Mehmet Akif deyince aklımıza gelen ilk şey İstiklal Marşımız ve İstiklal mücadelemizdir.

Milli mücadele dönemlerinde yüce Türk Milletinin his ve düşüncelerine tercüman olmuş ve Cumhuriyet kurulduktan sonrada bu azizi millete en büyük varlıklarından birini yani İstiklal Marşı’nı hediye etmiştir.

   Cumhuriyetimizin kuruluşunda en büyük emeği olanlardan biri olan Mehmet Akif gerek İstiklal Marşı ve gerekse diğer eserleriyle yüce Türk Milleti’nin gönlünde taht kurmuş ve gönüllerimizdeki yerini almıştır.

   İstiklale,bayrağa,vatana,birlik ve beraberliğe,özgürlük ve hürriyete,milli duygu ve düşüncelerimize en derin anlamları ve coşkuları katıp kazandıran Mehmet Akif bizim başımızın tacı ve Milli Şairimizdir.

   Millet olarak bizler Mehmet Akif’i ve eserlerini iyi anlamalı verdiği mücadelenin ve hizmetin sebep ve sonuçlarını iyi tahlil etmeliyiz.Akif’ in hayatını ve ahlâkını oluşturan en önemli unsurları incelediğimizde onun hep "kendi kendisi" olduğunu ve asla başkası olmadığını görürüz.. Bu O'nun bütün hayatını yönlendiren bir ilkedir. İmanında, san’a tında,vatan ve millet aşkında,özel yaşantısında, kendi adına ve toplum adına konuşurken hep aynı insandır ve neyse odur.Asla başkası olmamış ve başkalaşmışlar gibi davranmamıştır.

    Bir başkasına benzemek, ödünç alınmış kimliklerle ortaya çıkmak, olduğundan fazla görünmek ve söylediği ile yaptığı arasında bir uyumsuzluk, düşünce, duyarlık ve imanıyla ters düşmek O'nun hiç bir şekilde katlanamayacağı bir düşkünlüktür. Bu ilkeli ve bütünlüklü kişilik Akif'i bir erdem anıtı haline getirir.Akif’i özel yapan tarafları aslında bu milletin özel olan yanlarının bir yansımasıdır.

   Akif hayatında bazı yanlışlar yapmış olabilir ki bu  beşer olmanın da bir özelliğidir belki ama davasında,mücadelesinde ,tutum ve tavırlarında  asla tutarsız ve samimiyetsiz olmamıştır. O'nun için verilmiş bir sözün, kurulmuş bir dostluğun, bağlanılmış bir imanın, sahip olduğu vatanın bedeli hayattır. Akif, hayatı pahasına sever, hayatı pahasına bağlanır, hayatı pahasına inanır ve verdiği sözü hayatı pahasına verir. Bu yüzden dostluğu kelimenin her anlamıyla sonuna kadar güvenli ama o ölçüde de zorludur.
  Bu yalçın bir kaya gibi sert, sağlam ve muhteşem karakteri engin bir hoşgörü ile taçlanır. Akif ahlâkî ilkelerinde kendi nefsine karşı son derece katı ama, başkalarına karşı ise o ölçüde hoşgörülüdür. Akif, cehalet, taklitçilik, kibir ve şarlatanlık gibi ahlaki zayıflıklar dışında her kusuru özellikle kendisine karşı işlenen kusurları büyük bir hoşgörü ile karşılar ve büyük bir özveri ile de bağışlar.

   Akif, içinde yaşadığı toplumun, unutulmuş, kendi kaderine terkedilmiş kimsesiz ve sahipsiz insanların, dünya egemenlerinin yok etmeye çalıştığı bir milletin tanığıdır ama aynı zamanda vicdanıdır da. Bu vicdan bazen tarihin içinde süzülüp gelen bilge bir ses, bazen şahit olduğu haksızlıklar karşısında alfabenin bütün sesleri, sözlüğün bütün imkanları ile haykıran bir çığlık, bazen ümitsizlik duvarını delmeye çalışan ve kendinde bütün bir milletin sesinin toplamını yansıtan davudi bir seda, kendisi söz konusu olduğunda acılı, yalnız ve yaralı bir yüreğin iniltisi olarak yükselir. Bu ses bazen zalimin suratında tokat, bazen sahipsiz insanların yüreklerini ısıtan bir şefkat, bazen ölçüyü aşanlar için bir ikaz ve bazen milletimizi yok etmeye çalışan güçlere karşı bir ültimatomdur.
Akif ' le ilgili temel yanılgıların sebeplerinden biri de O'nu sadece yazılarından, şiirlerinden tanımaya çalışmaktır. Akif yazdıklarından çok daha derin, çok daha geniş ufuklu, çok daha sanatkar ve çok daha şaşırtıcı bir insandır. Böyle iken O herkes gibi görünmeye çalışır. Mithat Cemal, O'nun bu taraflarını tanıdıkça büyük bir şaşkınlık içinde şunları söyler: '"Yüz kahramana yetecek ahlak ve seciyesiyle sıradan bir insan gibi yaşıyor!"

   Mehmed Akif, doğrusunu söylemek gerekirse İstiklâl Marşı' mızı yazabilecek tek değilse bile en ideal insandı. Bunu sadece döneminin en iyi şairlerinden biri olduğu için söylemiyorum. Elbette Akif' in şiir gücü ve tarzı dönemin beklentilerini karşılamak için de son derece uygundur. Şiiri toplum için ve bir dava adına yazan, ama şiiri şiir yapan özelliklerden feragat etmeyen, Türkçe'nin bütün nüanslarını ve imkanlarını ustalıkla kullanan, çağının tanığı ve vicdanı olan bir şairden daha iyi kim yazabilirdi böyle bir marşı?

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.


Akif' in şiir anlayışı ve şiir gücü kadar ancak bir sosyologda bulunabilecek bütünü ve ayrıntıları yakalayabilen gözlem gücü İstiklâl Marşını bu denli etkili bir milli mutabakat metni haline getiren en önemli belgedir. İstiklâl Marşı' nın şairi olarak Mehmed Akif 'in bir başka önemli özelliği de sarsılmaz bir iman ve dava adamı olduğu kadar tam bir erdem kahramanı olmasıdır. Türk Şiiri'nde bu kadar kendi kendisi olabilen, yüksek ahlak sahibi, mütevazi ve ilkeli, entelektüel kapasitesi son derece yüksek, yaşadığı dünyanın farkında bir başka şair zor bulunur.

   Akif aynı zamanda bir Milli Mücadele kahramanıdır. Akif, Milli Mücadeleye katılmak için uzun ve tehlikeli bir yolculuktan sonra Ankara'ya gelir. Yüreğindeki iman ve umudu cami kürsülerinden, eşraf ziyaretlerine kadar, sohbet, vaaz, davet, düzyazı ve şiirle haykırır. Dünyada İstiklâl Marşı yazan şairler içinde; - hem milletinin varolma mücadelesine katılmış bir kahraman, hem milletinin dilini bu kadar iyi
kullanan bir yazar:

 

-Hem büyük bir entelektüel, çağının tanığı ve vicdanı olan bir aydın,

- Hem toplumunun değerlerini ve kişisel ahlakını sağlam bir ilkelilikle
kendi şahsında bütünlemiş bir ahlak adamı,

- Hem İstiklâl Marşını arzu ve talep eden Meclisin üyesi bir milletvekili,

-Hem kuranı kerimi tercüme edip tefsir yazabilecek derecede büyük bir din alimi,

- Hem de İstiklâl Marşı'nı yazmadan önce de ülkesinin büyük bir şairi olarak
tanınan ve bütün bu özellikleri kendi şahsında toplamış başka biri yoktur.
 
   ALLAH KENDİSİNE RAHMET EYLESİN VE BU AZİZİ MİLLETE DAHA NİCE NİCE AKİFLER YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN...AMA...ONUN DEYİMİYLE KIYAMETE KADAR BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZMAYI NASİP ETMESİN
( Mehmet Akif Ve İstiklal Marşımız başlıklı yazı S.ULUPINARLI tarafından 25.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu