Bakınız, hapishanelerimizde hiç yazan ve çizenimiz yok! Ülkem de hiç kimse kimsenin hakkına tecavüz etmiyor. Sokaklarımız tertemiz, insanlarımız nezaketli, tanıdık, tanımadık herkes birbirine karşılaştıkları her yerde selam bile veriyor!  Kırmızı ışıklara yani trafik kurallarına öylesine riayet ediyor ki, ölüm ve kaza oranları yok denecek kadar az!

Çalışanlarımız yaşamlarından öylesine memnunlar ki, sendika kurmaya bile taraftar değiller! Bazen ufak tefek haklarını aramak için sokağa çıktıklarında polisler hiçbir şey yapmadan onlarla birlikte halay bile çekiyorlarmış! Polisler, başka ülkelerde kullanılan biber gazı ve TOMA’yı kullanmayı da hiç bilmezlermiş! Patronlar ve devlet çalışanlarına haklarını adaletli veriyormuş! Hal böyle olunca huzur içinde en ağır işlerde bile çalışan işçilerimiz güvenle çalışıyorlar ve iş kazalarında hiç kimse ölmüyormuş! Aldıkları dolgun ücretlerle gül gibi geçiniyorlar, hatta memur ve emeklilerle birlikte hiç borcu olmadan izinlerinde biriktirdikleriyle bırakın yurt içini, yurt dışını bile geziyorlarmış! Birbirinden ilginç müzeleri gezip sanat faaliyetleriyle uğraşıyorlar! Otomobili olanlar benzinin ucuzluğunda öylesine keyifliler ki, bir görseniz! 

Kadınlarımız, onlarda huzur içindeler, “Çoluk çocuğuma ne aş pişireceğim?” derdinde değiller. Hiç şiddet görmeden kocaları ve çocuklarıyla mutlu bir şekilde yaşıyorlar. Kadın Cinayetleri mi? Benim ülkenin kadınları öyle bir kavramı bilmez ki? Erkekleri kibar ve kadına nasıl davranılacağını zaten bilir! Bunun için de öyle kadın haklarını koruyacak dernekleri filan da yoktur!  Siyasi alanda da öylesine çoklar ki, neredeyse erkekleri bile geçecekler.  Geçseler bile erkekler bu durumdan çok memnunmuş! Ülkemizin doğusu ve batısında hiç töre cinayetleri işlenmezmiş. Kadın hakları öylesine yerleşmiş ki küçük kızların evliliği söz konusu bile olmazmış!

Bitti mi? Hayır! Minik minik yavrularımızın hiç gelecek kaygısı olmazmış! Atatürk’ün çizdiği çağdaş ve uygarlık yolunu ilke edinen öğretmenleriyle öylesine mutlu ders görüyorlarmış ki, semeresini de sınavsız üniversitelere girerek alıyorlarmış! Onların okul bitirdiklerinde öyle 'işe giremeyeceğim ve gelecekte ne olacak?’  korkuları da olmazmış!

Basınımızın hepsi,  hür ve vicdanlı! Haberleri gerçeği ile yazıyorlar, yerine göre ne iktidara ne de muhalefete taviz veriyorlar. Zaten iktidardan beklentileri de yokmuş. Onların işi yalnızca gazetecilik ve halka doğru haber vermekmiş! Gazeteciler arasında yalakaları da barındırmıyorlar!  Hepsi dürüst ve gördüğünü yazıyorlarmış!

Okuyan mı? Kuran'da Allah’ın, "Oku" emrini düstur bilen her vatandaş, elinde kitaplarıyla her yerdeler; toplu taşıma araçlarında, parklarda kitap ayırımı yapmadan okuyorlar!  Hem de köylülerimiz bile boş zamanlarında ellerinden kitap, gazete ve dergiyi düşürmüyorlar! Araştırıyorlar. Halkın hemen hemen yüzde yüzü bilinçli olunca bu durum,  oy verirken seçtikleri siyasilerden de belli oluyor(MUŞ)!

Siyasilerimiz mi? Onları hiç sormayın! Hepsi de insanların özgür ve refah yaşamaları için elinden geleni yapıyor! Hiç kimseyi hor görmüyor, her vatandaşın derdine deva oluyorlarmış! Öyle, kibarlar ki, konuşurlarken ağızlarından hiç hakaret çıkmazmış! Vatandaşlarını yalan dolanla kandırmazlar, söyledikleri vaatleri hemen yerine getirirlermiş. Öyle dinle filan da onları kandırmazlarmış. Zaten halk çok kültürlü olduğu için denemek bile istemezlermiş! Onlar, bir de "Zengin olayım, yandaşları mı koruyum” derdinde hiç değillermiş! Hem aldıkları maaşları da çok görüp makul seviyeye bile çekmişler! İktidar-muhalefet kol kola verip birbirlerine öyle güzel davranıyorlarmış ki, ülkenin menfaati için fikirlerini birlikte paylaşıyorlarmış. Halk da bundan çok memnunmuş! Sırt sırta verip çevremizdeki komşularımızla barışı öyle güzel sağlamışlar ki, barış içindeki bu ülke insanları birbirine komşuculuk bile oynuyorlar(MIŞ)!

Adalet mi? Harika! Sanki bir içim su gibi! Örneğin, Adalet Bakanlığımız, yandaş olmayan ATV için içeride uyuşturucudan yatan Şarkıcı Deniz Seki'nin dizi de oynaması için müsaade edip bütün çekim ekibini hapishaneye davet et(MİŞ)! Yine yakın zamanda TIR’lar yüzünden haber yaptığı diye,  tutuklanan ve casuslukla suçlanan Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Yazarları Erdem Gül’ün de keyifleri gıcırmış! Ziyaretçilerini her gün kabul ediyorlar! Kitap okuyup televizyon bile seyrediyor, sporunu bile zevkle yapabiliyormuş! Hatta medya röportaj yapmak isterse Bakanlık onlara da izin veriyormuş! Yani tüm mahkumlara dizi çekimi yapmak serbest hale gelmiş! Adliye Saraylarında iş yükü az olduğundan artık oralar eğitim amaçlı yerler olarak kullanılıyormuş. Sayıları az olan Hâkim ve Savcılar güvende, öyle tayin olacağım, iktidarın tehdidi filan gibi durumlar, söz konusu bile olmuyormuş! Yani kimse onları adaletten alıkoyamıyorlarmış!

Terör ve Savaş mı? İnanın onu haberlerde bile duymamışlar! Herkes nasıl bir şey olduğunu birbirine sorup hatta Google’dan araştırarak öğreniyorlarmış!

Anlayacağınız ülkemde hür,  vicdanlı ve rahatça yaşamak, kaymak kaymak!

Bugün 10 Aralık 2015, İnsan Hakları Günü’nüz kutlu olsun, güzel yurdumun güzel insanları

Not: Yazımdaki çok ünlem işareti için özür diliyorum…

Ertuğrul Erdoğan
10 Aralık 2015 /Bursa
www.erdoganlaedebiyat.com

( İnsanca Yaşıyoruz Değil Mi başlıklı yazı ErtğrulErdoğan tarafından 11.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.