Çanakkale’de Bir Kılıçaslan : Müstecip Onbaşı Haçlı’nın Turquoise’ına Karşı
ÇANAKKALE’DE BİR KILIÇASLAN : MÜSTECİP ONBAŞI HAÇLI’NIN TURQUOİSE’INA KARŞI
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
Kılıçarslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
MEHMET AKİF ERSOY---ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE ŞİİRİNDEN.
***********************************
Müstecip Onbaşı ismini belki duyanlar olmuştur aranızda ama ‘’Kılıçaslan da
nereden çıktı?’’ diye düşünenler olabilir. Onu da anlatacağım inşallah.
Nereden başlayalım?
Önce Müstecip Onbaşıdan başlayalım.
Mustecip Onbaşı, Bursa ilimizin Yenişehir ilçesinde Hacıömerdere ( Bugünkü
adıyla Orhaniye) Köyünde 1891 yılında dünyaya gelir. Balıkesir’de Asker ocağına
topçu eri olarak dahil olur. Eğitimini tamamlayıp usta bir topçu olunca da
direkt Çanakkale Savaşlarında görev yapmak üzere Kilitbahir tabyasına
gönderilir. Bu tabyadaki görevi
komutanları ‘’ Ateeeşşş !’’ diye emir verdiği anda karşısındaki düşman gemisini
gülle yağmuruna tutmaktır. Bir kez daha altını çizelim: Komutanları emir
verdiği anda... Bu cümlenin altını çizdik zira biraz sonra göreceğiz.
Evet, Müstecip Onbaşı diğer tüm tabyalardaki arkadaşları gibi gözleri pür
dikkat Çanakkale Boğazında her Allah’ın günü Boğazdan bir düşman gemisi geçmeye
teşebbüs edecek mi diye beklerken 30 Ekim 1915 de bambaşka bir şey görür su üstünde:
Bu bir düşman denizaltısının periskopudur. Yani düşman denizin üstünden değil
altından geçmeye çalışmaktadır.
Hemen vurulması gerekmektedir. ‘’ Komutanım ! Düşman denizaltısı! Ateş edeyim
mi?’’ Diye soracak zamanı yoktur zira. Denizaltı da top namlusunun kendisine
çevrildiğini anlamış olmalı ki dalmaya çalışmaktadır.
Çok seri hareket edilmelidir. Saniye değil salise kaybedilecek zaman değildir.
Yenişehirli Müstecip Onbaşı ‘’ Ya Allah ‘’ Deyip kumandanından emir filan
beklemeden topunu ateşler.
Evet burada az bir şey soluklanıyorum zira?
Zira düşman denizaltısına üç atış yaptığı ve üçüncüde vurduğu anlatılıyor bazı
anlatımlarda ki bence bu pek mümkün değil. İlk haydi bilemedin ikinci atıştan sonra
düşman denizaltısının dalmış olması gerekirdi. Öte taraftan o zamanın
şartlarında öyle üst üste seri atışlar yapabilecek topların olduğunu
sanmıyorum. İlk atıştan dakikalar sonra yapabilirsiniz ikinci atışı.
O halde?
O halde yine bazı anlatımlarda dendiği gibi ‘’ Tek atışta tam isabet.’’ olmalı.
Evet tek atış tam isabet.
Tam isabet de nereden?
Düşman denizaltısının periskopundan. Çünkü başka hiç bir şeyi görünmemektedir
denizaltının.
Düşman denizaltısı bu darbeden sonra bir daha dalamaz. Kaçmak için manevra yapsa
da Akbaş mevkiinde karaya oturur.
Bu arada denizin yüzeyi düşman askerlerinin şapkalarıyla
dolmuştur. Yirmi sekiz Fransız askeri ellerini kaldırarak teslim olurlar.
Denizaltının Fransız denizaltısı ‘’ TURQUOİSE (Q 46
) Denizaltısı olduğu anlaşılır ve teslim alınan bu Denizaltıya ‘’ Müstecip
Onbaşı’’ Denizaltısı adı verilerek Haliç Tersanesine çektirilir.
İşin ilginç taradı TURQUOİSE yani bizim söyleyişimizle Turkuaz tüm dünyada ‘’
Türk Mavisi ‘’ olarak bilinen bir renktir.
Evet, Müstecip Onbaşı, Türklere düşmanlık yapacak ama adı ‘’Türk Mavisi ‘’
Anlamına gelen bir Fransız denizaltısını etkisiz hale getirmiştir hem de tek mermi
ile.
Bu denizaltının içindeki evraklar incelendiğinde Müttefik Kuvvetler
Denizaltılarının belirli bir noktada
toplandıktan sonra İttifak güçlerine ( Osmanlı- Alman ) karşı bir denizaltı
taarruzu yapacaklarına dair bilgiler ele geçirilir ve tabii ki düşman denizaltıları
böyle bir harekat da gerçekleştiremezler.
Şimdi ‘’ Hocam ! Hâlâ Kılıçaslan’dan bahsetmedin’’ Diyenler olabilir.
Evet Mehmet Akif’in şiirinde bahsettiği ve Kılıçaslan değil Kılıçarslan dediği
o büyük zât elbette ki 1096 da başlayan Haçlı Seferinde Anadolu’yu Haçlılara dar eden Anadolu Selçuklu Sultanı
I. Kılıçarslan’dır.
Eee. Müstecip Onbaşı?
Efendim Müstecip Onbaşı...
Özellikle 12 ay askerliği çok görüp bedelli için evini arabasını tarlasını satan
ya da bankadan faizle dünyanın parasını kredi olarak çekenler iyi okusun.
Evet Müstecip Onbaşı 1915-1923 Yılları arasında tam sekiz sene kesintisiz askerlik
yaptı bu ülke, bu vatan için. Çanakkale’den sonra I. Dünya Savaşının başka
cephelerinde ve Kurtuluş Savaşında da savaşmıştı. Yani Çanakkale’den madalyası
olduğu gibi İstiklal Savaşından da madalyalıydı.
Onların yediği yemekler öyle şimdiki gibi yemek fabrikalarından gelmiyordu.
Beğenmedikleri yemek olursa kantinden bir şeyler alabilme lüksleri de yoktu.
Kızı Ulviye Balkan şöyle anlatıyor: ‘’ Bir yemeği beğenmediğim zaman ‘’ babam ‘’
Ben açlıktan ayakkabımın altını kesip yedim’’ Diyerek kızardı.’’
Evet açlıktan ayakkabılarının altını yiyerek bu vatanı savundu o kahramanlar.
Allah cümlesinden razı olsun. Cümlesini Cennetiyle mükafaatlandırsın
1923 den sonra köyüne çekilip mütevazi bir hayat yaşayan Müstecip Onbaşı 1934
de soyadı kanunu çıkınca ‘’ KILIÇASLAN’’ Soyadını aldı ve ‘’MÜSTECİP KILIÇASLAN’’
oldu.
1959 da Hakkın Rahmetine kavuşan Yenişehirli Müstecip Onbaşı kendi Memleketinde
kendi köyünde toprağa verildi.
Peki Turkuaz ne oldu?
Turkuaz 1918 Yılına kadar ‘’Müstecip Onbaşı Denizaltısı’’ Adıyla Haliç Tersanesinde
kuzu kuzu yattı. ( Şimdi ‘’Sultan Reşat kendisine yapılacak bir darbeden
korktuğu için Müstecip Onbaşı Denizaltısını Haliç’te çürümeye terk etti.’’ Desem ne kadar komik olur değil mi? Ama
maalesef kendisine tarihçi diyen pek çok zevat benzeri bir iddiayı II.
Abdülhamit için hiç çekinmeden dile getirebildiler. )
Neyse efendim İtilaf Kuvvetleri 13 Kasım 1918 de İstanbul’a girince Fransızlar
bu denizaltılarını bizden geri aldılar.
************************
Gelecek bölümde bir de Havacı kahramanımızı anlatalım mı? Hem de Çanakkale Savaşlarında. Hem de düşman uçağı düşürülen bir havacımızı...
Evet yanlış okumuyorsunuz. Çanakkale Savaşları ve Savaş uçağımız, Savaş Pilotumuz diyorum...Kendi uçağı ile bir
düşman uçağı düşüren Savaş Pilotumuz diyorum.
Ama?
Ama yerden, tüfek mermisiyle, yaban ördeği avlar gibi düşman uçağı düşürenler
de var. Hatta Dünyada ilk...
(
Çanakkale’de Bir Kılıçaslan : Müstecip Onbaşı Haçlı’nın Turquoise’ına Karşı başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
18.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.