Kör Kuyulara Atılan Yusuftur Kudüs

*
*
ey  mescid-i aksa 
şefkatle üzerinde titrediğimiz en kutsal
en değerli emanetsin 
dergahının ışığı yedi renge büründü
ışığın ayak sesi sonsuzluğa yürüdü
ey yar 
yüreğimizi yar bak içimizin narına
ay utanır kendinden şu çehreni bir görse
ah bir uyansa ruh
yeni bir yol açsa yepyeni  keşiflere
kendini yeryüzüne atışı gibi
yeniden insanlığa sunsa

ey  kutsal şehir kudüs
hüzünlü bahçende 
dirilmenin gücüyle ağaç gövdeleri fışkırır gökyüzüne doğru
toprak çatırdayarak yarılır gövdelere geçit vermek için
göklere erişen ağaçlar 
sımsıkı kapatılan bir elin rahatlayıp açılması gibi 
dallarını salar her cihete
anında taze dallar yemyeşil yapraklarla dolar 
bütün kuşlar bir ağacın doğduğunu hisseder gibi 
saklandıkları kuytulardan sökün edip 
dallardan yuva seçerler kendilerine

ey  mescid-i aksa 
içimiz mi kor yoksa ruhumuz mu alevden perde
yüreğimizin menzili lav dağıyla yarışsın
ne hicranla yanan şeyler kalsın 
kederimizin her zerresi düşmüş devasız derde
secdemizin saf duruşu  sana yöneldi
usumuzun her sözcüğü bilinmeze karıştı
dün kıblemizdin bu gün yaban göründün

ey  mescid-i aksa 
biz ümidimizi hiç kaybetmedik
hakkında yapılanlara hiç razı olmadık
senin secdelerinde serinlettik alınlarımızı 
senin avlunda koşturduk çocuklarımızı 
hüznümüz anlamayacak olanlar etrafımızı sarsa da 
onlara aldırmadık
yenildiğimizi söyleyenlere hiç inanmadık
seninle vardığımız secdeler zaferimiz oldu
seninle durduğumuz kıyamlarda tutunduk hayata
ruhumuza dokunan elinle erdik huzura

ey mescid-i aksa
ey zayıflığımızı yüzümüze vurmayan
ey kirlenene kalplerimize rağmen bizimle küs olmayan
nice peygamberin tevhit mücadelesine şahit olan kadim şehir
her taşında bir peygamberin hatırası ve göz izi var
kidron vadisindeki meryemin kabrinde
meryeme çok yakınız şimdi

ey mescid-i aksa
ey mucizeler şehri 
ey anayurdu mahşerin  

biz inancımızı hiç kaybetmedik
senin kubbenin altında dindirdik en şedit sancılarımızı
senin mekanında tanıdık vefayı vefasızlığı 
sözüne bağlı kalmayı yanlışlara sapmamayı 
biz yanı başında öğrendik
İnandığımız yoldan dönmemeyi 
buldurduklarını kaybetmemeyi biz yine seninle öğrendik

ey kutsal şehir kudüs
zaman perdesi kalkıyor topraklarında
büyüleyici bir mekanda
zamanın dışında
efsunlu bir anın içindeyiz
tüm zamanları cem ediyorsun
cem makamında
geçmiş ve bugün iç içe geçiyor
sen ki
gerçeğin en uzun masalısın

ey kudüs
ey zafer müjdesini bekleyen
ey utancımızdan yüzüne bakamasak da 
bizden asla yüz çevirmeyen kutsal mekan
 
biz cesaretimizi hiç kaybetmedik
gözlerimizi kilitleyen hainlere karşı 
direnmekten başka muradımız olmadı
dünyanın en rahat uykusundan uyanmaktan başka hayalimiz olmadı
insanlık ailesinin yurdunda
hikayemiz karıştı senin her karış toprağına

ey ibrahim halilullahın en çok sevdiği şehir
ey bağrı yanık kutsal kent
Allah dostu nice  peygamberin geçtiği toprak

kuş uçmaz kervan geçmez o vadide
hacerin sayı kudüsten başlar
gözlerine perde inen yakuptur kudüs 
kör kuyulara atılan yusuftur kudüs
bugün de bir başına değil mi 
filistinin çocukları kudüste

ey mescid-i aksa
ey acılarını unutup bizi avutan
ey içimizdeki gülleri sulamaktan asla geri durmayan 

biz hafızamızı hiç kaybetmedik
sana yapılanları unutursak 
kuruyacağımızı bilerek yaşadık bunca zaman 
senin bir taşına dokunulduğunda 
cümle müslümanların içinin sızlayacağını ümit ederek yaşadık
sen incinirsen
mekanında secdeye varan peygamberlerin 
incineceğini bilerek yaşadık

ey kutsal şehir kudüs
sahi biz de terk etmiyor muyuz yusufları bugün
unutuluşun ve hamasetin kuyularına 
kudüs  davutun zebur okuyan içli sesidir 
hala yankılanıyor sanki o davudi ses 
dağlarının taşlarının 
mukaddes şehrinin sokaklarında

mescid-i aksanın
mescid-i haramın 
mescid-i nebevinin kardeşi 
ey tur-i sinanın özlemi kudüs

zalim ve güçlü calutu alnından vurarak düşüren 
davutun attığı sapan taşısın
elinde sapanlarla çıkan filistinin cesur çocuklarıdır
gözleri bağlı, elleri kelepçeli 
başı dik ve mağrur yürüyen on beş yaşındaki gazeli çocuksun
kurda kuşa karıncaya rüzgara hükmeden 
kral peygamber süleymansın
ötelerden haber getiren hüthüt kuşusun

yaşadık sana acıyı yaşatmamak için 
ey mescid-i aksanın yoldaşı
ey nilin komşusu 
ey necid çöllerinin arkadaşı
 
biz sadakatimizi hiç kaybetmedik 
şehadeti senin için yaşamış kardeşlerimiz hatırına 
zalimlerin zindanında imanını tazeleyenler adına
gözlerinin önünde ailesinin her ferdini kaybedenler aşkına 
biz senden asla vazgeçmedik

ihanetin bin bir türlüsüne uğrasak da 
zincirleri kırmayı senden öğrendik
zemininin altını kazanlar olsa da 
ayakta kalmayı senden öğrendik 
biz vuslata talip
sen hürriyete
biz sana ayarladık zamanı 
sen bizlere
sen kudüs duvarların kesiştiği yersin
aşkların acıların ve gözyaşlarının yaşandığı yersin
yüreğin sızladığı yersin

ey kudüs
ihanetine uğrayan şehit peygamberler
zekeriya ve oğlu yahyadır
o peygamberlerin kanı
filistin babalarının ve oğullarının kanına karışıyor şimdi
tekerrür eden bir şehadet ve şehitler diyarı oluyor filistin 
kubbetüs-sahranın ahı göğü çınlatıyor
kan ve gözyaşı dolu mahzenleri

ey kudüs 
hiç bitmeyen duamız
dinmeyen hüznümüz
en mahcup yanımız
kaderin üstündeki kaderimiz
konuşan ve yaşayan tarihimiz
bereketin merkezi 
kerim kitabımızdaki nice surelerin ve ayetlerin tecelligahı 
nice kıssaların zuhur yeri

ey mescid-i aksa
ey yiğitlerin mekanı
ey nebilerin makamı
ey gözlerimizdeki ümidin kıvılcımı
 
biz aydınlığımızı hiç kaybetmedik
kaldığımız dünya zindanlarından 
senin mabedinin güneşine uyandık 
ilk kıblemiz olmanın şerefini yaşadık
senin yanında 
miraca çıkmış bir peygamberin ümmeti olmakla taçlandık 
sana ihanet edenleri gördükçe kendimizden utandık
hayallerimizi sana siper etmeye hazırız

ey kudüs
sen meryemin içinde ibadete çekildiği
kendisine cennet meyvelerinin indirildiği mihrapsın
annesinin kucağında dile gelen İsasın
üzerine yemin edilen zeytin ve incir ağacı 
isanın göklere ulaşan son yolculuğunun ilk durağı zeytin dağısın  
bir gece mekkedeki mescid-i haramdan 
mescid-i aksaya getirilen muhammed mustafasın

ey kudüs
sonsuzluk yolculuğunda 
kainatın efendisinin geride bıraktığı ayak izlerisin
çevresiyle beraber mübarek kılınmış 
o yüce nebinin miraca yükselirken üzerine bastığı muallak kayasısın
yeryüzünün göğe açılan kapısı
bir ucu göklerde 
yükseliş ve yücelişin dünyada son durağısın

ey mescid-i aksa
ey kendisiyle sınandığımız mabet
ey birliğimiz için duaya duran
ey aynı safta olalım diye Rabbine yakarmakta olan
ey acıları dinesi zincirleri kırılası mekan

bütün peygamberler aşkına 
sende yeniden secdelere varmak istiyoruz
kardeşlerimizle kıyama durmak
yeryüzünün en güzel mabetlerinden olan sende 
affa layık olanlar arasına katılmak
yıkıntılar arasında secdelerde 
huzuru bulanların huzurunda nasiplenmek istiyoruz

ey kudüs 
sende al-i  İbrahimle kucaklaşır
al-i İmran ile kaynaşırız
sende meryem mihraptan gülümser bize
isa ile son akşam yemeğinde buluşuruz
zekeriyanın duasına el açar
yahyanın kulluğuna hayran oluruz
nebi musa ile çölde karşılaşır
hızırdan yolculuğunun serencamını dinleriz 

ey mescid-i aksa 
senle davutun zikrine iştirak eder
süleymanla mabedin ihtişamını seyre dalarız 
yakup ile yusufa gözyaşı döker
kavuştukları gün vuslatın sevincini yaşarız
rasulümüzün imametinde enbiya efendilerimizle saf tutar 
onu taşıyan buraka imrenerek bakarız
sen bize sıla olur 
ve biz ezelden kudüslü olduğumuzu anlarız

ey mescid-i aksa 
yakındır gelişimiz
dirilişimize tanıklık edeceğin gün 
suskunluğumuzun çığlığa dönüşeceği gün 
acizliğimizin son bulacağı gün 
ölümün ayrılık değil vuslat olacağı gün bugündür
sonsuz rahmet sahibinin merhametini nasipleneceğimiz gün 
secdelerdeki miracımız bugündür


redfer

( Kör Kuyulara Atılan Yusuftur Kudüs başlıklı yazı redfer tarafından 10.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.