CÜZDAN

Bisikletimle yolda giderken yerde bir cüzdan buldum. İçinde bir miktar para, banka kredi kartı, ehliyet ve kimlik kartı vardı. Telefon numarası filan aradım, yoktu. Kişinin nüfusa kayıtlı olduğu yer yolumun üstündeki mahalle olunca belki şahsı muhtar tanır diyerek muhtarlığa gittim. Kendimi tanıtarak muhtara cüzdanı bulduğum yeri belirttim. "Bizim mahallede oturan birisi değil. Otursa tanırdım." dedi. Ben de bu durumda cüzdanı mahallemizdeki karakola vereceğimi söyledim. Tam gitmek üzereyken muhtar da, elinde başka bir bulunmuş cüzdan daha olduğunu söyleyerek "İstersen cüzdanı bana ver, ben bulunan diğer cüzdanla birlikte az sonra arabamla gider karakola teslim ederim." dedi. Ben de  "Tamam." diyerek bulduğum cüzdanı içindekileri göstererek elden teslim ettim. Tutanak tutmak hiç de aklıma gelmedi. Muhtardan da bir talep olmadı. Koskoca muhtar sonuçta, vatandaşın hakkını korur. Hiç yanlış yapar mı muhtar? Yapmaz. Muhtara güvenmeyip kime güveneceğiz? Bir an önce kişi bulunur hiç olmazsa mağdur olmaz. Şimdi işi yoksa tüm kartları iptal ettirecek. 

Ertesi gün içime yine de bir kurt düştü. Cüzdan muhtar tarafından karakola, sonra da karakol tarafından ilgili kişiye teslim edildi mi edilmedi mi? Bulduğum cüzdanın sahibinin adını soyadını ezberlemiştim. Akşam üzeri saat yedi gibi bisikletimle karakola gittim. Karakolun bahçeye bakan dış kapısından içeri girdiğimde baktım kapının önünde mavi gömlekli birisi var, o da bana bakıp duruyor. Aramızdaki mesafe yirmi beş, otuz metre var. Nöbet tutan polistir, bana baktığına göre  şüphelendi, tedbir amaçlı bakıyor diye düşünüp elimle bisikleti işaret ederek, sesimi biraz yükselterek bisikleti duvar tarafına park edeceğimi söyledim. O da başını sallayarak onay verdi. Karakolun merdivenlerinden çıktığım sırada polise teşekkür edeyim diye düşünürken, bir de baktım o adam polis değilmiş. Omuzuna asılı silah sandığım şey de omuz askılığı olan siyah renkli çantasıymış. Adamdan kibar bir dille özür diledim, "Kusura bakmayın, sizi nöbet tutan polis memuru sandım." dedim, adam yine başını salladı, hiç de konuşmadı benimle. 

Kapıdan girince koridorda ikisi kadın üçü erkek beş kişi oturuyordu. Zaten burası bizim mahallenin karakolu olduğu için hiç yabancılık çekmedim. Daha önce de iki cüzdan bulup teslim etmiştim. Bir de bir kavga olayında şahit yazmışlardı, ifade vermek için gece gece gitmiştim. Karakolun olsun, hastanenin olsun, adliyenin olsun binaları çok soğuk gelir bana. İçeriye girmek için içimden hiç adım atmak gelmez. Bir de hapishane duvarları soğuk gelir bana. Allah düşürmesin derler. Amin diyelim. 

Saydım, içeride üç tane polis memuru var, başka da görevli kimse yok koca karakolda. Herhalde nöbet işi kalkmış olmalı. Bırakın nöbet tutmayı, dışarıda polis yok. Elini kolunu sallayan benim gibi içeriye giriyor. Çok hassas konular bunlar. Gerekli tedbirler  ciddiyetle alınmalı. 

Koridordaki beş kişinin ifadesini alıyormuş iki polis memuru. Otuz saniye bekledim, işleri uzun gibi. Bir polis de cam kafesli bir bölmede oturuyor koridorun hemen karşısında küçücük bir oda içinde. Oraya girdim. Polis memuruna derdimi anlatacağım da sap gibi ayakta kalınca izin filan almadan sandalyeye oturup meseleyi anlattım. Bir keresinde izin almıştım da bacak kadar çocuk sesini yükselterek "Oturma!" der gibi sert sert "Oturrr!" demişti. 

Bu kez izinsiz oturunca sesi çıkmadı polisin. Derhal konuyu  özetledim. Polis memuru her cümlemin sonunda bana "Tamam." dedi. Önünde bilgisayar var, ekranda oyun mu oynuyor, anlattığım durumu mu araştırıyor bilemedim. Cüzdan sahibinin adını soyadını söyleyip, cüzdanın teslim edilip edilmediğini sorduğumda ona da "Tamam." deyince ben de neyin tamam olduğunu sordum. O kadar hikayeyi baştan sona anlattıktan sonra bana demesin mi "Beyefendi, bu konuyla karşı masa ilgileniyor. Siz oraya sorun cüzdanı. Benim işim değil bu."  Senin işin değilse niye tamam dedin birader? Uzatırdım işi de alttan aldım, ben de "Tamam" deyip kestirip attım.

Geçtim bu kez karşı bankoya. Polis memurunun dikkatini çekmiş olmalıyım ki, ne için geldiğimi sordu. Başı zaten kalabalık, ifade tutanaklarını imzalatıyor bir yandan da. Polis sandığım mavi gömlekli kişi de taraflardan birisiymiş. Herhalde beni görünce şahit filan sandı ondan bakmış uzaktan. Polise özetle durumu anlattım. Bana karakola teslim edilen üç tane bulunmuş cüzdanı göstererek "Bulduğunuz cüzdan bunlardan hangisi?" diye sordu. Cüzdanın rengini de biliyorum, açık kahverengi,  isme özel yazılmış, pahalı deri bir cüzdandı. "Bulduğum cüzdan bu üçü de değil. Kayıtlarınıza bakabilir misiniz? Orada belli olur." dedim. Polis memuru da herhalde çok yoruldu ki, bana kestirme yolu tarif ederek "Siz muhtara sorun karakola verip vermediğini. Bize vermişse, içlerinde olmadığına göre biz de ilgili kişiye ulaşıp teslim etmişizdir. Siz muhtardan öğrenin, size söyler." dedi.

Muhtara gitsem mi gitmesem mi? Karar veremedim. Ya o da derse ki, "Bana güvenmiyor musun kardeşim? Neden cüzdanı karakola verip vermediğimi soruyorsun? Sana iyilik yaptım, sen bana tekrar gelip hesap sorar gibi konuşuyorsun. Varsa bir sıkıntın karakola git, ordan öğren."

Tamam da, ya o cüzdan karakola hiç teslim edilmediyse ne olacak? Polis tutanak karşılığında teslim almaz mı? Kayıt altına alınmaz mı? Polis bana tutanaktan bahsetmedi ki. 

Ben işlem hızlı olsun, vatandaş mağdur olmasın diye bu yolu seçmiştim. Bilseydim elimle verirdim karakola. Karşılığında da cüzdanı teslim ettiğime dair yazılı bir tutanak imzalardım. En azından vicdanım rahat olurdu. Bir daha cüzdan bulursam, kişiyi kendim araştıracağım. Banka kredi kartı bilgilerinden ilgili banka görevlileri bulabilirler kişiyi. Neyse, bu da bana bir tecrübe oldu. Bir daha ki sefere bankaya teslim ederim. Alırlarsa alırlar, almazlarsa bulduğum yere atarım cüzdanı, bana ne! Millet cüzdan kaybediyo, ceremesini Murat çekiyo!

Vecdi Murat SOYDAN 
29 Temmuz 2023, Isparta

Not: Bu yazımda başımdan geçen Kemal Sunal'lık ve Levent Kırca'lık bir olayı anlattım. Tabi bu arada Aziz Nesin'i de unutmamak gerekir.
( Cüzdan başlıklı yazı VMS tarafından 29.07.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.