Serbest Kürsü / Nesir

Eklenme Tarihi : 6/5/2009
Okunma Sayısı : 2492
Yorum Sayısı : 0
RAMAZAN’I KARŞILARKEN!...

M.NİHAT MALKOÇ


Geceler günleri, günler geceleri kovaladı, neticede yine on bir ayın sultanı mübarek Ramazan geldi. Artık gönüllerimiz bir başka hoştur. Yürek sızılarımız biraz daha azalmıştır. Zaman dilimlerinin en şöhretlisi ve en bereketlisi kapınızın eşiğindedir. Bu mübarek misafire kapınızı kapatabilir misiniz? Onu içeri buyur etmek için daha ne bekliyorsunuz?

Burcu burcu maneviyat kokan güller bahçemize kök saldı. Onları çapalamak ve köklerine yol açmak bizim vazifemiz… Atmosferin, barut kokusu yerine gül kokusuna bürünmesi için bunu yapmak mecburiyetindeyiz. Güllere selam olsun…

Çölleşen yüreklerimiz rahmet ve mağfiret ayı olan ramazanla yeşeriyor. Fidanlar boy atıyor içimizde… Bir zamanlar bereketten nasibini alamayan kuru dallar meyvelerini taşıyamaz oluyor. Güle savaş açanların elleri bağlanıyor bir aylık olsa bile… Kara vicdanlılar hizaya geliyor rahmet iklimlerinin sağanağında… Ateş çukurları gülistana tebdil oluyor.

İçimizdeki ramazanlar büyüdükçe büyüyor her seher vakti… Ezanla başlayan yasaklar silsilesi yine bir başka ezanla bayrama dönüşüyor. Ruhlar sükûna eriyor zamanın kırılma noktasında… Bütün kin ve nefretlere rağmen ramazanlar gelişini hiç ertelemiyor. Küsmüyorlar bunca küfür ve isyanlarımıza rağmen… Ramazanın güler yüzü hiç değişmiyor.

Ramazan bizi diri ve iri tutuyor. Eğik başlarımız onunla dikleniyor, göğüs kafeslerimiz onunla şişiyor. Biz oruç tutarken oruç da bizi günahlara karşı ayakta tutuyor. Yoksa bunca ağır yükün altında nasıl ayakta kalmayı becerebilirdik? Umutsuzluklarımız takatimizi yer bitirirdi. İyi ki varsın ramazan, yoksa diriliğimiz ve iriliğimiz lafta kalırdı.

Ramazan olmasa, bir ay yemeyi içmeyi kesmesek hayvani yanlarımız bizi yiyip bitirirdi. Oysa bir ay boyunca melekleşiyoruz adeta. Zira melekler yemezler içmezler. Yedikçe hayvani ciheti azgınlaşan insanın, yemeğe ara verdikçe insanî tarafları belirginleşiyor, meleklere yaklaşıyor. Ramazanla beraber, yıl boyunca öğün savanların çektiği sıkıntıları daha iyi anlama imkânı buluyoruz. Açlığın ne demek olduğunu daha iyi anlayabiliyoruz. Sosyal adaletin ve gelir dağılımındaki dengenin ehemmiyetini daha iyi kavrıyoruz. Bu ayda açlıkla imtihan ediliyor insanoğlu… Bu zor bir imtihan şüphesiz…

Ramazanla birlikte vücudumuz, özellikle midelerimiz dinleniyor. Karınlarımız acıktıkça ruhlarımız manevi gıdalarla doyuma ulaşıyor. Azgınlaşan nefsimiz iftara yakın saatlerde hizaya geliyor; gerçekte ne kadar aciz olduğunu anlıyor. Ruhlarımızın bozulan dengesi gittikçe düzeliyor. Adeta ruhlara ince ayar yapılıyor. Ruhumuzdaki kir ve paslar Kur’an’ın nuruyla ve zımparasıyla siliniyor. Kararan ruhlarımız vahyin ışığıyla aydınlanıyor.

Ramazan müstesna bir zaman dilimidir. Onun için ramazan ayına ‘on bir ayın sultanı’ denilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de ismi açık olarak geçen tek ay ramazan ayıdır. Kur’an-ı Kerim bu ay içerisinde indirilmiştir. Yüce Rabbimiz; ‘Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti ve hakkı batıldan ayırmayı açıklayan Kur’an, bu ayda indirildi’ (el-Bakara, 2/185) buyurmuştur. Aylar içinde ramazana verilen bu ne büyük bahtiyarlık…

Bilindiği gibi Kur’an-ı Kerim’de, ‘bin aydan daha hayırlı’ olduğu belirtilen Kadir gecesi bu ay içerisindedir. Dinimizin beş temel şartından biri olan oruç ibadeti bu ayda üzerimize farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de; ‘Sizden kim bu aya yetirirse oruç tutsun’ (el-Bakara, 2/185) buyurulur. Ramazan ayı girince şartlarını taşıyan kimselere oruç farz olur.

Çok faziletli ve bereketli bir aydır Ramazan… Bu ayda yapılan sevaplar bire on, günahlar ise miktarınca yazılır. Bu da Rabbimizin şefkat ve rahmetinin bariz tecellilerinden birisidir. Bunun kadrini bilerek gereğini yerine getirmeliyiz. Aksi halde ayların en hayırlısını, büyük bir hazineyi elimizin tersiyle itmiş oluruz. Bu bizim için büyük bir manevi ziyan olur.

Ramazanlarda evlerimizde bambaşka bir heyecan ve telaş yaşanır. Küçüğünden büyüğüne kadar hemen herkes bu tatlı heyecana iştirak eder. Ramazanın iftarı ve sahuru huzurun ve manevi lezzetin doruğa ulaştığı demlerdir. Ya teravihlere ne demeli, küçük büyük camilere doluştuğumuz, bin bir hatıramızın yaşandığı mübarek teravihler!... Ramazanla birlikte uzun süre camilerden uzak kalan ayaklarımız, ilahî huzurun ikliminde rahat ederler. Cumalık gidişler her akşam kılınan teravih namazlarıyla taçlanır; ruh huzura kavuşur.

Ramazanın bereketi hayatın her yanına siner. Cadde ve sokaklar daha bir renkli olur. Açılan kitap fuarları, verilen konferanslar gönül çağlayanımızı daha da coşturur. Akşamleyin alınan o güzelim susamlı pideler neşemizi ve iştahımızı doruğa çıkarır. Hele verilen toplu iftarlar!... Eşimizi dostumuzu buralarda görür, sohbetleri derinleştiririz. Hayatın yoğunluğunda ihmal edilen gidip gelmelere vesile olur Ramazan, dost buluşmaları için bulunmaz bir nimettir. Kısacası ramazan hayata hayat katan müstesna bir zaman dilimidir.

Bu ayda kandiller ve mahyalar içimizi aydınlatır. Anne ve babalar oruç tutan yavrularına şefkat gösterme, ikramda bulunma ve merhamet etme konularında yarışırlar. Eller Allah’a kalkar, mülkün gerçek sahibinden af ve mağfiret dilenir. İşlenen günahlardan dolayı pişmanlık duyulur. Bu kıymetli süreçte gökten rahmet ve bereket sağnak sağnak yağar. Kısacası ramazan, sıradanlaşan hayatı anlamlı kılmanın yoludur. Ne mutlu bizlere. Şükrolsun ki bir kez daha bu güzel duyguları yaşamak nasip oldu bize. Bizi bu günlere eriştiren Allah’a binlerce şükürler olsun. Ramazanınız mübarek, iftar ve sahurunuz bereketli olsun.









( Ramazan'ı Karşılarken başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 6/5/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.