Ben bu yabancı dili ne yapacağım. Orta birinci sınıftan beri ne hikmetse yabancı dilden çakıyorum. İnanın liseyi bitirene kadar her yıl yabancı dilden ikmale kaldım. Yıl sonunda ki imtihanlarda veya bütünleme imtihanlarında zar zor dersi verir sınıfı geçerdim. Ta ki lise sona gelene kadar.
 
Lise sonda başımıza çok kötü olaylar geldi. Önüne gelen bize vurdu. Sağcısı da solcusu da toplam sekiz dersten bıraktılar. 1980 öncesi yaşayanlar çok iyi bilir. O günleri aslında hiç anmak istemiyorum ama o günlerde yaşanan olayların ne kadar yalnış olduğunu şimdi daha iyi anlıyorsun. Aslında ben o zamanları bile yalnış olduğunu savunduğumda her iki tarafta bana cephe alıyordu.
 
Olayların başladığı zamanlarda hiç unutmuyorum. Bursa Karacabey ve çevresinde bulunan bizim sülale olsun veya olmasın bütün karadenizli hemşerilerimiz Karacabey'de toplantı gibi ev oturması yaptılar. Burada alınan sözlü kararlarda hiç kimse siyasi olaylara girmeyecek. Biz zaten kendi memleketlerimizi niçin terk ettik. Buralarda ekmeğimizi çıkarma uğruna gurbet kahrı çekiyoruz. Hem mahpus damlarının kimseye faydası olmadığını birebir yaşayan bir aileyiz.
 
Bizimkisi öyle bir şansızlık ki kimseye derdini anlatamıyorsun. Olacak iş değil. Ortaokuldan beri arkadaş olanlar daha sonra kavga etmeye başladılar. Soruyorum bu kavganın amacı nedir ? Her iki taraf yarım yamalak bir şeyler anlatıyor. Bakıyorum her ikisi de beni tatmin etmiyor. Neden tatmin etmiyor. Milliyetçi geçinenler milliyetçiliği tarif edemiyor. Solcuyum, devrimciyim diyenler koministliği tarif edemiyor. Hadi Milliyetçiler kendi tarihi ile ilgili bazı kavramları iyi ezberlemiş diyelim. Koministlere ne demeli. Stalin diye birisi çıkıyor ortaya, Alman sosyolog Karl Maks'ın iddia ettiği sınıflar arası çatışmanın mutlaka olacağını, hayatın gerçeğini yansıttığını ve bunun üzerine bir yönetim şeklini ortaya çıkartması bizi neden ilgilendirir.
 
Bir kısım gurup daha vardı. Onlarda Milli Selametçiler. Yani din üzerine inşa edilmiş yönetim şeklini kabul edenler. Bunlar pek ortalıkta gözükmediler. Sağcılarla solcular kavga ederken, bunlar bir kenardan seyrettiler. Herkesin kendine göre haklı bir tarafı var. Ben ta o zamanları bile her üçünün yapmış olduğu davranışları kabul edemedim.
 
Çünkü her zaman iddia ediyorum. Hepimiz insanız. Hiç bir insan aynı düşünemez. Herkes de ayrı düşünebilir. Kimse kimsenin ne düşündüğüne de karışamaz. Hiç kimse de din üzerinden siyaset yapamaz. Kimsenin duygularıyla oynayıp bu milletin akıllarını sömüremez.
 
Siyasi partiler olsun. Gruplar oluşsun. Bizim kitabımızda benim fikrim daha iyidir diyerek zorlama yapıldığını yazmıyor. Sırf fikir uğruna insan öldürün demiyor.
 
Aradan yıllar geçti bizim bu iddiamızın doğru olduğu apaçık ortaya çıktı. Her üç noktanın da hem fikir olduğu duruma geldik. Demek ki bize başkalarının empoze etmek istediği fikirler çürükmüş. Artık particilikte kalmadı. Bir bakıyorsun adam bir önceki seçimde A partisinden, bir bakıyorsun bu sefer B partisinden. Bazıları da 6 defa parti değiştiren var. Bu ne anlama geliyor. Parası olan ve menfaatini düşünenler kurnaz davranarak siyasetten nemalanma politikaları. Şimdi ki durumda aynen böyle.
 
Şimdi gelelim benim şu yabancı dil dersinden neden boşu boşuna çile çektiğime. Ben bu yaştan sonra profesör olacak halim yok. Alt tarafı iki yıllık yüksek öğrenim göreceğim. Amaç ise emekli olduğumda biraz daha yüksek emekli maaşı almak. Yabancı dil öğretmenliğine de hevesim yok. Bu dersi niçin mecburi kıldılar anlamış değilim. Her insanın bir zaafı olur, benim de yabancı dil öğreneme durumum var. Bütün dersleri verdik bir tek yabancı dil kaldı.
 
Diyeceksiniz ki bir soru ile kaçan bir yıl. Demek ki bu dersi de başarabilecek kapasite var. Ben öğrenmek istemiyorum. Ya da yüksek öğrenimde neden din dersi mecburi değil ? Alın size bir soru daha. Hangi kriterlere göre bu dersi mecburi kılıyorlar. Zaten iyi bir amacı olan arkadaşlar özel kurslara giderek kendilerini geliştiryor. İhtiyaç olan ne kadar ise onu da sağlıyoruz. Her polis memuru yabancı dili öğrenecek diye nasıl bir mecburiyet olabilir.
 
Beni ilgilendiren hukuki konularda ve toplum davranışlarını izah eden dersler olmalı. Bunlardan başarılı isem gerisi bana göre boş. Görevim icabı matematikten bana ne. Yabancı dil bana ne. İnanın bizim herşeyimiz saçma sapan.
 
Hayatım boyunca kendi kendime kızdığım noktalardan birisi de budur. Bana ne faydası olacak düşüncesi. Aslında çok faydası var. Bu konuyu tartışmak istemiyorum. Benim durumumda olanlara niye mecburi. Hadi genç olsam ileride bir amacım olsun diyelim. Bu nasıl bir ETİK düşünce. Yarım asırı devirdik halen şu siyasilerin almış oldukları bu kararlar yüzünden mezun olamadım.
 
Kafama koydum ne olursa olsun indına bu sefer yabancı dili öğreneceğim. Bu okulu da bitireceğim. Ne yaparsanız yapın şunun şurasında ne kaldı. Ya da beni akılsız mı zannettiniz. Göreceksiniz size söz veriyorum o lanet olası ingilizceyi öğreneceğim.
 
 
08.10.2010          
( 317- Yabancı Dil Öğrenimi başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 8.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.