Hani bir şarkı var, "Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr/Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar." Oysa, vefasız olan kuşlar değil... Biz yorgunuz, kuşlar yorgun. Vefasız, zaten Vefa semtinden göç ettiğinden beri kayıp. Bizim avuntu kaynağımız hüzünlü de olsa hatıralar.... Ne de olsa "mevsim artık sonbahar..." Vefa, malum olduğu üzere İstanbul’da bir semt; bizse Ankara’da mukimiz...


Güneş batarken sükûnun koynunda sular durgun.
Yapraklar hüzün rengine bürünür kuşlar yorgun.
Bir ayaz çığı düşer yangın yeri sinelere.
Maziden esen hatıralar her yürekte vurgun.


Günler geçip gider böyle yaşanır anlatılmaz.
Öyle bir devrandır ki bu an atılıp satılmaz.
El titrer bacak tutmaz göz sulanır burun akar.
Uyku demi çökse bile gözleri uyku tutmaz.


Ne mazi avutur ne atiden bir şey umulur.
Söylenenler duyulmaz da her şeye göz yumulur.
Her hâl yadırganır vaziyete güler çor çocuk.
Rüzgâr önünde yaprak misal ak saçlar savrulur.


Bir hüzün şarkısı bestelenir güftesi hayat.
Gönülde taze arzular lâkin suretler bayat.
Rengarenk geçer günleri cihanda tazelerin.
Ömrün hitamıdır zaman demse son demdir heyhat!
Ankara,06.10.2010 İ.K
( Artık Sonbahar/ömrün Son Demleri başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 7.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.