Düş mahkûmu adeta şiirsel bir
teyakkuz ve gevşeyen vidaları yürek katremin.
Kaknem gölgeler kaskatı bedenlerine
İliştirirken hüzzam makamı yalnızlığı
Gerdan kıvırıyor rakkaseleri
karanlığın
İhtimamla sevdiğim kadar var içimin
kıvrımlarını
Bazen düşe kalka büyümediğimden midir
ne?
Bazense ayyuka çıkan bir fısıltı
Ve işte büyüdüğü kadar acımı
Beşikte uyuttuğum imgelerden de aldım
mı
Hırsımı…
Başımı alıp gidemediğim kadar var:
Karlar ülkesinde kardan düşlerim
Kardığım toprağı eşelemekle iştigal
Reşit bir hüzün belledim ben
Dünyada yaşadığım kabir azabını
Vermem kimselere
Kimsesizliğimin kırık çitlerinde
saklı
Gözbebeklerimde oynaşan gölgeler
misali
Dağınık varlığım ve yaralı bedenim
Yamalı bir düşe eşlik eden
Dünde kalan beşiğimde saklı çocuksu
hayallerim…
Hali hazırda kaykıldığım o lahza ki
Latif bir rüzgâra meyleder içimin
sesi
Dalkavuk imgeler sağaltırken
Baş aşağı düşmemin ertesi
Başa dönerim
Baş veren filize meylettiğim kadar
Karambole gidendir ömür
Kaynarca Antlaşmasında saklı güzergâh
Yenik bir devlettir yüreğim
Hüzünler Cumhuriyeti
İçime ters esen rüzgâr
Algı eşliğinde işlediğim cinayeti
Su yüzeyine çıkaran delillerdir
şiirler.
Bazen revnak
Bazen yeknesak
Muhabbet ehli hazan
Mahşeri yaşatan bunca izdiham
Kör kütük sarhoş imgelerim
Kayıp da gidemediğim
Kaçak gülüşlerinden alaycı insanların
Alayına sayıp sövdüğüm kadar
Aşikâr…
Bir şehla yürektir ki benimki
Meylettiğim yası ihbar eden
Bin bir eziyet yüklü bir coğrafya
Adeta
Ağdalı düşlerin azığı
Ağza alınmayacak öylesine derin bir
acı ki
İkilettiği kadar da var hani evrenin
İklimden arda kalan son birkaç gün
Eylül’ün hali hazırda veda edemediği
Yasın tayini
Yasa addedilen yaşın ikbali
Reşit ve endamlı bir hüznün de meali
Şiirden öte şairin bedeli
Eder mi sahi
Üç beş akçe
Kara bahtında kara deliğin zaferi
Kör noktası ömrün
Ölümü def edemediği kadar
Şairin rütbesidir hüzün ve keder…
Esefle yükler
Araf’ta saklı o sırlar
Belki de bir ömre mahal verir
Evrelerin son demi
Ertelediği kadar mutluluk denen
hikâyeyi…