Yaylada geziyordum av tüfeği elimde,
Deste deste mermiler, sıralıydı belimde…

Saatlerdir yalnızdım, sükuttan paslı dilim;
Gasavansız kalınca, sıkıldı yaslı dilim…

Kaygısız dolaşırken Karagüney dağında,
Esmer bir genç belirdi, yirmi, otuz çağında!

İşaretle çağırdım, yaklaştı yamacıma;
Muhabbet etmek için, ulaştım amacıma…

Etrafa uzun uzun bakıyordu arada;
“Galiba yabancısın, ne ararsın burada?”

“Abi” dedi usulca, “söylemesi ayıp da;”
“Altı gündür ararım, kara devem kayıp da!”

Kara Dağda rastlamış devesinin izine,
Gezmekten kara kara sular inmiş dizine;

Nerelisin, kimdensin, hangi yoldan gelirsin?
“Karahmetli köyünden, sülalemi bilirsin”

“Kara Hacı’nın oğlu, Kara’li derler bana;
Kara olduğum için bazen gülerler bana!”

Kara’li konuştukça sinirlerim gerildi;
Samimiyet tükendi, dostluk yere serildi!

On iki kelam ettin, dokuz “kara” saydın be;
Bela mısın birader; bari zift olsaydın be!

Halil GÜLŞEN



gasavan: palavrası bol olan muhabbet.
( Bari Zift Olsaydın Be başlıklı yazı halil-gulsen tarafından 26.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.