Yazdığı romanının üzerine işeyen adam…
“Saçmalık…” diye tekerlemeleri medyada izlenme rekorları kırıyor.
İçeriği ilginç
Bir o kadar hayata meydan okuma, görünmeyen yama-aykırı dikilmiş!
Kitap satılmıyor
Ama medyada “Saçmalık…” diye haykıran görüntüler bir numara!
Fikir-üretken düşüncelere sevk etme…
Ormanlara benzer şehirlerde ki ulusal parklarda kulağa çılgınca geliyor
Her kelime kar üstüne düşüyor
O kış ortasında karınca yuvasından çıkıyor, üşüyor
Ancak düşen kelimeleri nimet sanıp mağarasına taşımakta kararlı…
Ya insanlar?
O soğukta bunu görüp de demiyorlar yararlı…
Güven duygusu arayıp, artıkça soğuk kalın üstüne kalın giymeler
Çığlık atıyor “ Ölmekten korkuyorum…”
O yazarın dediğin gibi “Saçmalık…”
Bir adım da eziyor o fikirleri
Hayra alamet değil zikirleri!
"Aslanım nasılsın!” Diyen baba
Ormandaki özgürlüğü ile nasıl kükremiyorsa
İlahi kitabın kurtuluş müjdesini merak etmeyip
Hayallerine renk katacak içinde ki çağrıya karşın olmuyorsa çaba
Su diye içilir mi yağmur suyunu doldur kaba?
Artık romanlar serilerin içinde sunuluyor marketlerde
Bu tembellikten insan ürkmüyorsa
Kitapların üzerine işeyen çok olacaktır
İnsanların dilinde “saçmalık…” dolanacaktır.
Dokunmuyorsam
Geriye döndüğümde anılarım yoksa
Ben veya kimler yaşıyor
Yaşlanıyor ki?
Sanal dünya da yaşadıklarını anı diye düşünen biri
Oturduğu yere yabancı-olmuyor diri
Yaşamın temel kuralı “Okuyacaksın!”
Okuduğunu yaşayacaksın…
Gerçek bir kilim dokuyacaksın
İçinde aykırı renkler
Haykırışlar
Bakınca soluyacaksın…
Sanal dünyayı yaratmak bile
Gerçek hayatın fikri gölgeleri değil mi?
Saffet Kuramaz