[email protected]

www.erdoganlaedebiyat.com

 

      “Recep Bey” ve “ Memur Kemal” lakapları bir gün Sinop’ta, diğer gün Gaziantep’in kavurucu meydanlarında yankılanıyor…  Bu yazın müthiş sıcaklarında “Top 10”lar arasında başı çekiyorlar… Yakında televizyonlara dizi olursa şaşırmayın!

         İki liderin “Villa” tartışmaları arasında Memur Sendikaları, Hükümetle pazarlık masasına oturdu. Oturdu da ne oldu? Geçen senenin aynısı olmayacak mı? Yine sendikalar ve hükümet adına birkaç güzel söz… Grev tehditleri ve sonunda masalar terk edilecek. Hükümet aba altından haydar ve biber gazını zaten zamanında göstermedi mi? Görüşmelerde uzlaşma olmadan konu “Hakem Heyeti”ne gidecek… Peki, gidecek de ne olacak? Malum, sendika ile hükümetin ortalaması alınacak ve hükümette buna uymayacak!.. Memnun olmayan sendikaların  ‘grev’ kararı mı alacağını zannediyorsunuz. Bakın hükümet kozunu kullanıyor ve ‘şu 12 Eylül Anayasa Değişikliğini bekleyelim’ diyor… Bekleyince, istedikleri haklarla olası anlaşmazlıkta grev hakkını mı verecekler.. Geçin onu siz, geçin!... Olacağı ben söyleyeyim; Verilecek zam miktarı yıllık bazda yüzde 5’i geçmez!.. Onu da daha sizin cebinize girmeden hemen alırlar. Neyle mi? Sigaraya, içkiye ve benzine zam yaparak! Hani her yılbaşı derler ya; “ İğneden ipliğe zam…”la.  Kışın öyle göbeğinizi kaşıyarak rahat rahat ısınacağınızı da düşünmeyin. Yalnız “Evet” oyu karşılığında bedava kömür aldıysanız, bir şey diyemem! Zira doğalgaz faturaları evinizden önce cebinizi yakacak!...

         Sen nelere kadirsin “Memur Zamları” Yahu vermeyin bari de, tüm millet zam furyasından yanmasın!

         “Ne Şam’ın şekeri, ne de arabın yüzü”

        

         “ Çamlıca’da bir villan”

           Yoksa eğer halin yaman”

           Nikel, kübik mobilyalar

           Duvarda yağlı boyalar

           İki tane otomobil,

           Biri açık, biri değil…” diye devam eden “Lüküs Hayat” şarkısını birçoğumuz bilir… (Ben bugüne uyarladım)  Hele birde “Oh ne rahat / Yoktur eşin lüküs hayat…” diye devam eder ki sormayın gitsin!

         “ Gemilerde talim var,

           Villalı yârim var…”

          Bende yıllardır memurluk yaptım… Verilen maaşla üç kişilik ailemi, ev kiramı ve onun giderlerini ancak karşılayabildim. Sonunda 27 yıl 11 ay üzerinden kurumumdan ayrıldım. Aldığım ikramiye ile bir evin ( villa değil!) bir odasını bile almak kısmet olmadı! Haydi, bir odayı aldık diyelim. Peki, yemeği nerede yapacak, tuvalet ihtiyacını nerede gidereceğiz?  Değil mi?

         “ Aşçı, uşak, hizmetçiler

           Dolu mutfak, dolu kiler

           Lüküs hayat, lüküs hayat!

           Bak keyfine, yan gel de yat…”

        

         Bu arada Sosyal Güvenlik Kurumu ile PTT arasında, dokuz milyonu aşkın emekli maaşının evlerde, dağıtıcı vasıtasıyla ödenmesi için anlaşma yapılmış…

         Önce bu güzel hizmet için hayırlısı olsun diyelim. Yalnız aman dikkat! Malum daha önceleri birçok PTT işyerleri soyulurken, içindeki personellerden ölenler de oldu. Şimdilerde soyguncular gözlerini emeklilere maaş götüren dağıtıcılara dikmesinler. Kurum yetkilileri, bu görevi ifa ettirirken, umarım güvenlik önlemini de almayı ihmal etmezler. Zira dağıtıcılar Allah korusun, onca parayı bir kaptırırsa, borç batağında ömür boyu iflah olmazlar. Buradan PTT yöneticilerine duyurulur…

         “Memur Kemal” den sonra memurlara  “Evet” kıyakları;

          Banka promosyonlarının tamamı memurlara verilecekmiş…

          Memur yeni aldığı promosyonlardan sonra,   ‘gel üç sene gel’ diyecek!”

          İki çocuğu olan çalışan kadınlara dört yıl erken emeklilik hakkı…

          Bu da güzel, tabi varsa 11 bin TL’si…

          35 Bin özürlüye kadro…

          Bu habere özürlüler adına çok sevindim…

          

          Bizim ülkemizin kaynağı bol, toprakları bereketli. Elin yabancıları bile göz dikmiş bu zenginliğimize… Nice siyaset adamlarıyla onların yandaşlarını zengin etmedik mi? Sizlere şirin görünerek, ağızlarından çıkan iki lafı siyaset diye yutturarak torunlarının torunlarını bin sene besleyecek servet yapmadılar mı? Hem de o kutsal dinimizi  alet ederek!.. Ve onları bilmediğimiz sözcükler yumağında ağzımız açık dinlemedik mi?  İki anahtara, bir ton kömüre ve kapımızın önüne konan iki poşet kuru erzaka kanmadık mı? Ne kulaklarımız işitti doğruyu, nede gözlerimiz gördü gerçekleri, basiretimiz bağlanırcasına…

         Hala üç maymunu oynamıyor muyuz?

         Sağlıcakla ve uyanık kalın…

 

Ertuğrul Erdoğan

16 Ağustos 2010/Bursa

 

( Tuvalet İhtiyacını Nerede Gidereceğiz? başlıklı yazı ErtğrulErdoğan tarafından 8/17/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.