Rengi olmalı mıydı düşlerimin?
Sensizliğin öncesinde yakuttan bir elem misali yüreğimde taşıdığım kılı kırk
yardığım severken illa ki ve meczup bir firardır gönlümün can havliyle
tokalaştığı.
Renklerim var, sevgili
Telaffuzu olmayan düşlerime can
veren.
Canımdan can gitti bir ömür ki
Varlığımla sığamadığım yerin göğün
uğruna
Kırk dereden su taşıdım kalbime
Aşkın kayığı idi sabah
Aşkın kürediği bir özlem ki
Mabedimin her zerresinde saklıydı
Gülüşün…
Ah, sevgili, ah
Sen ki ömür törpüsü sefil bir sancı
Meramımda saklısın
Derdimin toplamı
Başımın tacısın.
Muziptir yüreğim
Mustarip kılındığım mı?
Elbet senden öncesi
Figanlar derlediğim peşrevi ömrün
Firar ettiğim zemin ki
Kurduğum ve yıkılan köprülerin
vedası.
Tasamda saklı idi öncem
Tası tarağı toplayıp da gidecektim
madem.
Ah, matemim
Ah, örülü saçları uzağında
duramadığım lanetin.
İksirli bir nefestin
İman gücümde saklı bir heves değildin
asla.
Hızır gibi yetiştin ölüm öncesi.
Bam teliydi mevsim
Azap dolu ömrün güftesi
Olmaya aday gözlerin ve sevdalı gülüşün
Tozu dumana katan aşkın da hırkası
adeta
Giyindiğim zambaklar, karanfiller
Sen ki güllerin en nadidesi, en safı.
Hüznümde saklıydı yalnızlık
Rengimle meçhul bir çiçek
Endamlı yüreğimdeki tek gerçek.
Olmazsa olmazımsın artık
Terk edildiğim hikâyeler ne ki?
Dikenlerimle erdim aşka
Türbesinde sevdalı mevsimin
Tuttuğum son dileksin ve de tek.
Tımarı sözcüklerin
Tırmandığım en ulu dağın rakımı
Sevdalı semazendir yüreğimden dolup
taşan
İşte zamanıdır miladı fıtratımın
Selamete çıkacağım en ulvi makam
Ellerimden kayıp giden bir yaşam olsa
ne ki?
Enkaza döndüğüm ömrün son hediyesi.