Yalnızlığın Esiri
Yalnızlığın Esiri

Kırık dökük sadalar
Yitik bir ömür
Hazin rüzgarlarinin ardından esen
Ilgıt ılgıt hatıralar

Bir başka mekan
Bir başka diyar
Bir başka hayat

Ab-ı hayat denen bu çember
Bizi içine sürükledi
Günler bir bir geçiyor
Geriye baktığımda
Aynada gördüğüm o anılar
Beni hüzne sürüklüyor

Mutlu muyum bilmiyorum ki!
Mutluluk nedir? heyecan nedir?
Unuttum sayende Ey Sevgili


Yazık ki geçmişi unutana!
Sandık sandık sakladım o anılarımızı
Unutulmaya yüz tutmuş hatıralarımızı
İçinde sen olmayan günlere küstüm

Pas tuttu acilarim, neredeyse yıl oldu
Yoksun!
Bir acı yaşamda, bir sahte hayatta
Kalakaldım
Bir güvercin gibi hürdüm
Şimdi bir mahkum gibi esirim

Gözyaşlarım kurudu, ölesiye sevdim seni
Acılar unutulmuyor
Yaşanılanlar silinmiyor
Dermansız yarama bir çare

Sessiz kaldım, çaresiz kaldim
Hangi limana gitsem
Orada sen!
Hangi diyara taşınsam
Yine sen!

Yemin ettim seni ölene dek sevmeye
Sonsuzluğa hapsettim kendimi
Kanadım kırık, uçmak istesem de uçamaz oldum

Gözyaşlarımı silmeye,
Acımı dindirmeye razıysan
Gel ! Gel ki bitsin bu işkence...
( Yalnızlığın Esiri başlıklı yazı Efruze tarafından 24.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.