Geldi geçiyor bile, evlenme devri diye
Canıma tak etmesin, bekârlık gayri diye
Anam bir güzel bulmuş, evlensin Hayri diye
Sözüne bakılırsa bir huri melek gibi
Dedim ana hazırlan, in mi, cin mi görelim?
Gün önceden haber ver, evlerine varalım
Bilenlerden ıcığı, cıcığını soralım
“Olursa vaz geçelim her sözü bıçak gibi”
Ulaştık evlerine, saat geçerken onu
Oturmuş dam başına, elinde telefonu
Sanal alemde yaşar, hayalinin patronu
Boyu bir elli kadar, kafası külek gibi
Çalmamış kapısını, gönlünün muhatabı
Dokuz yılda bitirmiş, dört senelik mektebi
Andırıyor edası bin yüz yıllık şarabı
Etini hoca almış, kupkuru değnek gibi
Sittin sene düşünsem, bulamam başka sebep
Belli ki yemeğini, ilaç gibi yemiş hep
Yanılıp meyledene, yardım eylesin Çalap
Rüzgârlı havalarda, püf de uçacak gibi
Nazar etse, aynanın kesin yüzü asılır
Yüzüne konan sinek, kasım kasım kasılır
Onu yolda görenin kırk gün rızkı kesilir
Mübalağa olmasın, endamı hortlak gibi
Makyajla perdelenmiş, görünüşe aldanma
Çözmeye ömür yetmez, her yanı bir muamma
Yüce Mevlâ imalat hatası yapmaz amma
Burun değil mübarek, devede kulak gibi
Afeti devranımız çok numara çevirir
Sinirlenmeye görsün burnu harman savurur
Kem gözle baktığını kavak gibi devirir
Seda Sayan gözleri yanında çaylak gibi
Mazhar Osmanlık vaka, altmışında tozutmuş
Uslanacağı yerde azıttıkça azıtmış
Her hafta kuaförde usturayla kazıtmış
Saçlarından eser yok, kafası kabak gibi
Organ çirkinliğinde, aslan payını alır
Profilden görenler, hayretten donakalır
Cetvelle ölç boyunu, bir karış rahat gelir
Yelkene nispet eder, kulaklar şapşak gibi
Sözümü esirgedim, hayalini yıkmadım
Boşboğazlık edip de canını da sıkmadım
Dost olmaya çalıştım, ayağına bakmadım
Elinden bir şey yenmez, tırnaklar cırnak gibi
Yüzünün rengi attı, anam selam verince
Bu hale düşer insan, yetmişlik devirince
Şeytan çarpmışa döndüm, ahvalini görünce
Kırıtarak gelişi, oynayan köçek gibi
Maskesi olmayınca, gölgemden uzak tuttum
Kelamını duyunca, küçük dilimi yuttum
Ruhum karşı çıkınca, aşka kefen dokuttum
O bedenden çıkan ses, tepkili uçak gibi
İspatlayalı olmuş elli sene rüştünü
İkizlerin takkesi, sarmayınca üstünü
Elden ırak kalınca, yele sermiş postunu
Elmaya benzetilen, asma salıncak gibi
Anlayana veriyor, gözbebeği sinyali
Beş kez tekrar ettirdi, sorduğumuz suali
Zekâ testi istemez, görünen köy besbelli
Bakışından anladım, sepeti seyrek gibi
Çözememiş hekimler, ondaki sığırlığı
Zerrece olmayınca, gölgenin ağırlığı
Gönül arenasında, yalan dünya varlığı
Delibal’ın gözünde, atılan tırnak gibi
DELİBAL – Celil ÇINKIR