Hazan mevsimimin gülü sanmıştım,

Uykusuz kalmaya hiç değmezmişsin!

Tebessümle gülen yüze kanmıştım,

Hayale dalmaya hiç değmezmişsin!

 

            Kalan bütün ömrüm ikindi vakti,

            Neden bozdun kendi yaptığın akdi?

            Fazla istemiştin akçeyi, nakdi

            Gönlünü almaya hiç değmezmişsin!

 

Açık söylemedin dalgın, tutkundun,

Sorduğum soruya susup yutkundun,

Ezik geçmişinle yere batkındın,

Koşarak gelmeye hiç değmezmişsin!

 

            Parçalanan kalbim tamirsiz kaldı,

            Şifasız yaralar derin kök saldı,

            Sönmüş duyguları vefasız çaldı,

            Seninle gülmeye hiç değmezmişsin!

 

Umut verdiğin gün beynimden vurdun,

Bugün yarın deyip atlatıp durdun,

Gel git oyaladın yolunda yordun,

Saçlarım yolmaya hiç değmezmişsin!

 

            Yaptığın yanına kalacak sanma!

            Sakın ha bir daha adımı anma!

            Ölümlü dünyada sözünden dönme!

            Vaktimi çalmaya hiç değmezmişsin!

 

Asıllı sanmıştım gözün yaşını,

Kırsaydım ok olup batan kaşını,

Yemeseydim tuzsuz, yavan aşını,

Sofranda olmaya hiç değmezmişsin!
 

“Senin yerine de ölürüm” dedin,

Bedava benden çok yemekler yedin,

Üç beş günde oldum arkanda kedin,

Uğrunda ölmeye hiç değmezmişsin!

 

Tırnağına dünya yakarım, dedim.

Sana yan bakana çakarım, dedim.

Derende, çayında akarım; dedim.

Boynumda ilmeğe hiç değmezmişsin!

 

Kırmızı gülünü erken soldurdun,

Üç günlük ömürle vade doldurdun,

Gözlerim açıkken sıkıp öldürdün,

Kalbimde olmaya hiç değmezmişsin!

 

Hayat çemberini hızlı döndürdün,

Yalan sözlerinle hayal söndürdün,

Kalp sancılarıma yükler bindirdin,

Namazlar kılmaya hiç değmezmişsin!

 

Dönüşü olmayan tek yoldan döndün,

Beni tanımayan çok aptal, böndün,

Saman ateşiydin yanmadan söndün,

Haberler salmaya hiç değmezmişsin!

 

Uzandığım yeşil zeytin dalıydın,

Ruhumu mest eden yünlü halıydın,

Bilmedin Mecnun’u seven Leyla’ydın,

Mazini silmeye hiç değmezmişsin!

 

Prensesim dedim ters elle ittin,

Gündüzlere değil geceye gittin,

Sende anlamadın ne hata ettin,

Sevginle dolmaya hiç değmezmişsin!

 

 

Şimdi döndün mektup terk etmiş pula,

Kendine gel güzel ruhunu sula,

Allah acır senin gibi bir kula,

Dertlerin bölmeye hiç değmezmişsin!

 

Yazıp söylediğim asılsız sandın,

Aklın başa gelir dumansız yandın,

Azer balı varken ayrana bandın,

Çareler bulmaya hiç değmezmişsin!

 

İyi ki iç yüzün ortaya çıktı,

Harcattığın para cebimi yaktı,

Düşmanın eline zilleri taktı,

Fitneyi delmeye hiç değmezmişsin!

 

            Layık değilmişsin verilen aya,

            Gemime binmeden yürüdün yaya,

            “Erkek gibi konuş!” diyordun baya,

            Cesaret bulmaya hiç değmezmişsin!

 

Kalbini kıracak yok sivri sözüm,

Zaten inanmadı ilk başta özüm,

Anlayışlı olsan bulurduk çözüm,

Vefalı olmaya hiç değmezmişsin!

 

            Umut bağladığım reyhan çiçeğim,

            Versinler elime zehir içeyim,

            Sensiz dünyadan çok erken göçeyim,

Yerine ölmeye hiç değmezmişsin!

 

Işık gören böcek gibi koşmuştum,

Dermansız dizlerle birden coşmuştum,

Dursunî’yi insan sandın, şaşmıştım,

Seni dost bilmeye hiç değmezmişsin!

 

Dursun Yeşil –2008

( Hiç Değmezmişsin! başlıklı yazı dursun-yesil tarafından 24.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.