OLMAZ OLMAZ DEMEYİN 1. BÖLÜM: HAMDİ NASIL HAMİLE KALDI?
BİLİYORUM İNANMAYACAKSINIZ AMA AŞAĞIDA OKUYACAKLARINIZ KESİNLİKLE GERÇEKTİR.
Niğdenin Bor İlçesinde bir köye atanan bir öğretmen arkadaşım çok kısa süre içinde bu, elmasıyla meşhur şirin köyün halkından olmuş adeta. Hatta o kadar ki. Bizim okula geldiğinde ’ Hocam memleket neresi ’ diye sorduğumda ’ Sinop ’ deyince şaşırmıştım. Çünkü kendisi de eşi ve çocukları da hep Niğde’liler gibi konuşuyorlardı.
İşte bu güzelim köyde biraz safça bir adam yaşarmış. Bu adamcağız bir gün kahvede ’ Yav benim karnım şişip duruyo. Oysa, Öyle fazla yemek filan da yemiyom ’ gibilerden laflar edince bazı uyanık köylülerin aklına hemen bir şeytanlık geliyor. O kahveden gittikten sonra ’ yav buna bir oyun oynayalım’ diyorlar. Bu oyunun oynanması için öğretmen arkadaşımın adamı doktora gitmeye ikna etmesi, ama ondan da önemlisi sağlık ocağının doktorunu ikna etmesi gerekiyor. Peki nedir köylülerin hazırladıkları oyunun konusu dersiniz?
Ertesi Gün öğretmen arkadaşım adamı kahvede yakalıyor. ( Adamın adına Hamdi diyelim. Asıl adını bilmiyorum ya da unuttum zaten.)
- Yav Hamdi senin haline çok üzüldüm. Akşam gözüme uyku girmedi. Gel seni doktora götürelim.
- Hocam ben de gideyim diyom ama sosyal sigortam yok. Şimdi ilaç milaç verir neyle alacam?
- Orasını merak etme. Doktoru ayarladım ben. Sana sağlık ocağından verecek ilacı. Olmadı ben veririm parasını.
Hamdi tamam. Doktor ise daha önceden tamam zaten. Aynen şöyle:
- Doktor bey beni seversin değil mi?
- O ne demek öğretmenim? Elbette severim.
- Senden bir şey istersem yapar mısın?
- Buyur seni dinliyorum.
- Bir kaç saate kadar buraya Hamdi’yi getireceğim. Onu bir güzel muayene et sonra da HAMİLE olduğunu söyle.
- Olmaz öğretmenim.
- Olur olur..
- Valla olmaz. Hipokrat yeminim var benim.
- Yav boşver Hipokrat yeminini. Az biraz eğleneceğiz hepsi bu. Hem Hipokrat mezarından kalkıp sana hesap mı soracak?
Sonunda doktor ikna edilmiştir ve nihayet Hamdi sağlık ocağındadır. Öğretmen arkadaş yanında, köylüler ise gizli bir şekilde sağlık ocağının camlarında.
Doktor, Hamdi’ye hoş geldin beş gittin dedikten sonra o malum emirle başlar işe.
- Soyun da seni bir muayene edelim.
- Tamamen mi tohtur bey?
- Don hariç tamamen.
Hamdi soyunur. Doktor başlar öksür, aksır, aaaa de bakayım. Steteskobuyla karnını dinler ve gözleri faltaşı gibi açılmış bir vaziyette:
-Aman Allah’ım olamaz!
- Ne oldu tohtur bey ?
- Felaket. Ama nasıl olur ya? Milyarda bir olabilen bir şey bula bula seni mi buldu?
- Yav tohtur adamı merakta goma nedir? Anlatsana.
- Tıp tarihine geçiyorsun Hamdi anne Tıpppp.
- Hamdi anne mi? Yav ne oluyor?
- Hamilus Gebetus denilen ve milyarda bir görülen bir hastalık seninki
- Anlamadım. Şunun Türkçesi nedir ki?
- Hamilesin
- Ha?
- Yani Gebesin.
- Yav erkek adam hamile mi olurmuş?
Ok yaydan çıkmış bir kere. Artık edepsizlik de başlar.
- Hamdiciğim sen eşinle ilişkiye girdiğinde, zaman zaman o üste çıkar mı?
- Eveeetttt. Ben kilolu olduğum için bazen öyle olur.
- Ah be Hamdiciğim olur mu be kardeşim. Olur mu hiç. Kimse söylemedi mi sana böyle yapma diye. Bak işte bu yüzden hamile kalmışsın . Ayıkla şimdi pirincin taşını.
Hamdi ağlayacak neredeyse. Son çareye baş vurur:
- Tohtur bey aldırsak?
Doktor, öğretmen arkadaşım, Köylüler gülme krizindeler ama için için tabii ki .
- Olmaz Hamdiciğim. Bu hem yasal değil. Hem de çok büyük günah. Ben böyle bir vebalin altına giremem.
-Peki netceez?
- Valla bundan sonra yapılacak tek şey var. Alkol ve sigaradan uzak durarak ve sağlıklı beslenerek karnındaki yavrucağın gayet sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesini bekleyeceksin. Aşağı yukarı şu anda bir aylık. Sekiz ay kadar sonra yine gelirsin sezaryenle alırız bebeği tamam mı ? Sana bir iki de ilaç vereceğim onları tok karnına günde bir tane alırsın .
Der ve bir iki vitamin vererek Hamdi ile öğretmen arkadaşı yolcu eder.
Hamdi süklüm püklüm çıkar sağlık ocağından. Doktor içinde patlamaya hazır kahkahaları salıverir artık.
Hamdi’yi evine teslim eder öğretmen arkadaş.
Bu arada Hamdi’nin karısı da ayarlanmıştır bu oyun için. Sık sık Hamdi'nin kaba ve küfürlü konuşmaları yüzünden ondan bir intikam alma hırsıyla böyle bir göreve dünden hazır olan kadıncağız balıklama dalmıştır olaya.
Hamdi süt dökmüş kedi misali eve girer. Tüm köylüler evin camlarında ...
- Ne oldu Hamdi ne dedi tohtur bey?
- Ula gavırın gızı ne deyecek. Hastasın dedi. İlaç verdi hepsi o.
- Eee madem bir şey yok ne diye böyle üzgünsün?
- Yav garı senin yüzünden bu hallere düştüm zaten tepemin tasını attırma.
- Ben ne yaptım ki?
- Daha netcen lan daha netcen? Gebe bıraktın beni.
- Abovvvv erkek adam gebe mi olurmuş?
- Üstüne çıkarsan olur tabii. Tohtur dedi milyarda bir de olsa olurmuş. O da geldi beni buldu. Bir de işin kötüsü bu durum öğrenilirse taa Amerika'dan bile tohturlar, gazeteciler filan gelirmiş buralara. Aman ha. Amanı bilir misin? Durumu örgetman, tohtur bi de sen biliyon. Onlardan sır çıkmaz. Sen de ağzını sıkı kapa. Kimse duymasın bu olayı.
Dışarıda millet çimlerin üzerinde kahkaha krizinde. Az sonra Hamdi’nin karısı da katılıyor aralarına. Bir saat kadar sonra Öğretmen arkadaşım:
-Ya arkadaşlar yaptık bir şaka. Tadında kalsın. Gidip Hamdi'ye herşeyi anlatalım.
- Valla olmaz hocam. Bırak az daha eğlenelim.
- Yav arkadaşlar. Bu yarım akıllı şimdi üzüntüsünden kendine filan kıymaya kalkar. Sonra şaka yapalım derken kaka olmasın.
-Merak etme sen hocam karısı tembihli. Bu gece uyumayacak. Biz de buralarda nöbetteyiz zati. Hiç bir şeyler olmaz.
BURAYA KADAR OLAN OLANLAR APERATİF. ANA MENÜ BUNDAN SONRA
Köylüler başlıyorlar nöbete. Nöbet dediysem hani hepsi bir arada nöbet. Uyuyan tek Allah’ın kulu yok. Hatta Öğretmen arkadaşım da nöbette.
''Koskoca öğretmenin yaptığına da bak'' demeyin lütfen. Siz bu köylü milletini bilmezsiniz. Dilerlerse şeytana pabucu ters giydirirler.
Hamdi’nin evinde ışıklar sönse de hiç kimse nöbet mahallinden ayrılmaz. Bir saat...İki saat..Üç saat... derken sabah ezanına yakın, Hamdi’nin evinde bir ışık huzmesi görülür. Her kes pusuya yatar dışarıda. Işık huzmesi biraz sonra bahçede belirir. Hamdi el feneriyle dışarı çıkmıştır.
Tüm köylüler ve öğretmen arkadaş gözlerini Hamdi’ye dikmiş pusuda öylece beklemektedir. Herif su dökmeye çıktıysa ve de dışarıdaki helaya gitmeye üşenirse felaket. Garanti taşların dibine sinmiş birini sulayacak. Ama korkulan olmaz. Hamdi bahçedeki yaşlı armut ağacına doğru ilerlemektedir. Ulan intihar filan mı edecek yoksa? Yok yok o da değil. Elinde ip filan yok.
İyi de ne halt etmeye bu saatte uyandı ki bu?
Hamdi ağacın yüksek dallarına tutunup hızla kendisini sallamaya başlar. Artık öğretmen arkadaş da , Köylüler de kahkahalarını tutamazlar.
DAHA BİTMEDİ OLAY. ÇOK AZ KALDI. AZ SABIR.
Biraz sonra Hamdi’nin karısı elinde uzun saplı bahçe süpürgesiyle evin kapısı önünde belirir. Allah ne verdiyse Hamdi’ye yapıştırmaktadır yılların öfkesiyle ve yapıştırırken de şunları söylemektedir:
''Seni namussuz cavırın oğlu seni. Ben sana üç tane çocuk verdim. Bir tanesini bile düşürmeye çalışmadım. Sen daha ilk çocukta düşürmeye kalkıyon ha. Al sana itoğlu it..''
( Olmaz Olmaz Demeyin 1. Bölüm: Hamdi Nasıl Hamile Kaldı? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 26.01.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.