Seminer-3. Bölüm-

Nihayet seminer çalışmaları başlamıştı. Bütün arkadaşlar önlerinde yönetmelikler, kanunlar, tebliğler dergileri, harıl harıl bir şeyler yazıyorlar. Ben de daha önceki yıllarda da defalarca okumuş olduğum benim konum ile ilgili ( Yani Eğitsel Kol Çalışmaları ile ilgili ) 2140 Sayılı Tebliğler Dergisini aldım elime. Orada yazılan neredeyse her şeyi değiştirecek, Eğitsel Kol Çalışmalarına yepyeni bir boyut ve heyecan getirecektim. Eğitsel Kollar öyle bir hâle gelecektim ki artık sınıflarda Eğitsel Kollara öğrenci seçimi yapılırken tüm öğrenciler Spor Kolunu isteyip Sağlık Temizlik ve Görgü Kolunu istememezlik yapmayacaktı. Tabii ki hazırladığım bu seminer, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından nazar-ı dikkate alınırsa... O halde müthiş bir şey hazırlamalı, en azından Eğitsel Kol çalışmaları ile ilgili bir devrim yapmalıydım.
Defalarca okuduğum 2140 Sayılı Tebliğler Dergisine bir kez daha kısaca göz attıktan sonra başladım yazmaya.
Ben kafamı önüme eğmiş harıl harıl yazarken okulun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni arkadaşım yerinden kalkıp yanıma geldi.
-Maşallah Süphanallah muhterem Hocam ! Tebliğler Dergisini hıfzetmişsiniz galiba. Maşallah.
-Hocam ! Ne alaka anlamadım. Tebliğler Dergisini ne diye ezberleyeyim ki. Ezberleyecek başka şey mi yok?
-Ne bileyim hocam? Hiç bakmadan yazıyorsunuz da.
-Nesine bakayım muhterem? İçinde yazılan her şeyi biliyorum zaten.
-Ben de onu diyorum ya muhterem.
-Hocam! Lütfen oyalamayın beni. Hazır ilham perileri sağanak sağanak ilham yağdırırken müsaade edin de bir şeyler yazayım. İşim çok, yolum uzun.
-Allah Kolaylık versin muhterem.
-Allah razı olsun Hocam. Haydi ikile de işimize gücümüze bakalım. ( Bu son cümleyi içimden diyorum tabii ki )
Evet... Tüm öğretmenler harıl harıl yazıyorlar ama ortada dikkatimi çeken bir durum var: Yahu biz tüm bu yazdıklarımızı evimizde yazamaz mıyız? Yazarız. O halde neden her gün mesai saatlerinde okula gelip okulda yazıyoruz? Bir diğer husus da: Yahu biz bu seminer denen şeyi en fazla üç gün içinde yazar bitirir miyiz? Bitiririz. O halde niçin bir ay boyunca okula gidip gelmek zorundayız?
Neyse... Bakanlığın hangi işine akıl sır ermiş ki bu işine de akıl sır ersin. Vardır elbet bir hikmeti. Ama bundan sonra pek çok şey değişecek. En azından benim seminerimden sonra Eğitsel Kol Çalışmaları tamamen değişecek. Yaz oğlum Sami yaz...
Günler günleri kovalıyor ve ben diğer tüm öğretmenler gibi ha bire yazıyorum. Tek fark: Onlar bir şeylere bakıp yazıyor ben hiç bir şeye bakmadan irticalen yazıyorum.
Derken bir gün Müdürümüz Necati Bey Öğretmenler Odasına geldi. Tüm öğretmenleri aşkla-şevkle seminer hazırlar görünce yüzündeki memnuniyet ifadesiyle ‘’ İyi Çalışmalar arkadaşlar! Gördüğüm kadarıyla seminer çalışmaları gayet güzel gidiyor. Herkesi kutlarım.’’ Dedi ve sonra direkt bana yöneldi.
-Evet Sami Hocam. Görüyorum ki siz de uyum sağlamışsınız. Tebrik ederim.
-Yani Hocam ben de neticede 12 senelik öğretmenim. Uyum sağlamayacak ne var ki. Hem o kadar çok yerde seminer verdim ki sayısını ben bile unuttum. Hatta Manavgat’ta, cezaevinde mahkumlara ‘’Atatürk İlke ve İnkılapları’’ konulu seminer bile verdim.
Der demez Necati Bey derinden bir ‘’ Eyvahhhh.’’ Çekti.
-Neden Eyvah müdürüm?
-Yazdıklarınıza bir bakabilir miyim Sami Bey?
-Elbette.. Buyurun.
Yazdıklarımı, Müdürümüz Necati Bey’e uzattım.
Hay Allah’ım ya. Adamda bir sağlık problemi var sanırım. Önce sapsarı oldu. Peşinden yemyeşil. Akabinde mosmor. Şimdi de kıpkırmızı
-Bu ne Sami Bey?
Ömercik masumiyetiyle cevap verdim:
-Seminer Hocam! Nasıl? Harika değil mi?
-Yahu tutmuş ‘’ Öğrencilerimize sanat sevgisi aşılamak için, okulumuzun sahnesinde, Çaykovski’nin Kuğu Gölü Balesini seyrettirmek amacıyla, Kültür Bakanlığı ile koordinasyon sağlanmalıdır.’’ Yazmışsın.
-Evet Hocam. Ne güzel olurdu di mi?
Yok arkadaş. Adamda kesin sağlık problemi var. Şimdi de rengi turuncuya döndü.
-Sami Bey! Hayatıma kastınız mı var sizin? Yahu her şeyi bir tarafa bıraktım, bizim okulumuzun sahnesi var da benim mi haberim yok okul müdürü olarak?
Tüm arkadaşlar işi gücü bıraktı bu diyaloğu izliyorlar.
-Aman be müdürüm. Dert ettiğin şeye bak. Koskoca yemekhanemiz var. Yaparız oraya bir sahne olur biter. Siz ki öğrenciler şerit yaylı ve yayları yerlerde sürünen somyalarda adeta cambazlık yaparak yatmasınlar diye okul bahçesine hızar kurdurup kalaslar kesmiş o kalasları yatakların ölçülerine göre düzenleyip çakmış ve hepsini kendi ellerinizle verniklemiş böylece 220 yatılı öğrencinin rahat yataklarda yatmasını sağlamış bir müdürsünüz. Basit bir sahneyi mi yapamayacaksınız?
Çok şükür... Rengi yerine geldi. Hatta evet evet gülümsüyor.
-Sami Hocam ! Sorun sahne değil. Sahneyi evelAllah yaparız. ( Nitekim Resim- İş Öğretmeninin de yardımıyla yaptı da. Hatta sahne arkasında soyunup giyinme odaları bile yaptı daha sonra. ) Evet... Sahneyi EvelAllah yaparız ama hocam seminer böyle olmaz.
-Allah Allah... Ya nasıl olur hocam?
-2140 Sayılı Tebliğler dergisinde, Eğitsel kollarla ilgili ne yazılmışsa siz onları yazacaksınız aynen. Noktasına virgülüne dokunmadan.
-Şaka yapıyorsunuz sanırım.
-Yooo. Gayet ciddiyim. Arkadaşları görmüyor musunuz? Herkes yönetmeliklerde kanunlarda ne varsa onu yazıyor.
-Tamam da sayın hocam zaten yazılı olan bir şeyi aynen niçin yazıyoruz ki?
-Mevzuat böyle.
-Doğru... Mevzuat... ‘’Mevzuat’’ denince akan sular durur. Neyse, madem mevzuat öyle ben de öyle yaparım. Desene benim devrim çöpe gitti.
-Üzgünüm ama öyle.
-Şimdi bir kez daha sorayım müdürüm: Biz bu semineri kime/ kimlere vereceğiz?
Sanırım bu sefer hazırlıklıydı. Böyle bir sorunun geleceğini tahmin etmişti. O sebeple bir kaza bela olmadan cevapladı.
-Hiç kimseye seminer filan vermeyeceğiz Sami Hocam.
-Müdürüm! Hiç kimseye bir seminer vermeyeceksek bu kadar yazıyı niçin yazıyoruz?
-Dosyamızda bulunsun diye.
-Eee Sonra?
-Belirli bir süre dosyalarımızda kalır bu yazdıklarımız. Daha sonra arşive atarız. Bir süre de orada kaldıktan sonra yeniden kağıt olarak üretilmek üzere SEKA’ya göndeririz.
-Peki Hocam. Bu seminer çalışmalarının amacı nedir?
-Katılımcıların, değerler ve eğitimi ile ilgili temel bilgi ve yaklaşımların farkında olmasını sağlamak, okulda uygulanabilecek etkinlik örneklerini paylaşmak, yeni etkinlikler üretmelerini ve uygulamalarını sağlamak.
-Var olan kanun ve yönetmelikleri aynen yazıp yazdıklarımızı dosyamıza atmak suretiyle bu amacı sağlamış oluyor muyuz peki?
Bu sorunun cevabını ne müdür beyden ne de daha sonraki yıllarımda her hangi bir öğretmen ya da idareciden- müfettişten alabildim. Müdür Bey sadece ‘’Sen , Stajyer öğretmen olmadığına dua et. Stajyer öğretmenler bir öğretim yılı boyunca burada her öğretmenin ayrı ayrı yazdığı her şeyi tek başlarına yazıp stajyerlik dosyalarına koyuyorlar.’’ Dedi.
Bugün - kesin emin olmasam da - okullarda seminer çalışmalarının halen devam ettiğini sanıyorum. Umarım ve dilerim ki geçen bunca zaman içinde seminer çalışmaları asıl amacına uygun şekilde yapılıyordur.
BİTTİ
( Seminer-3. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 3.12.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu