Düşlerimden as beni ya da ya da…
Astıklarımdan düş içimdeki hüzün
bültenini
Söylemediğim kadardan da fazla
Söylediklerimin meğerse önemi yokmuş
nazarında.
İçlendiğim değil asla
İçerlediğim de değil
İçime çektiğim sevgiye ne olduysa
Yıkılan binanın enkazında saklı ruhum
ve mealim.
Öykündüğümse bir roman
İçimde saklı dışa taşan
Varla yok arası sevginin faslı
İmla hatasıymışım meğer ben dünyanın.
Hüzün girift
Hazan müdavimi gönlün
Sarıldıkça dünüme içinden çıkamadığım
Belki de gürültü bir tecelli.
Tesellisi da yok artık ömrün.
Sakit olsun madem.
Şiarımsa matem.
Layığı ile sevilmek değil artık
meselem
Lazım olansa saklı Allah katında
Deştiğim de değilsin dertlendiğim de
Derlediğim bir şiirden çok çok öte.
Muhatabı mı yılların?
Yana yakıla sevmenin karşılığı mı?
Yokum artık bu oyunda
Varlığına nasıl inanmıştım oysa.
Nemli olsa ne yazar ikbalim?
Aşka namzet bir gülüş filan da değil
asla dilendiğim
Tek dileğim mi?
Özrümle özümle söylemem artık
Özlem duyduğuma sadece melekler tek
tanık.
Bir redif mi?
Bir rica mı yoksa?
Rengi solan ömrün gıyabında
Tutunduğum tek tutunduğum
Dilimi tuttum artık tutuştuğumdan
öte.
Tutarsız/mış insanlar
Tutanaklara geçtiğim sevgi ve
sözcükler
Söylencelerin hicvi değil
Nefreti çoğu insanın
Nazlanmadan severken yüreğimden taşan
Niyazımla ben ve Mevla’m:
Yok işte ötesi yok işte
Yokluğuma çoktan alıştı varlığım
Varlığımsa küfede saklı tek hediye
Mademki makberin yolcusu kalemim ve
yalnızlığım…