Eğer ki hatrım yoksa, çalmam daha kapını,

Kırılan umutlarım, söyle ne sanıyorsun.

Ne ettim ki ben sana, yıktın gönül yapımı,

Söylesene anbean, ne ile yunuyorsun.

…..Dal kırıldı kalbimde, ruhuma aktı zehir.

…..Sensizliği anlattı, bulunduğum her şehir.

 

Acı konuşur dilin, zehirlenir insicam,

Hayaller yerle yeksan, alabora gerçekler.

Böylesi dert var iken, yiğitler de dolar gam,

O kızgın bakışında, soluyor tüm çiçekler.

…..Nasıl kelamlar ettin, yıktın kırdın kavurdun.

…..Dağıttın acımadan, diyar diyar savurdun.

 

Susarım için için, talihime  susarım,

Yok sayarım her şeyi, geçmişi zehirleyip.

Yok saydığım ne varsa, tarihlere asarım,

Kapatırım üstünü, yaşımla mühürleyip.

…..Anladım sevilenler, hep böyle kırılırmış.

…..Kimseye darılmadan, kendine darılırmış.

 

Sözlerin ölüm gibi, yutkundum ağlayarak,

Yüreği delip geçti, mızrak olan bakışın.

Sıktığım yumruğumla, bağrımı dağlayarak,

Tarihlere yazıldı, ol Âdem’i yıkışın.

…..Mendilimi sallarım, kayan yıldızlar işte.

…..Ayrılığın kahrından, yüreğim sızlar işte.

 

Âdem Efiloğlu

( Kahır Mektubu başlıklı yazı AdemEFİLOĞLU tarafından 7.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.