Hayat herkese adil davranmıyor maalesef. Kimi Başbakanın çocuğu,Kimi bir bürokratın çocuğu, kimi kapıcının çocuğu, kimi de hayat kadının çocuğu olarak dünyaya geliyor. Yaşama 1-0 yenik başlayan güçsüzler, güçlü olmak için çırpınırken, güçlü doğanlar güçüne güç katıyor. Bu hayat bir sınavsa en kazık sorular güçsüzlere soruluyor. Cevabı bulana kadarda debelenip duruyorsun. Allah kimseye Kaldıramayacağından ağır yük vermezmiş AMANNE SADDAKNA iyide küçük bir beden bu kadar büyük bir yükü nasıl taşıyabilir ki .

Gecen bir hayat kadını ile tanıştım. Öyle uzaydan gelmiş biri değil sizin bizim gibi bir dünyalı işte. Saygılı, ölçülü bir insan ve her şeyden önemlisi bir ANNE! Bu kadınların anne olma hakkı var mı yok mu ? tartışılır.Tartışılmayan tek taraf öyle yada böyle dünyaya getirdikleri çocukların durumu. O akşam bir hayat kadının çocuğu olmanın dayanılmaz ağırlığına tanık oldum.Rabbim bütün fiziği güzelliği vermiş Ay parçası gibi bir çocuk. Sanki yaradan ona yüklediği yükün fazlalığını kaldıracak bir güç gibi ayrıcalıklı yaratmış.Nasıl efendi, nasıl zeki, üzerinde ard arda patlayan bombalara inat Hayat sana yenilmeyeceğim diyen sağlam yürekli küçücük bir adam.

Bombalar en deli kanlı çağında peş peşe patlıyor. Önce yıllardır Baba diye sığındığı limanın aslında bir dekordan ibaret olduğunu öğreniyor. Baba dediği babası değil, Amca dediği amcası değil , Ne öğrendiysem Halamdan öğrendim dediği hala halası değil. Kocaman bir yalan çıkıyor hepsi. Aslında baba dediği adam onu evlat değil bir gelir aracı olarak görüyor. Ve delikanlı eksik olan sevgiyi sorgularken buluyor bu gerçeği. Hayat kadını olan anne on altı yıl besliyor bu sahte ve sahtekar babayı.Çocuğuna bir soy isim ve göstermelik bir aile bulmanın bedelini bedeni ile ödüyor senelerce. Ne kazanırsa yediriyor.Ne yapıyorsa onu hayata bağlıyan çocuğu için yapıyor hayat kadını.Babanın sahte oluşu ile yıkılan çocuk birde anne dediği kadının ne iş yaptığını öğreniyor babası olmayan babadan.

Çocuk perişan, çocuk yalnız, çocuk çaresiz. Gizli gizli ağlama duvarı olarak kullanıyor tuvaletleri.Bakmaya kıyamadığınız yeşil gözlerinden akıtıyor gözyaşlarını. Allah’ım neden ben isyanı kaplıyor içini. Başarılı bir öğrenci iken okulunu terk ediyor.Köşe bucak kaçıyor insanlardan. Yalan konuşmayı beceremeyen çocuk, hayatının yalan olduğunu öğrenince oda başlıyor yalana sığınmaya . İnsanlar durumunu sorgulamasın diye yalan üzerine kurulu bir senaryo uyduruyor. Yaşını büyük söylüyor, ailesinin durumuna bir kulp uyduruyor, insanlar ağladığını görmesin diye sürekli gülüyor meleklerden ödünç almış yüzüyle.Artık duramıyor yaşadığı ve çok sevdiği şehirde, babasının memleketini terk ediyor, Annesinin çalıştığı Çorum’da alıyor soluğu. Ana-oğul bir başlarına günahla kazanılan para ile günahsız bir dünya kurmaya çalışıyorlar hayata inat. Herkesin önünden geçtiği , kimsenin görmediği bir mabet yaratıyorlar kendilerine. Belki de hayatlarındaki tek temiz ve tek gerçek,çocuğun sığındığı, annenin arındığı bu mabetleri oluyor.Yoksa Aylarca apart da kalan çocuk yaşından büyük tehlikelerle yenik düşecek. Yenilmek istemiyor hayata ve apart dan kurtulmanın çaresi olarak görüyor bu mabetlerini. Orada kalırsa harcanacak biliyor ,bunu bilecek kadarda sağlam bir zekaya sahip.
Hayat daki her suçumun cezasını çocuğum çekmesin diyen hayat Kadını, okumasını istiyor çocuğunun. Okusun Adam olsun. Adam olsunda hayatın ondan aldıklarını çocuğu geri alsın istiyor. Çocuk yaşamın onu zehirlemesine izin vermeyecek kadar da zehir gibi bir kafaya sahip. Oda çok istiyor okumayı. ‘’O kadar istiyorsan oku be evladım’’ diyorum. O da ‘’okuyayım ağabey ,okuyayım da, ya sorarlarsa ANNEN NE İŞ YAPIYOR DİYE. Ben ne cevap veririm’’ diyor. Donup kalıyorum. Onun yerine ben isyan ediyorum. Bu çocuğun günahı ne! Ne yapalım Hayat kadını çocuğu diye Taşlayalım mı ? Gördüğümüz her yerde yüzüne mi tükürelim? Vebalı muamelesi mi yapalım. Yoksa tutalım elinden doğuştan kirlenmiş dünyasına el atıp, en azından onu temiz bir birey olarak çok sevdiği ülkesine hayırlı bir evlat mı yapalım ?
( Hayat Kadınının Çocuğu Olmak başlıklı yazı hakan-aksu tarafından 15.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.