsleyebilen bir ruh yapısı ,mücadeleci kimliği vardı da Cemile`nin duyacakları korkutuyordu şimdi.

O kısacık anda düşündükleri ve çıkmazları yine ruhunda fırtına olmuş yatağına bir külçe gibi yığılmıştı adeta.Doktor da yanıbaşına bir sandalye çekmiş,gülümsüyordu sanki hiçbir şey olmamış gibi.Buna kızdı önce,sonra hak verdi doktora gelgitler arasında da,içinde tutamazdı düşündüklerini,yine öyle yaptı,doktorun hiç beklemediği bir anda...Söyleyi verdi kurşun gibi sözlerini.
-Doktor bey,kusura bakmazsanız bir şey diyeceğim...
-Tabi,ne kusuru söyleyin rahatlamanız için herşeyi.
-Bu kadar ruhsuz nasıl olabiliyorsunuz ?
-Öyle mi görünüyorum,oysa en dingin ruh hali ve mutlu halimi takınmış olarak yanınızdayım,ya da öyle olduğumu sanıyordum.
-Evet öylesiniz,ben de onu diyorum ya !Ben belki de hayatımın en kötü haliyle yüzleşeceğim birazdan,hem bu müjdeyi(!)verecek insan yani siz...Karşımda gülücükler dağıtabiliyorsunuz...Bu nasıl ruh hali ,bu nasıl...gerisini getirememişti Cemile.

Doktor ,yanlış anlaşıldığını düşünerek ,önce dinlemiş Cemilenin hakarete varan sözlerini ,sonrasında yine o tebessümlü bakışıyla Cemile`yi omuzlarından tutup sarsmıştı,kendine gelinceye kadar.
( Kayıp Yaşamlar / 6 başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 1.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu