Hangi rengin ulemasıydı karanlığın
mısralarında tepişen iç sesimin isyanı ve idraki eflatundan bir ömür enkazı
devraldığım yalnızlığın kilinde saklı tümceler.
Bir düş’ e gebe şiir
İçine düşülesi aşkın tortusu
Tahayyülü imkânsız iken kader
Dipçiği ile yaraladı gönlümü
Mukaddes bir hüzün
Batılında gizin içimi deşen
Özgün ve hür bir isyan yâd ellerde
kopan fırtına
Öncesi
Kıyama durduğum gün ve gece
Ritüeli adeta bir bilmece
Hissikablelvuku depreşen
Hazansa münferit bir sancı sözüm ona
Temmuz
Yaz demeye binlerce şahit gerek.
Üşümelerin yoncası
Düşe kalka gelmediğim güne
Gel gör ki tahayyülü imkânsız adeta
yarınların
Deştiğim sözcüklerde saklı kinaye
Horasan tepesine astığım bayrak
misali
Kışın ertesi baharsa…
Endamlı bir yalnızlığın meali
Kardığım yürek yaralı
Kandığım ahvalim
Tutuşan hicranım ve gölgemle kavgalı
Vasıflarım kayıp
Kalburüstü bir varlık aymazında
hayatın
Ne ayıp ne sıradan yaşanan
Sözcükler ezkaza ses ederse
yalnızlığıma
Mevsim revnak bir cümle
Etekleri tutuşan zalimin taptığı
nefsine
Ne hacet nefesimi tüketiyorsam?
Ne de hicret benzeri bir elem
Kopacak fırtınanın habercisi
Büyümeye odaklı
İçimde saklı çocuk ve ibrazı günün
İnkârı ne mümkün
Çektiğim acıların tahayyülü
Sadece saklı Allah katında
Gün miadını doldurdu geceye devir
teslim
Acılar
Gölgeler ve suretler
İçine düşülesi tuzağın keşke olsaydım
Uzağında
Kâfir yoldaşı zalimin
Zulmü hak görenlere isyanım
Münferit bir iklim
Ne yaz ne kış
Mücbir sebeplerden serildiğim kilim
Ayaklarımı hissetmediğim
Kanatlarım yaralı ve yamalı
Tebessümler ektiğim dünüme özlemim