Faiz kolektif alana göre, kolektif alanda sapan köleci sürecin bir anomalisidir. Mülk sahipliği sistemi; faiz, kira, kâr, rant, komisyon, rüşvet vs. almadıkça gelişemez ve ölür.

Yani kulluk sistemi dediğimiz köleci sistem aslında faiz ile şifa bulur (köleci sistem sömürü ile şifa bulur). Köleci denen kulluk sistemi başka türlü kendisini sürdüremez. 

Köleci sistemin özünde toprak sahibi olmanın "ortak tanımazlığı" vardır. Köleci sürecin içinde veya feodal dönem dediğimiz bu sürecin içinde burjuvalar ortaya çıktı.

Mülk sahibi olma ihsası kolektif üretim ilişkisi üzerine oturur. Mülk sahibi ideolojik olarak mülk sahibi olmasının El 'in ezelden ebede doğru olan takdiri diye söyler. 

Diğer yandan da mülkü elinde tutup egemenliğini oluşmak için kolektif gücü ve kolektif emeği sömür. Bu iki temel üzerinde kendisine mal mülk ortakları tanımaz. 

Feodalizm bilgi, ekip, ekipman gibi donmuş kolektif gücü ve canlı kolektif emeği sömürmesine bağlı olarak kendi gelişme çizgisi içinde zamanla para adamlığı dediğimiz burjuvaları ortaya çıkardı. 

Donmuş kolektif güç (kolektif bilgi, kolektif araç gereç ve donanım, üretim nesneleri vs.) sanal bir değer anlayışı üzerine yani paranın değişim aracı yapılması üzerine, yansıtılır.

Artık mülk sahiplerinin sömürü paylaşımı iki kanal üzerinde akacaktı. Kulluk sistemi içinde sömüren feodal sahiplik yanında ikinci sömürü tuzağı da para üzerinde ortaya kondu. Para sömürüsü feodal sömürüye nal toplatıyordu. 

Burjuva dediğimiz para adamları sömürüsü; faizi, rantı, kârı şunu bunu çok hızlı biçimde ve kendisini besleyen bir gelişme olarak kullanıyordu. Burjuvazi bu faizci gelişme seyri içinde feodalleri bile eziyordu.

Feodalizm, kulluk sisteminin kurucu ağ babası olan El anlayışıdır. Bu nedenle feodaller kendisini burjuvaziye karşı korumak istiyordu.

Feodallerin açık açık çalışan emekleri sömürmesine karşı; burjuvalar para üzerinde görülmeyen gizli bir yoksullaştırma sömürüsü uyguluyordu.

Faiz toprak sahipliğinin ilk inşası içinde hem toprak ağası feodalin enstrümanıydı. Hem de burjuvanın ortaya çıkmasıyla faiz, burjuvanın sömürü enstrümanı olmaya dönüştü. 

Feodallerin faizi ödünç verdiği bir kaç ölçü şeyi geri alırken; verdiği şeyi birkaç kat olarak geri almakla ilk "faiz" tipini uyguluyordu. 

Bu tip ödünç verme işi faizin ilk biçimiydi. Feodaller halkı ödünç faiz altında ezerken faiz haram değildi. 

Ne zaman faiz silahı burjuvalar elinde feodalleri ezen bir silaha dönüştü ise işte o zaman feodaller faizin haram olduğunu El mantığı olarak söyleyip, bu sözü ideolojiye dönüştürdü. 

Burjuvalar da borç verdikleri paranın birkaç katını alan tefeci bankerler durumundaydılar. Feodallerin ödünç verme silahı burjuvanın tefecilik faizi ile feodallerin üzerine dönmüştü. 

Aslında feodaller kendi silahı ile kendisini vurmuşlardı. Bu nedenle feodaller faiz kıskacında kurtulamıyorlardı. Bir kurtarıcı gerekiyordu. İşte İsa tapınakta, üzerinde para balyaları olan masayı feodalce mantık nedenle deviriyordu.

"Kır zambaklarına bakın ne eğirirler, ne dokurlar. Baba onları besleyip giydiriyor" demekle İsa, mal biriktiren para adamları bankerlere karşı çıkıyordu. İsa feodal kültür unsuruydu.

Feodal beylerin ezilmesi nedenle feodalitenin El mana anlayışı faize haram diyordu. "El mana anlayışına" karşı, para adamı burjuvaların faizi doğru bulan "Mamon mana anlayışı" vardı.
( Hemcinsler 9 başlıklı yazı bayram-kaya tarafından 16.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.