Nazan Bekiroğlu,Edebiyat yazılarından tanıdım.Günlük bir gazetede haftada  bir
gün edebiyat yazıları yazıyordu.Çok ilğimi çekti.Yazı dili şiir diliydi.
Diğer yazılarını merak ettim.
.
Yusuf ile Züleyha; adlı ilk kitabı ile tanıştım.Adeta beni okumaya devam et diyordu.Alışagelmisin dişinda bir anlatım.Bir yorum.
Ve denemeleri;Cümle kapısı,o kadar akıcıki,Konya'da MEVLANA'ya varış ve şiirsel yorum.
Zindanın tarihçesi,ilk zindana atılanlar ve onların zindan da yazdığı eserler.Sanki onlarla yedilule,Namık Kemal'le Magosa zindanına gidiyoruz.Ve onların çektiği acıya ortak oluyoruz.Daha kimler yok ki mahpus olmamış?fikir çilesi uğruna zindanla tanışmamış?yurt dşından ve bizden mahkum olan yazarların hüzünlü öyküsü.Namık Kemal,Necip Fazıl.Nazım Hikmet,Sabahattin Ali,Kemal Tahir,ve unutulmayacak öykleri.
Edebiyata her yazar gibi şiirle başlamıştı.Ama Mustafa Kutlu ile tanışması, O nun nesre dönmesinde etkisi olur.Ve ilerde daha büyük okur kitlesiyle buluşacak kulvara girer.
Edebiyata şiirle başlayan ,sonra nesri tercih eden yazarlarımz çok.Bunlardan bazıları;Seviç Çokum,Emine Işınsu,Cemil Meriç,gibi
Şura sı bir gerçekki ünlü olmak medyatik olmak,birilerine mesaj vermekten geçiyor.Böyle sessiz kendi halinde ülkesini dışarda zor durumlarda bırakmayan yazarların şöhreti yakalaması zor oluyor.
Nazan BEKİROĞLU bu toprağın sesi.Kendi ırmağına akan su gibi.
Bu ırmak akacak ve çok verimli olacak.Bunun etkilerini göreceğiz.
O nun denemelerini romanlarını okurken bir yerde mutlaka kendi düşüncenizi,veya aradığınız bir cevabı bulacaksınız.
LA İle tarihin başına ilk insana ulaşaksınız.
Bir gün,okuma serüveninde yolunuz Nazan Bekiroğlu'na düşerse orada uzun süre kalmaz zorunda kalacağınzı hatırlatırım   Nazan Bekiroğlu'nun kendi web sitesinden alıtıladığım biyoğrafisini sizlerle paylaşmak istiyorum:  

 3 Mayıs 1957 tarihinde Trabzon’da doğdu. İlk ve orta tahsilini aynı kentte yaptıktan sonra Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1979). Dört yıl lise öğretmenliği yaptı. KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak girdi. (1985). Orhan Okay yönetiminde sürdürdüğü Halide Edib Adıvar’ın Romanlarının Teknik Açıdan Tahlili konulu doktorasını tamamladı (1987). Aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Şair Nigâr Hanım konulu çalışmasıyla doçent oldu (1995). 1998′den itibaren aynı fakültede açılan Türkçe eğitimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan Nazan BEKİROĞLU 4 mayıs 2001′de profesör olmuştur

Şehirli bir ailenin üç çocuğundan en küçüğü olan Nazan Bekiroğlu; kendi ifadesiyle “ehl-i kalem ve kelam” bir baba ile titiz ve oldukça eğitimli bir annenin,iki de ağabeyin ikliminde epey nazlanarak,korunarak,esirgenerek büyümüştür. Çocukluğunda Türkçesi bozulur diye sokak yasaklanmış ve arkadaşları seçilmiştir,bunun için konuşurken Karadenizliliği hiç hissedilmez. Bekiroğlu, Türk Edebiyatı dergisi röportaj yazarı Belkıs İbrahimhakkıoğlu’na verdiği bilgilerle,kendini ve (birbirini andıran) hikayeleriyle şiirlerini şöyle anlatmıştır.

Doğduğu ay (3 Mayıs), ruh dünyası ve ardından şiir ve hikayelerinde hep yer almıştır. Altı yaşına kadar oturdukları, konak yavrusu denilebilecek büyük evde yaşadıkları, hikayelerinin şuur altı malzemesini hazırlamıştır; “Çini dolap tutamakları, billur kapı kolları, vitraylardan süzülen efsunlu hava, kapı yanında açan filbahri çiçekleri, taş duvarlardan fışkıran yabani incir dalı, kocaman halının göbeğine düşen sarı ikindi güneşi, geceleri yatağa uzanan dalga sesleri ve bu seslerle karışan martı çığlıkları.” Bütün bunların izdüşümleri daha çocukluk yıllarında sanatkar ruhunu yoğuran dünyanın temelini teşkil etmişlerdir.

On dört yaşında babasının vefatıyla beraber ailenin ekonomik ve sosyal rengi değişir. Konaktan apartman dairesine geçiş yazarın içe dönük ruh yapısının teşekkülünde ve duyarlılığının şekillenmesinde etkili olmuştur. Daha sonra yüksek tahsil için aileden uzaklaşması bakışlarını dış dünyaya çevirmesini Anadolu’yu ve insanını tanıtmasını sağladı. Öğrencilik yıllarında halk edebiyatı ve Orta Asya estetiğinin peşinde idi. Bunu bir ölçüde ilk hikâyelerine de yansıttı. (Hava Hanım Öldü) . Gerek sanatkâr, gerekse akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay’dan teşvik ve destek gördü.

Kendi ifadesiyle, kendini asıl buluşu mezuniyet sonrası yıllara rastlar. 1979 yılında apartmandan tekrar eski, müstakil ve bahçeli bir eve taşınırlar. Böylece sanatkârımız, ruhunu harekete geçiren atmosfere yeniden kavuşur. Daha sonra bir İstanbul seyahatinde hayatına Osmanlı ve Topkapı girer ve bu saray giderek, adeta bir tutkuya dönüşür. Ama onu çeken Osmanlı’nın zaferleri ya da yenilikleri değildir. “Saray”ı özellikle insanî yanı ile yakalamaya çalışır.

Bekiroğlu, edebiyata ve özellikle şiire meraklı bir aileden geliyor. Baba ve anne şiiri duyan ve duyuran insanlar. Babası “Hedef” adlı bir mahallî bir gazetenin sahibiydi. Basılmamış roman denemeleri ve pek çok şiirleri bulunan, tarihe ve bilhassa Osmanlı tarihine meraklı bir zattı. Bekiroğlu “güzele ilgi duymayı” babasından öğrenmiştir. Okumayı, kendisine sevdiren babasıdır. “İçinde Bir Sızı Var” hikayesinde kahraman da babasıdır.

Bir zamanlar Tanpınar’ın etkisinde kaldığını şu anda bu etki üzerinden attığını söyler. Hayran olduğu Dostoyevski’den insan ruhunun labirentlerini vermesi bakımından etkilenir. Oscar Wilde’ın insan ruhunun evrensel prensipler doğrultusunda ve çok sade çizgilerle hikayeler yazmasından etkilenir. Nun Masalları döneminde Oscar Wilde gibi hikayeler yazmak ister. Nun Masalları’nın sade görünümünde onun etkisinin olduğunu söyler. Mustafa Kutlu’dan teknik anlamda geleneğe yaslanması yönünden etkilenir. Sezai Karakoç’tan geleneğin dönüştürülerek bugün nasıl kullanılabileceğini öğrendiğini söyler.

Şiir, hikâye, deneme ve incelemeleri Dolunay, Türk Edebiyatı, Milli Kültür, Kayıtlar, Yedi İklim, Dergâh mecbuaları ve Zaman Gazetesi’nde yayınlanan Bekiroğlu’nun eserleri:

•Nun Masalları (Öykü; Dergâh Yayınları, 1997)
•Şair Nigâr Hanım (İnceleme; İletişim Yayınları, 1998)
•Halide Edib Adıvar (İnceleme; Şule Yayınları, 1999)
•Mor Mürekkep (Deneme; İyiadam Yayınları, 1999)
•Yusuf İle Züleyha / Kalbin Üzerine Titreyen Hüzün (Şark Mesnevîsi, Timaş Yayınları, 2000)
•Mavi Lâle (Deneme, İyiadam Yayınları, 2001)
•İsimle Ateş Arasında (Roman, Timaş Yayınları, 2002)
•Cümle Kapısı (Deneme, Timaş Yayınları, 2004)(TYB 2003 Yılı Deneme Ödülü)
•Cam Irmağı Taş Gemi (Hikaye, Timaş Yayınları, 2006) (TYB 2006 Yılı Hikaye Ödülü)
•Lâ: Sonsuzluk Hecesi (Roman-Mesnevi, Timaş Yayınları, 2008)
( Türk Edebiyatının Yükselen Değeri Nazan Bekiroğlu başlıklı yazı M.Filizman tarafından 15.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu