ESKİ ZARA'NIN KIŞ DESTANI
 
"Nerede o eski kışlar"
Diye aktarmaya başlar
Ak sakallı yaşlı dede
Yetmişlik koca ihtiyar.
 
"Buzlu camları kar yalardı
Ağıza burna dolardı
Kardelen boynun gösterir
Bir de bakarsın solardı.
 
Bembeyaz kardan bir örtü
Koca şehri yere gömdü
Görünmez alt'ay gökyüzü
Tabiat aka büründü.

Kar,poyraz,tipi, fırtına
Çık bak Tolos'un sırtına
Tezek yok yanmazsa soba
Başlar o zaman curcuna.
 
Karlardan damlar görünmez
Kaybolmuş evler bulunmaz
Küsmüş herkes birbirine
Sanki hal hatır sorulmaz.
 
Titremeler, uflamalar
Kurulmuş şanlı sobalar
Adam boyu koca buzlar
Kırsan içeri dolarlar.
 
Camlar şekil değiştirmiş
Kiristal elbise giymiş
Sen de kış mı gördün yavrum
İşte asıl kış, bu imiş.
 
Tükürsen havada donar
Pencerene buzlar konar
Gezer üzerinde parmak
Sanki buzdan kalem yonar.
 
Elde kürek yol açılır
Yol yok ki, ancak geçilir.
Varsa çocuğunda kızak
Zengin çocuğu seçilir.
 
Elde helki yürü suya
Muhabbet kur doya doya
Bir de patlamışsa boru
Dolmuştur sular sofaya.
 
Bırak kızağı Keben'den
Ekmeğin taşı selenden
Üstün başın yırtılırsa
Yedin dayağı dedenden.
 
Kar çökertir bacaları
Çeşme başı kavgaları
Saç baş yolmaları bitmez
Gelmeseydi kocaları.
 
Yaktık kalmadı yakacak
Çoluk çocuk ne edecek?
Saman bitti, alaf bitti
Davarla mal ne yiyecek?
 
Zara'yla sivas arası
Alt'ay görünmez karası
Yatacaktır yaza kadar
Yeşil imam'ın takası.
 
Yol kapalı gelmez haberİİ
İster dur, istersen geber
İğne, ilaç, doktor yok ki
Her derde devadır biber.
 
İskender'in cipi ilde
Haber gelir kalmış yolda
Bütün millet dua eder
Güç kalmadı artık dilde.
 
Kahvehane adam dolar
Çocukları çaycı kovar
Herif gelmez oldu eve
Karılar saç baş yolar.
 
Merkep gider, atlar gider
Mektup gider teller gider
Çalışmaz ki eski radyo
Bir kış boyu piller gider.
 
Çıkar artık yıllık turşu
Ne asildir onun duruşu
Söylendi mi hiç sana?
Aslının pezük oluşu
 
Çorbaların şahı herle
Çıkar kış ile birlikte
Kahveler dolar taşar
Çay eksik olmaz demlikte.
 
Peskütan, cikko, erişte
Al sana yemek... ye işte
Altı ay bekleyeceğiz
Yaz gelmez ki bu gidişle.
 
Kızılırmağın üstü buzdan
Görünmüyor beyaz tozdan
Nasip yok evladım bize
Bu senede gene yazdan.
 
Loğlanınca bütün damlar
Korunmuş olur samanlar
Hesaba gelmez ki artık
Koca kış boyu yananlar.
 
Ha öyle ha böyle derken
Son kırıntıları yerken
Zaten baharımız yok ki
Güz gördük kış biterken.
 
Evladım, şimdi kış mı var?
Nerde o eski kışlar"?
Sözünü bitirdi, dede
Baktım döküldü, gözyaşlar.

Nuri Baş
 
nuri baş
( Eski Zaranın Kış Destanı başlıklı yazı Nuri Baş tarafından 28.12.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.