Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 13.05.2024
Okunma Sayısı : 227
Yorum Sayısı : 11
Piçhane

''Takvim yaprakları 14 Mayıs 1919'u gösterdiğinde İzmir'in Bahri Baba Parkındaki Yahudi Maşatlığında toplanan Redd-i İlhak Cemiyeti üyeleri ve İzmir'in Yunanlılar tarafından işgaline karşı olan vatanseverler İzmir'in işgaline kesinlikle karşı çıkma ve ertesi gün yani 15 Mayıs 1919'da büyük bir protesto yürüyüşü yapmaya karar verdiler.''
Evet, bir Tarih Öğretmeni olarak T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersinde İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali konusuna işte yukarıdaki bu cümlelerle başlardım. Diğer öğretmen arkadaşlarım da bu girişle başlardı konuya ama işin doğrusu bir işgale karşı koyacak insanların niçin Yahudi Maşatlığında yani Yahudi Mezarlığında toplandığına pek de takılmazdık. Yahudi Maşatlığı mı Bahri Baba Parkı içindeydi yoksa Bahri Baba Türbesi mi Yahudi Maşatlığı içindeydi işin o kısmını da hiç merak etmezdik ama etmeliymişiz meğer. Çünkü Yahudi Maşatlığı ve Bahri Baba türbesinin de oldukça ilginç hikayeleri varmış.
Efendim, 1492'de İspanyolların zulmünden kurtarılan Yahudiler başta İstanbul, Selanik ve İzmir'e yerleştirdiler ya, İzmir'de özellikle de bugün İzmir'in göbeği sayılacak olan Maşatlık çevresine yerleştirildiler ve 1600'lü yıllarda artık bu çevre sadece yerleşim yeri değil aynı zamanda Yahudi Mezarlığı olarak da ünlendi. Bu alan 240 Dönümlük bir alandı ve bir ucu Değirmen Dağı, diğer ucu denize kadar uzanmaktaydı.
Peki Bahri Baba? O kimdi?
Bahri Baba'nın kim olduğunu aslında hiç kimse bilmiyordu. O, 1800'lü yılların ortalarında deniz kıyısına vurmuş yaşlı, ak sakalları olan bir zenciydi? Herkes bu rahmetlinin kim olduğunu birbirine sorarken giyim kuşamından Mevlevi olduğu anlaşılan bir kişi bu yaşlı müteveffanın yüzündeki gülümser gibi ifadeden çok etkilenir ve cesedin etrafında toplananlara bu kişinin kendileri gibi bir Mevlevi olduğunu, çok mübarek bir zat olduğunu söyler. '' Adı nedir?'' Diye sorduklarında ise rahmetli denizden geldiği için hemen o anda aklına gelen ismi söyler: ''Bahri '' Bahri Baba'ya hemen bir mezar yapılır ve defnedilir, ardından türbesi de yaptırılır Mevleviler tarafından ve o çevre Yahudi Maşatlığı olarak anıldığı gibi Bahri Baba Parkı olarak da bilinir.
İşte bu Parkın içine bazı rivayetlere göre 1830 Yılında bir hastane yapılır. Hastanenin yapılış amacı o yıllarda yaygın olan veba salgınında bir tecrit merkezi olarak kullanmaktır.
Hastane daha doğrusu tecrithane bir süre bu amaç için kullanılır ama daha sonra kaderine terk edilir. Kısa sürede yıkılacak duruma gelen hastaneyi 1845 Yılında Fransızlar alır ve onararak bir bakımevi haline getirirler. Kültür Bakanlığımızın bina ile ilgili bize anlattıklarının başında bu bilgiler yer alır. Ancak Pek çok araştırmacıya göre bu bilgi yanlıştır. ''1890 yılına ait kayıtlarda ve fotoğraflarda bile böyle bir bina yoktur.'' Derler.
Bahsi geçen araştırmacılar bu binanın yapımına 1914 Yılında İzmir Valisi olan Rahmi Bey'in direktifleri ile Müslüman çocuklar için yetimhane olsun diye başlanmış ancak araya I. Dünya Savaşının girmesiyle tamamlanamamış( Ya da açılışı yapılamamış.); İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden sonra Yunanlıların yapımı tamamlayıp bu binayı öksüz ve yetim Rum çocukları için bir bakımevi olarak kullandıklarını söylerler.
Bina bir süre işgalci Yunanlılar tarafından Yunan ve Rum çocukları yetimhanesi olarak kullanıldığı için Türkler o işgal yıllarında bu binaya '' Piçhane '' Demişler.
Bugün hâlâ bazı İzmirliler tarafından '' Piçhane '' olarak bilinen bina Cumhuriyet döneminde önce Hıfzıssıhha Müessesesi olarak kullanılmış, ardından İl Sağlık Müdürlüğü olarak hizmet vermiş, 2 Aralık 1984 Tarihinden itibaren de Etnoğrafya Müzesi olmuştur.
Peki İzmir'de bir Bahri Baba Parkı halen varken bir Bahri Baba türbesi, kabri de var mıdır?
Maalesef yoktur. 1921- 1926 Yılları arasında Yahudi Maşatlığındaki mezarlar ve mezar taşları başka semtlere nakledilip bu çok çok değerli alan iskana açılınca Yahudi mezarlarının tamamı gibi Bahri Babanın türbesi de ortadan kaldırıldı. Araştırmalara göre tahmini yeri 2. Fotoğraftadır.
( Piçhane başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu