TRABZON’DA YAÞAMAK, TRABZON’DA YAZMAK…

M.NÝHAT MALKOÇ

24 Nisan 2009 Cuma günü Trabzon’da, Trabzon Sanatevi’nde Dünya Yazarlar Birliði PEN Türkiye Merkezi Kadýn Komitesi’nce “Trabzon’la Buluþmak: Kültür Haritasýnda Bir Deðer” konulu bir söyleþi programý gerçekleþtirildi. Programa Ýstanbul’dan Ýnci Aral, Karin Karakaþlý, Müge Ýplikçi gibi yazarlarla birlikte Santraledebiyat Atölyesi mensuplarý da katýldý.

Misafir yazarlar öðleden sonra ilgiyle takip edilen söyleþilerinde kadýn yazar olmak, Trabzon’un edebiyat coðrafyasýndaki yeri konularýný tartýþtýlar; konuþmalarýnda hayatlarýndan örnekler verdiler. Yazar Ýnci Aral, Trabzon’daki kadýn yazarlarý cesaretlendirmek ve þevklendirmek için burada olduklarýný söyleyerek sözlerine þöyle devam etti:

“Yazmak bir baðýmlýlýk… Yazarlýðýn emekliliði de yok. Ölene kadar sürdürülen bir iþ… Toplumumuzda kadýnlarýn sesi uzun süre çok az çýktý. Daha çok, yoðun olarak kadýnýn yazmasý benim kuþaðýmla baþladý. Bence yazarýn kadýný erkeði yoktur. Ýyi yazar kötü yazar vardýr. Merkezden uzak olmanýn iþi biraz aðýrlaþtýrdýðý gerçek ama iletiþim teknolojilerindeki yeniliklerle sesimizi en uzaða duyurabiliriz. Ama edebiyat dünyasýnda birebir iliþkiler de önemli. Yazmaya baþladým, çünkü kendim ve hemcinslerim için daha fazla özgürlük istiyordum. Beni alýkoyan her þeye itiraz etmek istedim. ‘Sizin doðrularýnýz içerisinde var olmak istemiyorum, kendi doðrularýmý size sunmak istiyorum’ dedim. Bunun için ilk öykülerimi yazmaya baþladým. Manisa’da yaþýyor, kimseyi tanýmýyordum. O dönemde bugünkü gibi iletiþim araçlarý da yok. Öykülerimi postayla dergilere gönderdim.”

Ýlk günkü söyleþiye ilgi bir hayli fazlaydý. Söyleþiden sonra Ýnci Aral kitaplarýný okuyucularý için imzaladý. Daha sonra yazma heveslilerinden “yaþamak, sýnýrlar, yolculuk, gitmek, kalmak” sözcükleri etrafýnda birer öykü oluþturmalarý istendi. Bu öykülerden bazýlarýnýn proje sonuçlandýðýnda oluþturulacak kitapta yer alacaðý öðrenildi.

Radyo programcýsý, öykücü ve þair Serkan Türk’ün öncülüðünde Trabzon’da yayýnlanan Ada Dergisi tarafýndan 25 Nisan 2009 Cumartesi günü bir önceki günkü programýn devamý olarak “Trabzon’da Yaþamak, Trabzon’da Yazmak” konulu bir söyleþi daha gerçekleþtirildi. Söyleþi, öðleden önce ve öðleden sonra olmak üzere yazarlar ve þairler iki gruba ayrýlarak yapýldý. Söyleþinin öðleden evvelki oturumuna Trabzonlu öykücü, þair ve yazarlardan Neriman Calap, Nihat Malkoç, Duygu Karahasanoðlu, Zekeriya Saka ve Mehmet Kuvvet katýldý. Ýlk olarak söz alan Zekeriya Saka, Karadeniz coðrafyasýnýn burada yaþayanlarý þair ve yazar etmesinin doðal olduðunu söyledi ve þairliðinin geçirdiði aþamalarý dile getirdi. Ankara’da oturan Neriman Calap yazarlýkta geride býraktýðý yýllarda hafýzasýnda yer etmiþ olaylara ve yazarlýk serüvenine deðindi. Eðitimci, þair ve yazar M.Nihat Malkoç “Taþrada Yazar Olmak” ana baþlýðý altýnda Trabzon’da yazar olmanýn zorluklarýný ve güzelliklerini bir bir sýraladý. Trabzon’da yaþamaktan memnun olduðunu söyleyen Malkoç þunlarý söyledi:

“Bütün iyi edebiyatçýlar büyükþehirlerde, özellikle de Ýstanbul’da yaþar’ anlayýþýný çürüten yazarlar az deðildir. Büyümek için memleketini býrakýp Ýstanbul yoluna düþen þair ve yazarlara hiçbir zaman hoþgörü ve sevgiyle bakmadým. Ben de Ýstanbul’u çok seviyorum ama acý tatlý hatýralarýmý baðrýnda saklayan doðduðum ve doyduðum bu topraklarý; denizlerinin mavisine, Boztepesi’sinin heybetine, Kisarna’daki madensuyuna, çayýna, fýndýðýna kurban olduðum Trabzon’u hiçbir þeye deðiþmem. Trabzon bizim vatan Kâbe’mizdir, ilk göz aðrýmýzdýr. Uzunsokak’ta bir nisan yaðmuru altýnda ýslanmanýn zevkini hiçbir þey veremez.”

“Trabzon’da Yaþamak, Trabzon’da Yazmak” söyleþisinin öðleden sonraki oturumuna Trabzonlu þair ve yazarlardan “Neriman Koç, Nuray Karadeniz, Hasan Kantarcý, Fatma Karahasanoðlu, Ömer Turan, Erdal Eksert ve Zeki Bostan” katýldý. Ýlk sözü alan Neriman Koç Trabzonlu bir yazar olarak kentin kendilerine ilgisizliðinden yakýndý. Nuray Karadeniz ise yazar olmasýnda eþinin olumsuz baskýsýndan þikâyet etti. Diðer þair ve yazarlar da yazarlýk serüvenlerini bir bir anlattýlar. Söyleþiyi düzenleyen Serkan Türk’e çok teþekkür ediyoruz.