Düşlerin tarhında bir iklim adeta
ölümün seansı ve zamanı saklı Allah katında…
Manidar iklim hecelediği evrenin
Melun mahzun gülüşü beşerin
Aşkla yaratıldığı kadar aşikâr acının
Beyanında saklı maruzatı hayat denen
dikenin.
Renkler asılı göğün katlarından
Firar eden sözcükler ve kuşların
Kanatlarından
Dökülen benekler her zerreden bir
yaşam
Her yaşamdan bir kıyam
Kıyılırken içi mevsimin
Şerh düştü yağan kar varsa yoksa
hezimetin
Eşlik ettiği zemin ve gök kubbe
hatırı kalmasın
Kimsenin
Kimsesizliği sonlandıran
Yüce Rabbin kudreti nasıl da yeter
yerin
Yedi kat altına gizlenen
Sönmeyen feri evrenin
Çağlayan hakikatler
Zemheriden beter soğuğun ıslığını
bürümüşken keder
Kaderin insafa geldiği kadar
Üşüten rüzgâr
Ve kehaneti sonsuzluğun yar
Bildiğim gün gece
Yaren bildiğimiz bir bilmece adeta
Bir aldatı iken yaşam
Kardığımız kandığımız kadar
Kaydığım zemin ve kar dolu evrenin
Felaketine yakalandı nice masum ve
mazlum insan
Bir zafiyet ise bükülen bilek
Ve işte öpülesi bir dilek
İhtişamı maneviyatın
Yaşaran gönüllere tek teselli varsa
yoksa İlahi Adalet
Tembihli insan
Terbiyeli bir bekleyiş
İzafi değil afaki değil bilakis
afetin
Ta kendisi
Sureler ve hutbeler
Yaralı yüreklere merhem
Yandığımız kadar yakardığımız
Elbet vuku bulacak yeniden yaşam
Sabırla şükürle aşacağımız her engel
Başa dönmek yeniden ve ansızın
Baş veren umudun çağrısı
Yaksa da ölenlere eşlik eden
ağıtların yankısı
Ulaşır en tepeye
Ummanlara denk düşen acıların ağı
Sarmışken yeri göğü tek gecede