Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 2.03.2022
Okunma Sayısı : 1309
Yorum Sayısı : 9

23 Mart 1949'da TBMM'nin yoğun gündemi içinde oldukça önemli bir konu da görüşülüyordu. Konu kısaca Sütlüce'deki patlama idi. Evet..Enver Paşanın kardeşi ve özellikle Azerbaycan'da bir kahraman olarak çok büyük bir sevgi ve saygıya mazhar olmuş olan eski Kafkas İslam Ordusu Başkomutanı Nuri Killigil'e ait fabrikada 2 Mart 1949 da Büyük bir patlama olmuş ( Daha doğrusu birden fazla patlama ) ve Nuri Killigil dahil 20 Fabrika çalışanı- 7 İtfaiye eri ve 8 de çevredeki vatandaş olmak üzere 35 kişi hayatını kaybetmişti. Fabrika ise artık kullanılamaz haldeydi.
C.H.P İstanbul Milletvekili Ali Rıza Arı sözlü olarak cevaplandırılmasını istediği üç soru yöneltmişti zamanın Milli Savunma Bakanı Hüsnü Çakır ve Başbakanı Şemsettin Günaltay'a.
Sorular şunlardı: 1- Sütlüce infilâkı hakkında: 1. — Bu fabrikaya kapsül imal etmek müsaadesi ne zaman ve hangi makam tarafından verilmiştir ' 2. — Fülminat imali müsaadesi verilmiş midir? 3. — Kapsül ve fülminat imalinden evvel nereden temin edilmekte idi?
İlgililerin bu sorulara ne cevap verdiğine geçmeden önce soruda geçen fülminat nedir onu da kısaca izah edelim:
Fülminat veya Hg(CNO)2 primer patlayıcıdır. Sürtünme ve şoka çok duyarlı olduğundan dolayı özellikle diğer patlayıcıları patlatmak için kullanılan darbeli kapsüller ve patlatma kapsüllerinde bir tetikleyici olarak kullanılır.
Milli Savunma Bakanı Hüsnü Çakır sorulara cevaben bu fabrikanın kapsül yaptığına dair kendilerinde bir malûmat olmadığı gibi kapsül yapması için verilmiş bir müsaade olmadığı gibi fülminat kullanımı konusunda da fabrikaya bir izin verilmediğini söyledi. Bakanlığın o güne kadar ihtiyaç duyduğu kapsül ve fülminatı askeri fabrikalardan aldığını söyledi.
İşin ilginci aynı Milli Savunma Bakanı Hüsnü çakır 18 Mart 1949'da yine TBMM'de bu konuyla ilgili şunları söylemişti:
“Bu zatın son 1948 senesi zarfında Suriye için, Mısır için ve Pakistan için sipariş müsaadesi istediği doğrudur. Suriye ve Mısır için, (Birleşmiş Milletler) Güvenlik Konseyinin bu memleketlere silâh ve mühimmat sevk edilmemesi yolundaki kararına binaen, Bakanlıkça kabul edilmemiştir. Yalnız Güvenlik Konseyinin Pakistan hakkında bir kararı olmaması hasebiyle Pakistan için senenin son ayında böyle bir sipariş müsaadesinin kabulünde bir mahzur görülmemiştir.”
Evet bizzat Milli Savunma bakanın TBMM'deki ifadesinden aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti devletinin hangi devletlere silah satıp hangilerine satamayacağına Birleşmiş Milletlerin karar verdiğini de öğrenmiş bulunuyoruz böylece )
Ali Rıza Arı söz aldı ve uzunca bir konuşma yaptı. Yaptığı bu uzun konuşmada bakanlıklardan tutunda İstanbul Valiliği ve Belediyesine kadar ve hatta Umumu Hıfzıssıha Kurumuna kadar pek çok kurumu göz göre göre gelen bir tehlike karşısında hiç bir önlem almamakla suçladığı gibi aynı zamanda Nuri Killigil'in yasal olmayan bir şekilde silah ve savaş malzemesi ürettiğini- ilgili mercilerin ise bu duruma göz yumduklarını ifade ediyordu. fabrikaya komşu olan bir kişinin sahilde bir sürü mayın gördüğünü yani fabrikanın metal eşya üretimi yerine bayağı bayağı- yasal olmayan bir şekilde- harp malzemesi ürettiğini ifade ediyordu
Daha sonra Başbakan Şemsettin Günaltay kürsüye geldi ve aynen şunları söyledi:
-Arkadaşlar; Sütlüce faciası bütün memleket çocukları gibi, hepimizin de kalblerini parçalayan elim bir vakıadır. Bu vakıanın elimliği nispetinde, vazifedar bir takım insanların, vazifelerini ihmal etmeleri ve kayıtsızlık göstermeleri gibi kötü bir durumu açıklamış olması itibariyle bende ayrıca bir ceriha uyandırmıştır. (Bravo sesleri) Bâzı memurların, lâkaydi ve vazife naşinaslığı (Vazifelerini yapmamaları ) bir takım hasis menfaat arkasında koşan adamların, hasis menfaatlerini temin etmek için yaptıkları kötü teşvikler, maalesef, seciyesi zayıf bir takım insanları kötü duruma sevketmiştiı. Umumi ve süratli bir teftişin ağır ve ezici mesuliyetinden vareste bırakılan bir kısım memurlar da tamamiyle lâkaydiye sürüklenmişlerdir. Bu hâdiseye el koymuş olan adalet teşkilâtı vazifesini ifa edecek ve faciaya sebep olanlar meydana çıkararak şüphesiz cezalarını verecektir. Fakat bunun haricinde bâzı dairelerde, kanunların kendilerine tahmil etmiş olduğu vazifeleri hakkiyle ifa' etmeyenlerin veya ihmal edenlerin bulunduğu anlaşıldığından bunlar hakkında Bakanlıklarca esaslı ve ciddî tetkikler yapılacaktır Lâkaydi gösterenlerin, vazifelerini ihmal edenlerin meydana çıkarılmasını arkadaşlarımdan rica ettim. Bu hususta tetkikata başlanmıştır. Şüphesiz bunlarda cezalarını göreceklerdir. (Bravo sesleri ve alkışlar) Aynı zamanda bu mahiyette bulunan müesseseler de sıkı bir surette teftiş edilerek gerekli şeraiti haiz olmayanların faaliyetlerine son verilecektir.
( Konuşmaların tam metni için şu adrese bakabilirsiniz: https://www5.tbmm.gov.tr/.../TBMM/d08/c017/tbmm08017059.pdf)
Konuşmalara dikkat edilecek olursa bir sabotaj ihtimalinden hiç bahsedilmiyordu. Öte taraftan ilerleyen yıllarda bu patlama dolayısıyla ihmalinden dolayı ceza alan oldu mu? Hiç bilmiyoruz ama genel izlenim sanki '' Olan oldu- geçen geçti. Fazla kurcalama.'' Havasındaydı.
Aynı gün yani 23 Mart 1949'da Nuri Killigil'in ailesi patlamadan 20 gün sonra kendilerinin buldukları Nuri Killigil'e ait ceset parçalarını bir küçük kutuya koyup ikinci kez bir cenaze töreni düzenlenmesini ve hiç olmazsa bu sefer bir cenaze namazı kılınması için yetkili mercilere ricada bulunuyorlardı. Lakin İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen kafası parçalanmış ve bedeninin büyük bir kısmı olmayan bir cesedin cenaze namazının kılınamayacağına dair fetva verince bir cenaze namazı kılınamadı. ( Bu arada 2 Mart'tan 22 Mart'a kadar çevrede 20 gün arama yapılmış olmasına rağmen Nuri Killigil'in cesedinden kalan son parçaları görevlilerin değil de ailesinin bulması bu aramaların ne kadar ciddiyetle(!) yapıldığının bir delilidir adeta. )
Yukarıdaki paragrafta ''İkinci kez cenaze namazı'' ifadesi dikkatinizi çekmiştir umarım.
Evet bu durum ve diğer gelişmeler gelecek bölümde inşallah
( 2 Mart 1949-- 7 Mart 1949-- 27 Mart 1949---1. Bölüm --- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 2.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.